Yedi ay süren NATO bombardımanıyla Kaddafi’yi deviren emperyalistlerle suç ortakları, Libya’yı parçalayıp savaş ağaları ile cihatçı terör örgütlerine teslim ettiler. 10 yıl aradan sonra, bu aynı güçler güya Libya’yı “birleştirme” çabası harcıyor. Emperyalist güçler, geçen yılın Ekim ayında sahneye koydukları “barış tiyatrosu” sonunda “geçici birlik hükümeti” kurulduğunu açıkladı. BM Libya Destek Misyonu Özel Temsilcisi Stephanie Williams, konuyla ilgili yaptığı konuşmada, “Bu tarihi ana tanıklık etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Bugün aldığınız karar zamanla birlikte Libya halkının ortak hafızasında daha da büyük bir yere sahip olacaktır” dedi.
Cenevre’de yapılan çekişmeli kirli pazarlıklar sonunda Libya’da 24 Aralık 2021’de yapılması planlanan meclis seçimlerine kadar ülkeyi yöneteceği varsayılan geçici birlik hükümetinin figüranları belli oldu. Libya’yı parçalayanlar, ülkenin üç bölgesini temsilen üç üyeden oluşan bir Konsey oluşturup başkanlığına Muhammed Menfi’yi getirdiler. Konsey’in diğer üyeleri ise Musa Koni ile Abdullah el Lafi oldu. Geçici hükümette Başbakanlık görevine ülkenin batısındaki aşiretlerin desteklediği nüfuzlu iş adamı Abdulhamid Dibeybe atandı.
Türk sermaye devletinin adamı Trablus’taki kukla hükümetin İçişleri Bakanı Fethi Başağa ve Tobruk’taki Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih aday oldular ama yeterli destek bulamadılar. Kurtlar sofrasında süren çetin pazarlıklar ve geçici uzlaşmalarla kurulan hükümetin Ekim ayında imzalanan ateşkese tam destek vermesi ve seçim takvimine uymasının önemine dikkat çeken BM temsilcisi Williams, ayrıca “kapsamlı bir ulusal barış süreci” başlatılması temennisinde bulundu.
Başından itibaren Libya’ya yönelik NATO saldırılarına ve gerici iç savaşa destek vererek ülkenin bölünmesinde taraf olan Saray rejiminin Dışişleri Bakanlığı, Başkanlık Konseyi Başkanı ve üyeleri ile Başbakan’ın belirlenmesini memnuniyetle karşıladığını açıkladı. Ancak işgalci askerlerle Suriye’den Libya’ya taşıdığı cihatçı çeteleri ne zaman çekeceği halen belli değil.
AKP-MHP rejimi adına yapılan açıklamada yer alan, “Askeri yöntemleri başından beri reddeden Türkiye, uluslararası toplumun, kalıcı siyasi çözüm yolundaki bu tarihi fırsatı akim bırakmak isteyebilecek çevrelere bu defa izin vermeyeceğine inanmaktadır. Türkiye, dost ve kardeş Libya halkının ihtiyaç duyduğu kamu hizmetlerinin karşılanması, güvenliğin sağlanması, günlük hayatın normalleştirilmesi ve yıl sonunda yapılması öngörülen seçimlerin gerçekleştirilebilmesi için yeni yönetim yapısına da her türlü desteği sağlamaya devam edecektir” ifadeleri riyakarlıktan öte bir anlam taşımıyor. Zira özellikle son dönemde Libya’daki savaş ateşini harlayanların başında Ankara’daki dinci-faşist rejim gelmektedir.
Emperyalist savaş aygıtı NATO’nun saldırısının başladığı günden bu yana vurguladığımız gibi, Libya’yı işgal edip parçalayanlar ülkede “barış” ve “birliğin” gerçekleşmesini sağlayamazlar. Kurdukları hükümet, emperyalist akbabalar ve bölgenin gerici devletleri için geçici bir soluklanmadır. Dertleri Libya’nın zenginliklerini yağmalamaktır. Adı geçen hükümetin misyonu en iyi ihtimalle bu yağmaya “yasal” kılıf hazırlamak olacaktır.