Türkiye’nin üç yıllık büyüme, enflasyon, cari denge, istihdam, bütçe dengesi gibi temel parametrelerinin hedeflerini ortaya koyan ve her yıl gözden geçirilen Orta Vadeli Program’ın (OVP) yenisi açıklandı. Seçim öncesi iki yılın ekonomi politikalarını üstü örtülü olarak “irrasyonel” bulan yeni ekonomi patronu Mehmet Şimşek’in, değişimine önayak olduğu Merkez Bankası’nın yeni yönetimiyle, önümüzdeki üç yıla ilişkin ne tür hedefler koyacağı merakla bekleniyordu. Özellikle de Türkiye’nin dış kaynak ihtiyacının büyüklüğü nedeniyle OVP’nin yabancılara cazip gelip gelmemesi önemli. Bir başka deyişle, OVP daha çok yabancılara hazırlanmış bir vitrin.
Son beş yılın OVP’lerinde belirlenen hedeflerin pek de gerçekleşmediği anımsandığında 2024-2026 dönemi OVP’sinin hedeflerinin iç tutarlılığı ve gerçekleşme şansı en çok konuşulan konular arasında. OVP’yi takdim konuşmasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, amaçlardan şöyle söz etti:
“Afet yaralarının sarılması ve afet risklerinin azaltılması, makroekonomik ve finansal istikrarın sağlanması, enflasyonun tek haneye indirilmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifiyle büyüme ve istihdamın devam ettirilmesi, sosyal adalet ve refahın güçlendirilmesi amaçlar arasında yer alıyor.”
Gerçekten de Türkiye’nin önündeki üç yılda şubat depremlerinde yıkılan 650 bin konut ve işyerinin yeniden inşası gibi önemli bir iş var ve farklı kurumlar, sadece yıkılanları yerine koymanın en az 100 milyar dolar gerektirdiğinden söz ediyorlar. Ayrıca, yaklaşan İstanbul depremi nedeniyle risk azaltıcı yatırımlara ihtiyaç var. Bunlar, temmuz ayında 1,1 trilyon TL’lik bir ek bütçe çıkarmanın en önemli gerekçesi oldu ama önümüzdeki yıllara da yayılan bir onarım ve yatırım ihtiyacı var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2021’den itibaren 2023 seçimlerini hedefleyerek izlediği popülist ekonomik politikalar ağır bir enflasyon yangını çıkardı ve Türkiye ağustos ayını yıllık yüzde 59 tüketici enflasyonu ile kapadı. OVP, yıl sonunda bu oranın yüzde 65’e çıkacağını kabullenmiş durumda. Gerçekte ise bu yıllık enflasyonun yüzde 70’i geçmesi çok daha muhtemel. OVP, bu devasa enflasyon yangınını üç yılda yüzde 8,5’e indirmek gibi çok iddialı bir hedef koydu. 2024’te yüzde 33’e, 2025’te yüzde 15’e indirilmesi hedeflenen enflasyon, 2026’da yüzde 8,5’e indirilecek. Hedefler böyle.
Enflasyonla mücadele büyümeden feragat edilmeden yapılamıyor, birçok dünya pratiği bunu gösteriyor. Ekonomiyi soğutmak, büyüme temposunu yavaşlatmak, iç talebi dizginlemek gerekiyor. Ama OVP, büyümeden pek de vazgeçmeden bunu yapacağını öne sürüyor. Bu yıl yüzde 4,4 ile tamamlanması beklenen Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’daki (GSYİH) artışın 2024’te yüzde 4, takip eden yıllarda da sırasıyla yüzde 4,5 ve yüzde 5 olması hedefleniyor. Bu iddia, enflasyonu indirme hedefini zora sokacak gibi. Ancak Erdoğan’ın büyüme tutkunu olduğu biliniyor. Dolayısıyla büyüme hedefi, Saray ile iyi geçinmek adına da yüksek tutulmuş olabilir.
