Libya'yı çalkalayan iddialar!- Hediye Levent

Velhasıl Libya ateşkes ve geçiş hükümetinin seçilmesi ile birlikte az da olsa nefes almıştı ancak iç çekişme ve kapalı kapılar ardında kıyasıya devam eden vekalet savaşı ile birlikte istikrarın sağlanması hâlâ çok uzak görünüyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 04 Mart 2021
  • 09:42

Libya’da yoğun girişimler BM ara buluculuğunda devam eden görüşmeler bir geçiş hükümetinin kurulması için seçim yapılması ile sonuçlanmıştı.

Libya’da yıl sonunda yapılması planlanan seçimlere kadar yönetmesi öngörülen hükümet henüz güvenoyu alamadan rüşvet iddiaları ile çalkalanmaya başladı.

75 üyeli Libya Siyasi Diyalog Forumu tarafından belirlenen hükümet, bir başkanlık konseyi başkanı, iki yardımcısı ve başbakandan oluşuyor. Seçim sürecinde, ülkeyi yeni döneme taşıyacak sürece liderlik etme iddiasındaki birçok isim yarıştı. Türkiye kamuoyunun da yakından bildiği Fethi Başağa, Akila Salih gibi isimlerin kazanması bekleniyordu ancak seçim sonucu herkesi şaşırttı. Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Yunus El Menfi, yardımcıları ise Musa El Koni ve Abdullah Hüseyin El Lafi oldu.

Misratalı milyoner bir iş adamı olan ve Libya’nın tanınan ailelerinden olan Abdul Hamid Muhammed Dibeybe başbakan olarak seçildi.

Dikkatlerin ağırlıklı olarak Dibeybe’ye yoğunlaştığı süreçte Libya’yı yakından izleyen taraflar yeni liderlik kadrosunun adımlarını kestirmeye çalışıyordu ki, BM müfettişleri tarafından hazırlanan bir rapor tam anlamıyla bomba gibi düştü.

Raporda, Libya geçiş hükümetini belirleyen delegelerin açıklamalarından yola çıkılarak Dibeybe’nin oy satın almak için pazarlıklar yürüttüğü öne sürülüyor.

Raporu hazırlayan müfettişlerle konuşan delegelerden bazıları Dibeybe’nin oy karşılığında 150-200 bin dolar teklif ettiğine şahit olduklarını anlatıyor.

Delegelerden biri ise, oylamanın yaklaştığı günlerde rüşvet miktarının 500 bin dolara kadar çıktığını söylüyor.

Yeni hükümetin 8 Mart’ta Temsilciler Meclisi’nde güvenoyu alması gerekiyor ki, göreve başlayabilsin. Güven oylamasından hemen önce açıklanan rapor şüpheleri Dibeybe üzerinde yoğunlaştırsa da yeni hükümeti ağır ithamlarla karşı karşıya bıraktı. Libya’nın önde gelen politikacılarından ve Libya Siyasi Diyalog Forumundan bazıları, iddialara ilişkin araştırma yapılması çağrısında bulunup, güven oylamasının ertelenmesini istediler.

Arada kalan BM Libya Komisyonu da açıklama yapma zorunluluğu hissetmiş olacak ki, önce “Raporu biz değil, BM’nin Libya’daki ambargoları da izleyen bağımsız bir birimi hazırladı” dedi. Ardından da zar zor ilerleyen barış görüşmelerine, güçlükle yürürlüğe konulabilen ateşkese vurgu yapılarak “Oy karşılığı rüşvet soruşturmaları devam ederken seçilmiş olan hükümet görevine başlamalı. Kırılgan olan siyasi ve güvenlik göz önüne alınarak Libya’da siyasi boşluğun yaratabileceği krizler sebebiyle güven oylaması gerçekleştirilmeli” açıklaması geldi.

Şimdilik güven oylaması yapılacak gibi görünüyor. Ancak yeni yönetim rüşvet iddiaları gölgesinde güvenoyu alsa da iddiaların ardı arkası kesilmeyecek. Güven oylaması iptal edilse veya oylamadan ‘Hükümete güvenmiyoruz’ sonucu çıksa yeni geçiş hükümetinin belirlenmesi daha da çalkantılı bir dönemde ne kadar mümkün olabilecek?

Libya’da deprem etkisi yaratan tek gelişme Başbakan Dibeybe’nin oy karşılığı rüşvet teklif ettiği iddiaları değil.

Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı ve Türkiye’ye yakınlığı ile bilinen Fethi Başağa yaklaşık 2 hafta önce Trablus’ta silahlı saldırıya uğradı. Başağa’nın konvoyuna yönelik saldırıda yaşanan silahlı çatışma sebebiyle sadece bir koruma yaralandı ancak Libya basını önde gelen siyasi isimlere ve hâlâ görevde olan hükümet üyelerine yönelik ölüm tehditlerinin arttığını yazıyor.

Başağa’ya saldıranların failleri belirlendi ancak saldırı sebepleri veya saldırının arkasındaki gerçek isimlere dair sorular hâlâ cevapsız.

Yine BM müfettişlerinin hazırladığı raporlardan biri ABD’nin Irak’ı işgali döneminde adını sıkça duyduğumuz, Arap Ayaklanması döneminde de Suriye dahil birçok ülkedeki ‘eylemleri’ ile bilinen Blackwater’ın Libya’da da etkin olduğunu duyurdu.

Rapora göre, Blackwater, Hafter’in 2019 yılında Trablus’a başlattığı saldırılar sırasında Libya’ya yönelik ambargoyu açıkça deldi. Şirketin Hafter’e destek vermek üzere insansız hava araçları, siber saldırı uzmanları ve teknolojik üstünlük sağlayacak araçlar gönderdiği belirtilen rapora göre, ‘Blackwater-Hafter iş birliğinin faturası 80 milyon dolar civarında.”

Şirketin kurucusu ve CEO’su Eric Prince elbette iddiaları reddetti. Ancak BM raporu, Prince’nin tamamen reddettiği bu iş birliğinin Libya’nın önde gelen isimlerine yönelik suikastlar gerçekleştirecek bir timi de içerdiğini öne sürüyor.

BM raporlarının etkisi sürerken Rus Wagner şirketinin de Libya’da hâlâ devam eden ateşkesi bozmaya yönelik eylemlerinin arttığına yönelik iddialar yükselmeye başladı. Bu iddialardan en dikkat çekici olanına göre, Wagner’e bağlı bir grup kısa süre önce bir mobil kontrol merkezi ve askeri teçhizatla dolu kamyonlarla yakalandı ve grubun amacı petrol boru hatlarına sabotaj düzenlemek!

Bu arada Libya’daki yabancı savaşçı sayısının 20 bin civarında olduğu ve yaklaşık 6 bininin Türkiye tarafından Suriye’den Libya’ya taşınan savaşçılardan oluştuğu tahmin ediliyor.

Velhasıl Libya ateşkes ve geçiş hükümetinin seçilmesi ile birlikte az da olsa nefes almıştı ancak iç çekişme ve kapalı kapılar ardında kıyasıya devam eden vekalet savaşı ile birlikte istikrarın sağlanması hâlâ çok uzak görünüyor.

Evrensel / 04.03.21