Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Eylül 2021'de enflasyon yüzde 20 basamağında ve yükselme eğiliminde iken tehlikeyi görmezden gelerek politika faizlerini düşürtmesiyle alevlenen enflasyon, dokuz ay sonra yüzde 80'e dayandı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 3 Ağustos’ta açıkladığı verilere göre temmuzda yüzde 2.37’lik tüketici fiyat artışı ile yıllık artış yüzde 79.6’yı buldu.
Erdoğan'ın yanlış kararlarının ürünü olarak görülen enflasyon yangınına, Merkez Bankası’nın politika faizini dört ayda 5 puan indirerek yüzde 14'e düşürmesi ve sekiz aydır orada tutması, bir anlamda, alet çantasından faizi fırlatıp atmasının etkili olduğu genel bir kanı.
ABD, Avro alanı ve çevre ülkelerde faizler yükseltilerek enflasyonla mücadele edilmeye çalışılırken Türkiye'de bu silah kullanılmıyor. TL'nin enflasyon karşısında erimesi tasarruf sahibini dolara sığınmaya zorladı ve dolar fiyatı son bir yılda yüzde 102 artış gösterdi. Temmuz 2021'de ortalaması 8,5 TL olan bir doların 2022 Temmuz ortalaması 17,4 TL olarak gerçekleşti.
Yüzde 2.4’lük temmuz enflasyonu önceki altı ayın en düşüğü olarak gerçekleşse de bu sonuç, yıllık oranı yüzde 80 basamağına taşımaya yetti. Temmuzda gıda fiyatlarındaki göreli yavaşlama ve akaryakıttaki göreli ucuzlamaya rağmen, geneldeki artış yüzde 2.4’ün altına gerilemedi.
Temmuz enflasyonunun önceki aylara göre ılımlı seyrinde döviz kurlarındaki artışların yumuşaklığı da etkili oldu. Temmuz ayı dolar fiyatı hazirana göre sadece yüzde 2,5 artarken, Avro’daki aylık değişim artış değil, yüzde 1 gerileme olarak gerçekleşti. Oysa dolar fiyatındaki artış mayısta yüzde 6,4’ü, haziranda yüzde 8,6’yı bulmuştu. Bu sert artışlar ithalat fiyatlarını, oradan maliyetleri, üretici fiyatlarını ve sonra da tüketici fiyatlarını yukarı çekti. Ancak temmuzdaki fiyat ikliminin sonraki aylarda sürmesi hiç kolay görünmüyor.
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) hesaplamasında dörtte bir ağırlığı olan gıdada, yavaşlayan sebze ve meyve fiyat artışlarına rağmen temmuz artışı yüzde 3.2'yi buldu ve yıllığı yüzde 95'e yaklaştı. Mayıs ve haziranın her birinde yüzde 20 dolayında ucuzlayan sebze ve meyve fiyatları temmuzda da yüzde 9 dolayında geriledi. Ancak, başta gıda grubunda önemli bir ağırlığı olan ekmek ile et ve süt ürünlerindeki artışlar, gıda endeksini yine yukarı çekti. Özellikle alt gelir gruplarının en çok tükettikleri ekmek, başta büyük kentlerde olmak üzere art arda zam görüyor. Un fiyatlarındaki artış kadar enerji fiyatları ve artırılan asgari ücret, fırıncı maliyetlerini yukarı çektiği için ekmek de ardı ardına zamlar gördü. Ekmeğe Temmuz’da yaklaşık yüzde 7 zam geldi ve ekmekte yıllık artış yüzde 97’yi buldu.
Önceki aylarda enflasyona lokomotiflik yapan ulaştırma fiyatları ise temmuzda hız kesti, artmak yerine geriledi. Temmuz öncesi, otomobil ve akaryakıt fiyatlarındaki artışlar ulaştırmada yıllık enflasyonu yüzde 124'e yaklaştırmışken temmuzdaki gerileme ile yıllık fiyat artışı yüzde 119.1’e geriledi ama hâlâ üç haneli.
Benzinde, hazirana göre fiyatlar yüzde 14 düştü. Böylece ay ortalaması benzin fiyatı 24 TL olarak gerçekleşti. Motorinde temmuz ortalaması 25.5 TL’ye geriledi ve aylık düşüş yüzde 9 olarak gerçekleşti. LPG fiyatında da hazirana göre yüzde 5.5 kadar bir gerileme oldu. Akaryakıttaki bu ucuzlama TÜFE’yi toplamda 0.5 puan kadar aşağı çekti.
