Milletler (BM) tarafından Libya’ya yönelik silah ambargosunu denetleme bahanesiyle, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin silahlı kuvvetlerinden oluşan “İrini Misyonu”nun görev süresi iki yıl daha uzatıldı.
BM 2019’da 1970’de aldığı 2011 nolu kararına atıfta bulunarak, 2473 nolu bir kararla Libya’ya silah ambargosu uyguladığını açıklamıştı. AB devletleri de sözü geçen kararı denetlemek ve sözde “yasadışı” silah sevkiyatını önlemek bahaneleriyle, “İrini Misyonu” adı verilen bir askeri birlikle ambargoyu denetleme görevini üstlenmişlerdi. Mart 2020’de oluşan İrini Misyonu’nun görev süresi bir yıl olarak açıklanmıştı.
Almanya Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr) silah ekipmanlarının yanı sıra 300 kadar askerle İrini Misyonu’nda yer alıyor. Alman hükümeti, Alman silahlı kuvvetlerinin İrini’deki görev süresinin uzatılmasına onay verse de bu hala meclis tarafından onaylanmış değil. Ancak söz konusu onayın Alman Federal Meclisi’nde çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor.
AB’nin bir yıl önce başlattığı İrini Misyonu’nda, Alman askerlerinin yanı sıra diğer AB ülkelerinin askerleri, savaş gemileri, keşif ve savaş uçakları, insansız hava araçları ve uydular yer alıyor.
2011’den beri, ABD, NATO ve AB tarafından savaş ve iç savaşla yıkıma uğratılan Libya’da AB, BM’nin 2473 nolu kararını kendisine dayanak yaparak Libya petrolünden pay kapma savaşında.
BM’nin silah ambargosu kararına rağmen Libya’ya; ABD, AB, Rusya, Türkiye, BAE, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerden her türlü silah akmaya devam ediyor. BM geçtiğimiz günlerde Libya’ya uygulanan silah ambargosunu “tamamen etkisiz” olmakla eleştirdi ve nedenlerine işaret etti.
BM’nin silah ambargosunu delen ülkelerin hepsi anılmasa da Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Rusya’nın adı verilerek eleştirildi. ABD ve batılı emperyalist odakların adının burada anılmaması ve ‘eleştiriye’ konu edilmemesi, BM’nin ne kadar “tarafsız” olduğuna işarettir.
Türkiye’yi, Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı birliklere silah göndermekle suçlayan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Rusya ve Türkiye’nin Libya’ya silah ve paralı asker göndermelerini “skandal” olarak değerlendirerek, bir bakıma İrini Misyonu’nun silah ambargosunu denetlemek için değil, kendi çıkarlarını korumak için orada konuşlu olduğunu, bir nevi söylemiş oldu.
Libya’da çıkar çatışmaları
İrini Misyonu ile bölgede bilfiil bulunan ve enerji kaynakları üzerinde egemenlik kurmak isteyen emperyalist odaklar, Libya’daki savaşın ve iç savaşın bizzat fitilini ateşleyenlerdir. BM’nin bütün yabancı güçleri Libya’dan çekilmeye çağırdığı bir süreçte, Libya’da “sükûnetin sağlanması” bahanesini öne süren İrini Misyonu’nun sahipleri çıkarları için bölgede kalmakta kararlılar.
Kasım 2020’de, İrini Misyonu’nda görev alan Alman savaş gemisi bir Türk yük gemisini aramak için durdurmuş ve Ankara’nın tepkisi sonucu arama yarıda kesilmişti.
Haziran 2020’de de Fransız savaş gemileri ile Türk savaş gemileri Libya açıklarında Akdeniz’de karşı karşıya gelmiş ve çatışmanın eşiğinden dönüldüğü açıklanmıştı. Akabinde olay Fransa tarafından NATO’ya taşınmış, Türkiye, Fransız savaş gemilerini taciz etmekle suçlanmıştı.
Libya’da silah ambargosunu denetlemek, yasadışı petrol ihracatını önlemek ve Libya sahil güvenliğini eğitmekten “sorumlu” olan İrini, “yasa dışı göç” ve mülteci kaçakçılarına karşı da kendini “sorumlu” saymakta ve Avrupa’ya göç güzergahını savaş gemileri ve uydular aracılığı ile kontrol etmektedir.
2015’te Avrupa’ya akın eden göç dalgasını durdurmak için AB “Sophia Misyonu” adını verdiği bir misyonla göç dalgasının önüne geçmeye çalışmıştı. Bir bakıma onun yerini alan İrini Misyonu hem daha donanımlı askeri kuvvetlerle hem de daha geniş bir alanda Avrupa’ya göç dalgasının önüne geçmenin yanı sıra, Libya’da emperyalistlerin çıkarlarını güvenceye almak için görev süresini 2023 kadar uzatmış bulunuyor.