LSG’de satışın iptali ve kısa çalışma

LSG satış kararının “şimdilik” süresiz iptal edildiğinin açıklandığını da belirteyim. Her an, her dakika ölüm haberleri duyduğumuz bu salgın günlerinde, yıllarını LSG’ye vermiş olan işçi ve emekçiler adına sevindirici bir haber elbette. Fakat bu kararın koronavirüs salgınının azizliği olması düşündürücüdür.

  • Mücadele postası
  • |
  • Dünya
  • |
  • 11 Nisan 2020
  • 13:56
ikon

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, günlük yaşamı ve özellikle de işçi ve emekçilerin hayatını derinden etkiledi. Koronavirüs nedeniyle birçok işyeri kısa çalışma (kurzarbeit) uygulamasına geçti. 

LSG işçileri olarak bizler de 3 Nisan Cuma günü alınan resmi kararla kısa çalışma dönemine girmiş olduk. LSG’nin Frankfurt’taki iki büyük işletmesi ve Münih işletmesindeki öncü arkadaşların birlikte yürüttükleri çalışma sonucunda, işçilerin maaşlarının yüzde 90’ını alabilmeleri sağlandı. İşçiler adına bir nebze de olsa sevindirici bir sonuç diyelim. Kapitalist sömürü düzeninde yüzde 90’lık ödemeye tebessüm etmemek ne mümkün!

Bu yüzde 90’lık ödeme bize ne Alman devletinin ne de LSG kapitalistinin cömertliğidir. Sömürüye fazlasıyla maruz kalan biz işçiler bunu, üç büyük fabrikadaki öncü arkadaşların haftalar önce vermiş oldukları haklı mücadeleler sonucu kazandık. Yaşamı tehdit eden bu salgın günlerinde gündeme gelen kısa çalışma uygulamasında işçilere maaş olarak ödenecek olan bu paralar, ta geçmişten bugüne çalışmış olan tüm işçilerin maaşlarından yapılan kesintilerden oluşan bir birikimidir. Şimdi hiç değilse bir kısmı bize geri dönmektedir. Yoksa talancı ve sömürücü bir düzenin işçiye vereceği neyi olabilir ki? Hiç kimse “Alman devleti işçisini düşünüyor, bakın kasasından para ödüyor” diye düşünmesin. Bizden aldığını bize ödüyor. Gerçek budur. 

Ayrıca sermayenin de devletinin de biz işçiler için kaygılandığını görmüş değiliz. Örneğin öncü arkadaşlarımız, virüs salgınının ilk başladığı dönemde, uçaklara yemek götüren biz LSG işçilerini virüsten koruma amaçlı maske ve eldiven talebini gündeme getirdiler. Öncü arkadaşlarımızın, büyük şefler tarafından alaycı bir dille reddedildiğini unutmamalıyız. 

LSG işçisinin son bir yılı dahi, işçilerin hiçbir zaman kapitalistlerin umurunda olmadığını yeterli açıklıkta gösteriyor zaten. Eminim ki Kızıl Bayrak okurları da hatırlayacaklardır. Zira LSG işçileri olarak yaşadıklarımızı ve mücadelemizi Kızıl Bayrak aracılığıyla elimizden geldiğince işçi ve emekçi dostlarımızla paylaşmıştık. 

Bir yıl önce LSG’nin gündeme gelen satış kararı işçiler üzerinde büyük bir olumsuz etki yaratmıştı. Kaygı ve gelecek korkusuyla bocalayan biz LSG işçilerinin, satış kararına karşı örgütlenip mücadele etmekten başka çaresi yoktu. Haklıydık ve kararlıydık. Gerek fabrikada gerekse de fabrika dışında birçok eylem gerçekleştirdik. Örgütlü gücümüzü daha iyi gösterebilmek için, sendikamız olan ver.di koltuklarına çöreklenmiş bürokratlara baskı yapıp, greve gitme kararı aldırdık. Alınan bu kararı bile rezil rüsva eden sendika patronları bu sömürü düzenin bir parçası olduklarını aleni bir şekilde gösterdiler. 

Ne var ki tek dayanağımız olan üretimden gelen gücümüzü kullanmamızı engellemek isteyen, yasal grevi LSG patronlarına hediye eden sendika patronları biz işçilerin örgütlü inisiyatifine engel olmadılar. Yasal bir grev olmasa da fiili iş bırakma eylemi gerçekleşti LSG’de. 

Biz bu süreçlerden geçerken, BİR-KAR’lı arkadaşların dayanışmasını dile getirmeden geçmek verilen emek mücadelesine haksızlık olur. BİR-KAR emekçileri, gelecek kaygısı ve korkusuyla güne başlayan LSG işçisinin her daim yanında oldular. Gerek eylemlerimize katılarak gerekse fabrika önünde işçilere dağıtmış oldukları bildirilerle desteklerini hiç esirgemediler. LSG öncü işçileri adına, vermiş olduğu destekten ötürü BİR-KAR’a bir kez daha teşekkürler diyorum. 

Şimdi bu öldürücü virüs günlerinde hepimizin bariz bir şekilde görmüş olduğu bir gerçek daha var. O da kapitalist düzende insan hayatının hiç de bir öneminin olmadığıdır. Hayatları en önemsiz görülen kesim ise biz işçileriz. 21. yüzyılda ve Avrupa’nın göbeğindeyiz. Böylesine öldürücü bir virüs salgını esnasında bile hiç utanıp sıkılmadan, üretime başlayalım demekten kendini alamıyor bu sömürü düzeni. Ve bu bizler için ölüm anlamına geliyor. Kapitalist sistemin ölümle karşı karşıya bırakmış olduğu biz işçilerin örgütlü olmaktan ve kendi öz gücümüzden dayanmaktan başka seçeneği yok. 

Bu arada Lufthansa tarafından LSG satış kararının “şimdilik” süresiz iptal edildiğinin açıklandığını da belirteyim. Her an, her dakika ölüm haberleri duyduğumuz bu salgın günlerinde, yıllarını LSG’ye vermiş olan işçi ve emekçiler adına sevindirici bir haber elbette. Fakat bu kararın koronavirüs salgınının azizliği olması düşündürücüdür. Şimdi sorarım tüm işçi-emekçi arkadaşlara, biz bu öldürücü virüse sevinelim mi, üzülelim mi? Tüm dünyada insanlar ölüyorken bu cümleyi yazmak bile acı verici. 

Emek mücadelesine olan inancımla, tüm işçi ve emekçi arkadaşlara sömürüsüz bir dünya diliyorum. 

Frankfurt LSG’den bir işçi