Bu doğrudan etkinin yanı sıra motorindeki ucuzlamanın diğer mal ve hizmet fiyatlarını olumlu etkilediği de söylenebilir. En azından motorin gerekçe gösterilerek birçok mal ve hizmete zam yapılmadı ya da az yapıldı.
Ulaştırma grubunun bir diğer önemli bileşeni olan otomobilde de fiyat artışı sınırlı kaldı. Bu sınırlı artışta döviz fiyatlarının görece düşük seyri etkili oldu.
Tüketici enflasyonu hesaplanırken dördüncü önemli ağırlığa sahip olan sigarada temmuz zammı markalara göre değişmek üzere yüzde 7.5 dolayında gerçekleşti. Bu zamdan TÜFE’ye yansıma da yaklaşık 0.32 puanı buldu.
Yüksek enflasyon fırtınasında zamdan nasibini alan öncelikle “mallar” olurken, ulaştırma ve lokanta fiyatları dışında kalan “hizmet” zamları gecikmeli yürürlüğe giriyor. Örneğin haziran ayında mallardaki fiyat artışı yıllık yüzde 90’a yaklaşırken hizmet fiyatları yüzde 47’de kalmıştı. Bunlardan ulaştırmada yıllık enflasyon yüzde 124, lokanta fiyatları yaklaşık yüzde 80 artarken, eğitim fiyatlarında artış yüzde 28’de, haberleşmede yüzde 24’te, sağlıkta da yüzde 45’te kalmıştı.
Ancak bu, hizmet fiyatlarının artmasının da sırasının gelmeyeceği anlamına gelmiyordu. Nitekim temmuzda sağlık fiyatları hızla arttı. İlaca gelen yüzde 25-30 dolayındaki zam bunda etkili oldu. Sağlıkta aylık artış yüzde 7’yi buldu ve yıllığı yüzde 48.4’e çıktı. Telefon, internet hizmet fiyatları da zamda sıraya girdi ve haberleşme hizmetleri temmuzda aylık yüzde 4.5 artışla yıllık tırmanışını yüzde 55’e taşıdı.
Temmuzdaki yüzde 2.4 TÜFE artışının izleyen aylarda sürmesi kolay görünmüyor. Çünkü enflasyonu tırmandıran en önemli kaldıraç döviz fiyatında eğilim yukarı yönlü ve hem iç hem dış gelişmelerden döviz üstünde ağır bir basınç olduğunu, artışın izleyen aylarda durdurulamayacağını gösteriyor. ABD ve Avro alanında izlenen parasal sıkılaşma ve faiz artışları, Türkiye’yi olumsuz etkiliyor. İhraç pazarlarında daralma başladı, yabancı sermayeyi çekme ihtimali iyice azalıyor. Stok için yapılan ithalat, dış ticaret açığını büyütüyor ve turizm gelirleri bu açığı kapamaya yetmeyince önemli bir cari açığı finanse etme sorunu ortaya çıkıyor. Ayrıca önümüzdeki 12 ayda 182 milyar dolar dış borç ödemesi var. Bu da dövize talebi artırıyor. Yerleşik tasarrufçuların Kur Korumalı Mevduat ile bloke edilen birikimlerinin bir gözü hâlâ dövizde ve bu, dövizi tırmandırıcı bir parametre.
Böyle olunca, dünya enerji fiyatlarındaki düşüş umuduna rağmen döviz talebi yüksek ve bu, fiyatları tırmandırmaya aday. Her döviz tırmanışı, yıllık artışı yüzde 144’ü aşan üretici (sanayici) fiyatlarını yukarı çeken maliyet artışına neden alıyor. Üretici Fiyat Endeksi’ndeki her artış, gecikmeli de olsa tüketici fiyatlarına yansıyor.
En iyimser ihtimalle, temmuzda yaşanan yüzde 2.4’lük ılımlı tüketici fiyatı artışı önümüzdeki aylarda sürse dahi kasım ayında yıllık TÜFE artışı yüzde 86’yı buluyor. Bu varsayıma göre aralık ayında yıllık oran baz etkisi ile yüzde 67’ye düşecek. Bu, yine de Merkez Bankası’nın yeni tahmini olan yüzde 60'ın çok üstünde bir oran olacak.
Al-Monitor/ 03.08.22