Covid-19 virüsünün çalışma yaşamına etkisi artan işçi ölümleriyle ortaya çıkmaktadır. Salgın günlerinde hayat pahalılığı karşısında işçilerin yaşam koşulları daha da zorlaşmıştır. Sermaye devleti ise birtakım uygulamalarla kendisini işçilerin yardımına koşuyormuş gibi göstermeye çalışıyor. Kısa Çalışma Ödeneği ve ücretsiz izin uygulaması bunlardan bazıları.
Kısa Çalışma Ödeneği gibi bir takım esnek çalışma modelleri sermaye sınıfının yaygınlaştırmak için fırsat kolladığı saldırılardan biriydi. İş Kanunu’nda bile yasak olan Ücretsiz izin uygulaması ise sermayenin daha önce kolay kolay cesaret edemeyeceği bir hak gaspıdır. Koronavirüs günleri bu gibi saldırıları hayata çevirmek için fırsata çevrilmiştir. İşçi ve emekçiler ölümle korkutulup, hak gasplarına meşruiyet kazandırılmıştır. Göstermelik sadaka dağıtımlarıyla bu fırsatçılığın üstü örtülmeye çalışılmaktadır.
Kısa Çalışma Ödeneği ve ücretsiz izin örneğinde olduğu gibi, sadakadan öteye gitmeyen bu ödemeler ve ücretsiz dağıtıldığı iddia edilen maskelerin akıbeti aynıdır, vaziyet bir kandırmacadan ibarettir. Emekçilerin en çok paraya ihtiyaç duydukları böylesi bir dönemde yapılan bu ödemeler sadaka mahiyetindedir ve yetersizdir.
Öte taraftan, bu sadakadan faydalanacak işçiler arasında bile ayrım yapılmaktadır. Kısa Çalışma Ödeneği’nden faydalanmak için 450 gün pirim ödeme şartı koşulduğundan dolayı birçok işçi bundan bile muaf tutulmuştur. Aynı fabrikada çalışan, aynı işi yapan işçilerden 450 günü doldurmayan işçilere diğerlerine göre daha az bir ödeme yapılmaktadır. Fakat yaptıkları iş aynı olan işçilerin yoksullukları da aynıdır. Eşit olmadıkları tek şey ellerine geçen paradır. Yani sadaka dağıtımında bile adalet gözetilememiştir.
AKP’nin şov amaçlı kullandığı bu ödemeler sanki bir lütufmuş gibi sunulmaktadır. Oysa işçilerin eline geçen bu paralar, İşsizlik Sigortası Fonu’nda işçilerden kesilenlerle elde edilen birikimden yapılmaktadır. Kaldı ki gerek Kısa Çalışma Ödeneği gerekse ücretsiz izin nedeniyle yapılan ödemeler işçilerden daha sonra telafi edilecektir. Bu telafi işçiler sonraki çalışma yaşamalarında işten atıldıklarında ellerine geçecek işsizlik ücretinden kesilerek yapılacaktır. Ayrıca salgın öncesi İş Kanunu’nda ücretsiz izin diye bir uygulama yoktu. Yani yasal değildi. Patronlar keyfi olarak ücretsiz izne gönderdikleri işçilerin ücretini normal mesai ücreti üzerinden ödemekle yükümlüydü. Hatta işçiler ücretsiz izne gönderildiklerinde Haklı Fesih haklarını kullanıp kıdem tazminatlarını isteyebiliyorlardı. Ancak salgın günleri fırsat bilinerek patronların ekmeğine yağ sürüldü. Üstüne üstlük işçilere tanındığı söylenen bu “haklar” için bile işçilerin başvuru yapması engellenmektedir. İşçilerin bu “imkânlardan” yararlanması için bile patronların yapacağı başvuru geçerli sayılmıştır. Kısa Çalışma Ödeneği ve ücretsiz izin yoluyla yapılan reklamın sonraki aylarda devamının olup olmayacağı meçhuldür. Çünkü patronlar normal döneme geçmekte, salgını yok saymaktadırlar.
Kısa Çalışma Ödeneği
Bu ödenek yoluyla yatacak ücretin en alt sınırı aylık 1750 TL olarak açıklanmıştı. Ancak işçilerin hesaplarına daha az bir ücret geçmiştir. Bunun nedeni ilk hafta ödemesinin bu ücrete dahil edilmemesidir. İlkincisi, hafta ödemesi patron tarafından yapılacaktır. Patronlar ise bu ilk haftanın ücretlerini ya hiç yatırmamakta ya da eksik yatırmaktadır.
Bir başka sorun ise, bu ödenekten hala daha faydalanamayan işçilerin olmasıdır. Buna gerekçe olarak firmaların yaptığı başvuruların henüz inceleme aşamasında olması gösterilmiştir. Başvuruları reddedilen yahut hiç başvurmayan patronlar da bulunmaktadır. Ayrıca Antep’te kimi firmalarda işçilerin hesaplarına ne kadar yattığını görmek için patronlar tarafından bakılmak istenmektedir.
Yine bu ödenek yoluyla ücretleri İŞKUR’dan yatan işçilerin kısa çalışma hükümleri uyarınca çalışmaması geçen sürelerde çalıştırıldıkları bilgisi gelmektedir. Yani patronlar bunda bile usulsüzlük yapmakta, işçileri bedavaya çalıştırmaktadır.
Ücretsiz izin
Bu uygulama ile işçilerin hesabına aylık 1170 TL yatacağı söylenmiştir. Ancak işçilerin hesabına 545 TL yatırıldı. Gerekçe olarak ise yasanın 17 Nisan’da yürürlüğe girdiği söylenmektedir. Oysa bu yasa ilk gündeme geldiğinde 15 Mart’tan sonra ücretsiz izne çıkarılan işçileri kapsayacağı söylenmiştir. Fakat uygulamada böyle olmamıştır. 15 Mart’tan bu yana ücretsiz izne çıkarılan işçilerin hesabına 14 günlük ücret yatırılmıştır.
***
Tüm bunlar ışığında görülmektedir ki, AKP iktidarı ve sermaye sınıfı herkesi aldatmaya çalışmaktadır. Fonlarda biriken ve işçilerden kesilen paranın çok büyük kısmı sermaye sınıfının yağmasına açılırken çok az bir kısmı işçilere sadaka olarak dağıtılmaktadır. Öylesine bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır ki, bilmeyenler sanır ki AKP emekçilere yardım eli uzatmaktadır.
Oysa gerçekte işçilerle dalga geçilmektedir. İşçilere reklamı yapıldığı gibi bir ödeme yapılmamaktadır. Aksine, içinden geçtiğimiz şu zor şartlarda işçiler 545 TL ile yaşamaya mahkum edilmektedir.