Pandemiyle birlikte kapitalizmin derinleşen krizi pek çok ülkede “kısa çalışma” adı altında esnek çalışma uygulamalarını yaygınlaştırdı. Kısa çalışma uygulamasının yaygınlaştığı ülkelerden biri olan Almanya’da 3 şirketten biri kısa çalışma uygulamasına başvurdu. Kapitalistlere verilen destekler kapsamında önü açılan bu uygulama işçi-emekçileri de düşük maaşlara ve sefalete sürüklüyor. Dolayısıyla kapitalistler ihya edilirken işçi-emekçiler daha da yoksullaşıyor.
Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nün (Ifo Institut) en son yaptığı araştırmaya göre, Almanya’da kısa çalıştırmaya zorlanan alanların en başında gastronomi ve seyahat sektörü geliyor. Ocak ayında işletmelerin yüzde 31’i devletin ücret sübvansiyonlarından faydalanmak için iş ve işçi bulma kurumuna başvuruda bulundu. Şubat ayında ise bu sayı yüzde 28 olarak bildirildi.
Tagesschau’da yer alan habere göre, Ocak 2021 ayında 2,6 milyon, 2020 Aralık ayında ise 2,2 milyon işçi kısa çalışma yöntemiyle çalıştırıldı. Seyahat acentelerinin yüzde 90’ı kısa çalıştırma ödeneği için başvuruda bulundu. Gastronomi alanında ise bu rakam yüzde 86.
Ifo enstitüsünün verdiği bilgiye göre, bu gelişme endüstri sektöründe farklı oranda gelişiyor.
Makina mühendisliği, metal üreticileri kısa çalışma alanında en az etkilenen sektörler arasında yer alıyor. Otomobil sanayii ve alışveriş merkezlerinde işçilerin hemen hemen yarısı kısa çalışmadan etkilenen kesim olarak yer alıyor.
Maaşlar da düşüyor
Kısa süreli çalışma yöntemi, ekonomik krizi önlemek için bir araç olarak kullanıldı. Federal istatistik dairesinin verdiği bilgiye göre, 2020 yılının son üç ayında çalışan sayısı 21.000 kişi artış gösterdi. Bu sayının kısa çalışma kapsamındaki emekçileri de kapsadığı belirtiliyor.
Kısa süreli çalışma iş hacmini doğal olarak etkileyen bir faktör. Ortalama çalışma saatleri her işçi için azalıyor. Bununla birlikte maaşlar da düşüyor.
Kısa çalışma uygulamasıyla birlikte maaşlar düşerken, daha az işçiyle daha fazla iş yaptırmaya çalışan kapitalistler emek sömürüsünü de ağırlaştırıyor. Pandemiyle birlikte derinleşen kriz koşulları, işçi-emekçilerin insanca çalışma ve yaşama talebini daha da yakıcı hale getiriyor.