Erdoğan yönetiminin seçim odaklı ekonomi politikasına iktidara yıllardır destek veren, bir anlamda organik sermayedar profilindeki Müstakil İşadamları Derneği’nden (MÜSİAD) de yüksek sesli eleştiriler gelmeye başladı.
Dünya gazetesine röportaj veren MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı pek alışıldık olmayan bir biçimde reel sektörün faiz tartışmalarından yorulduğunu vurguladı. Asmalı, faizin tek hanelere indirilmesini desteklemekle birlikte şöyle konuştu: "Faizleri, faiz indirimlerini konuşmaktan biz de yorulduk. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımız (…) ‘Faizi tek haneye düşürmemiz lazım’ dedi. Düşürsün ekimde, kasımda yüzde 9’a. ‘Bir daha da ellemeyeceğim faizi’ desin. Beş-altı ay unutalım, artık faizi konuşmayalım, önümüze bakalım.”
Erdoğan'a hep biat etmiş iş insanları grubundan böyle bir yakınma elbette ilgi ve tepki çekti. Doğrudan iktidarın medyası Sabah gazetesinde Dilek Güngör şöyle yazdı: "Anlamadım ne değişti de dün çıkıp 'Artık faiz konuşmaktan yorulduk' filan demeye başlandı. Bir de Merkez Bankası'nın faizi indirmesine rağmen bunun krediye yansımadığını söylemiş.”
Güngör, ürkerek de olsa arada sırada iktidarı eleştiren büyük sermaye gruplarının örgütü Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği’ne (TÜSİAD) gönderme yaparak MÜSİAD’a şu sitemi de gönderdi: “Ama merak ediyorum doğrusu, MÜSİAD'I TÜSİAD vari açıklamalara iten etken ne?”
MÜSİAD’ın, yine seçim yatırımı olarak artırılmak istenen asgari ücret, maaş ve emekli gelirleri konularında da endişeleri var. Henüz kamuoyuna duyurmasalar da Ankara'ya, bu artışlarda ayarın kaçırılmaması gerektiği iletiliyor. MÜSİAD, asgari ücretin vergi ve prim yükleri ile işverenlere ağır bir yük getireceğinden hareketle makul düzeyde tutulması gerektiğini de hatırlatıyor.
Erdoğan iktidarının Haziran 2023’te yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine doğru büyük sorunlar yaşayan ekonomide popülist yaklaşımlarla seçimleri kurtarmaya çabaladığını, herkes gibi iktidara yakın iş çevresi de izliyor. Gelişmelerinin önemli bir kısmını Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarına borçlu olan MÜSİAD üyelerinin de iyice kontrolden çıkan enflasyona rağmen seçim odaklı izlenen politikaların yarattığı belirsizlikten şikâyetçi olduğu anlaşılıyor.
Faizin artık ülke gündeminden çıkması gerektiğini savunan Asmalı, aynı röportajda “Sanayici, üretici belirsizlik ortamını sevmiyor. İstikrar olsun, o istikrarla da devam edelim” ifadelerini kullandı.
Erdoğan Eylül 2021’de enflasyon yüzde 20 basamağında iken yüzde 19 olan politika faizinin indirilmesini Merkez Bankası’ndan istemiş ve faiz dört ay içinde 5 puan aşağı çekilerek yüzde 14’e indirilmişti. Ne var ki bu önlem, dövize yönelişi kamçılamış ve dolar fiyatı 8 TL’den yıl sonuna doğru 18 TL’ye kadar sıçramıştı, İktidar, buna önlem olarak döviz getirisini garanti eden Kur Korumalı Mevduat uygulamasını, kamuya ağır yükler getirmesi pahasına devreye almıştı. Enflasyonun yüzde 80’lere çıkmasına rağmen Erdoğan, seçim sandığına ekonomiyi resesyonda götürmemek için faiz indiriminde ısrar etmiş ve geçtiğimiz ağustos ve eylül aylarında iki puan daha azalttırarak yüzde 12’ye indirtmişti. Tüketici enflasyonu ile politika faizi arasındaki fark dudak uçuklatıcı boyutta. Toplamı 71 puanı bulan bu farkın dünyada emsali yok. Ama Erdoğan seçim sandığının kurulacağı güne kadar ekonomi daralsın istemiyor ve enflasyona aldırmadan faizi tek haneye indirmeye kararlı olduğunu söylüyor.
Merkez Bankası’nın politika faizinin yüzde 12’den tek haneye inişi, ayda 1 puan şeklinde üç aya mı yayılacak, yoksa bir defada yüzde 9’a mı inilecek? Anlaşılan MÜSİAD bunun bir defada yapılmasını, bununla istikrar olacağını savunuyor. Böyle bir beklentinin karşılık görüp görmeyeceği, 20 Ekim’de toplanacak Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında anlaşılacak.
Ama organik sermayedarlar bile izlenen politikayı artık yorucu bulduklarını saklamıyorlar. Özellikle bankaların kredi taleplerine karşılık vermemelerinden de şikâyetçiler. Şöyle dedi MÜSİAD Başkanı: “Özel bankaların da piyasayı canlı tutma anlamında üretim yapanlara ve istihdam yaratanlara kredi musluklarını açması lazım. Aynı zamanda Merkez Bankası’nın da bu noktada haftalık değil daha uzun vadeli finansman sağlaması gerekiyor.”
Erdoğan iktidarı Haziran 2023'te yapılması beklenen genel seçimlere dönük “seçim şekerleri” dağıtırken hem asgari ücrete hem de aralık ayında yeniden belirlenecek memur ve emekli maaşlarına, resmi enflasyonun üstünde bir zam yapma hazırlığında. Bu seçim yatırımı da tüm işverenler gibi MÜSİAD çevrelerini endişelendiriyor. Ankara kulislerinde iktidara bu konuda ihtiyatlı adım atılması gerektiği mesajlarının gönderildiği bildiriliyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin şöyle konuştu: “Geçen yıl aralık sonunda yaptığımız tarihi asgari ücret artışıyla yüzde 50 artış yapıldı. Daha önemli olan da asgari ücrete kadar olan tüm ücretlerden verginin kaldırılmasıdır. Temmuzda da zam yaptık. Yeterli mi bu? Enflasyon karşısında yetersiz. Onun için Asgari Ücret Tespit Komisyonu aralık ayında yeniden toplanacak, enflasyonun emekçiler üzerindeki tahribatını ortadan kaldıracak bir düzenleme yapacağız."
Temmuzda 5 bin 500 TL olan net asgari ücretin aralıkta 8-9 bin TL'ye kadar çıkarılabileceği ifade ediliyor. Resmi enflasyon oranında bir artış, 7 bin TL'ye yakın bir asgari ücret demek ama iktidarın seçmen gönlünü almak için 10 bin TL'ye kadar çıkabileceğine dair söylentiler de var.
İşveren örgütleri, asgari ücretin prim yükünü de hatırlatarak bunun işverene ağır maliyetleri olacağını ifade ediyorlar. En son temmuzda 5 bin 500 TL yapılan net asgari ücretin işverene maliyeti 7 bin 603 TL. Bu, net ücretin üstüne yüzde 38 de işçi ve işverene ait sosyal sigorta ve işsizlik fonu primlerinin eklenmesi demek. Bu ölçüde bir artışın talep enflasyonunu tetikleme ihtimali işverenleri endişelendirirken iktidar seçim tarihine kadar bunu sorun yapacağa benzemiyor.
Al-Monitor / 18.10.22