Mütevazı olmayan büyüme hedeflerine rağmen cari açığın önümüzdeki üç yılda yaklaşık 43 milyar dolardan 30 milyar dolara kadar indirileceğine yer veriyor OVP. 2023’ün cari açığının OVP’de belirtildiği gibi 42,5 milyar dolarda kalması hiç ihtimal dâhilinde değil. Çünkü yılın ilk altı ayında açık yaklaşık 37 milyar dolar ve ağustos sonunda 43 milyar doları bulması bekleniyor. Geriye kalan dört ayın açığı 10 milyar dolarda kalsa bile açık 53 milyar dolardan az olmayacak. Bunun üç yılda 30 milyar dolara indirilmesi büyük bir iddia.
OVP’nin en “belalı” uğraşı ise bütçe açığı olacak. 2023’ü 1,6 trilyon TL açık ile kapatmayı uman OVP, 2024’te dehşetli bir açığı kabullenmiş durumda: 2,6 trilyon TL. Bu, iki yıl üst üste milli gelirin yüzde 6,4’ü kadar açık vermek demek. Verilecek bu kadar açık ile enflasyonla nasıl mücadele edilecek, büyük bir soru işareti.
OVP’nin dolar/TL örtülü varsayımları da en çok ilgi çeken göstergeler arasında. GSYİH hedeflerini cari fiyatlarla TL ve USD olarak tahmin eden OVP, zımnen kur tahmini de veriyor. Buradan dolar/TL yıllık artış tahminleri enflasyon hedefi ile kıyaslandığında ilginç bir görüntü ortaya çıkıyor. Buna göre 2023 enflasyon hedefi yüzde 65 ama kurda beklenen yıllık değişim yüzde 44. 2024’te ise enflasyon hedefi yüzde 33 ama dolar/TL’de artış yüzde 55 öngörülüyor. Merkez Bankası eski baş ekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, sosyal medyada şöyle yazdı: “2024 yıl sonu için ima edilen dolar kuru yaklaşık 43 TL oluyor. Bu da $/TL'de yıllık %44 artışa tekabül ediyor. O zaman gelsin soru: Gelecek yıl kur %44 artıp büyüme ciddi yavaşlamazken enflasyon %33'e nasıl düşecek?”
Bir başka önemli eleştiri, yıllarca AKP’de bakan olarak OVP’lere imza atan bugünün muhalifi Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’dan geldi. Babacan’a göre “Yapılan yanlışlardan bahsetmeyen, içsel tutarlılığı zayıf, somut adımlar yerine soyut ve genel ifadeler içeren bir programla güven tesis edilemez, öngörülebilirlik sağlanamaz.”
Daha da önemlisi, 2023 için OVP’de öngörülen enflasyon, cari açık gibi göstergeler, tahminlerin üstünde artacak. 31 Mart 2024’te yerel seçimler var ve Erdoğan bu seçimleri de zaferle bitirmek istiyor. Dolayısıyla dezenflasyon programına soğuk duruyor, seçim öncesi aylarda yine popülizme yönelmesi bekleniyor. Böyle olunca, 2023’te sıkılaşmaya pek de gidemeyen ekonomi, 2024’ün ilk çeyreğini de kaybedecek gibi. Bunlar, enflasyonla baş etme hedefinde önemli hayal kırıklıkları yaşanabileceğine işaret ediyor.
Sorun da burada başlıyor zaten: Enflasyonu geriletemeyen bir ekonominin özellikle dış yatırımcının gözünde cazibesi kalmıyor. Yabancı yatırımcıların ilk baktıkları şey, fiyat istikrarı. Bu başarılamıyorsa diğer göstergeler fazla da önem taşımıyor. Türkiye’de enflasyon ise para ve maliye politikalarında gerçek bir sıkılaşmayı, özellikle tarım ve hayvancılıkta üretim arzını artırarak gıda enflasyonunu geriletmeyi gerektiriyor. Yabancı yatırımcı en çok bu optikten bakıyor gelişmelere.
Al-Monitor / 09.09.2023