İliç’teki madenden bir de oligark çıktı- Bahadır Özgür

Sömürge madenciliğinin ardında devasa bir çıkar evreni var. İç içe geçmiş şirketler ağı farklı ülkelere, kıtalara, vergi cennetlerine uzanıyor. İşte İliç’teki madenin ardındaki çıkar ağında da küresel bir maden simsarı dikkat çekiyor. Maden faaliyete geçtiğinde onun yöneticisi şöyle diyordu: “Dünyanın en ucuz maliyetli madeni…”

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 17 Şubat 2024
  • 15:00

Yabancı sermaye, yerli işbirlikçiler, siyasetçiler, bürokratlar, komisyoncular, propaganda makinesinin dişlisi gazeteciler ve akademisyenler… Sömürge madenciliğinin ardındaki çıkar evreni öylesine büyük ki. Küçük bir köyü yutan canavarın kolları farklı kıtalara, ülkelere kadar yayılıyor. Dolayısıyla sahnede bir şirket görünür ama onun ardında, artıklardan beslenenlerden başlayıp servet edinen küresel simsarlara uzanan karmaşık bir ağ vardır. İşte 9 işçinin öldüğü, yıllar boyu sürecek bir doğa yıkımının yaşandığı İliç’teki altın madeni de böyle.

Çöpler altın madenini Anagold Madencilik işletiyor. 2010 yılında Alacer Gold ile Çalık Holiding’e ait Lidya Madencilik’in yüzde 80-yüzde 20 ortaklığı ile kuruldu. Alacer Gold da 2020 yılında ABD’de kurulmuş olan SSR Mining ile birleşti.

Şirketin bilinen özet profili böyle. Ancak bu birleşmelerin geriye doğru izi sürüldüğünde, karmaşık ağın içindeki bir küresel maden simsarı dikkat çekiyor: Vladimir Yorikh.

Yorikh’in hikayesi, Rusya’nın yeraltı zenginliklerini yağmalayıp Batı ülkelerinde şirket kuran diğer oligarklardan farklı değil. SSCB’nin dağılmasıyla beraber işe kömürle başlıyor. Ortağıyla birlikte 1995’te İsviçre’de kurduğu çelik şirketiyle büyüyor. Almanya vatandaşı oluyor. Şirketi ABD borsasına açıyor. 2006’da hisselerini 1.5 milyar dolara ortağına satıp, İsviçre’nin Zug kantonu merkezli Pala Investment adlı bir girişim sermayesi kuruyor. Vergi cennetlerinde de çok sayıda iştiraki bulunuyor. Pala Investment’ın ağırlıklı yatırımları değerli madenler. Papua Yeni Gine’den ABD’ye, Kanada’dan Avustralya’ya uzanıyor. Türkiye’deki İliç altın madeni ise serveti 2.2 milyar dolar olduğu tahmin edilen Yorikh için oldukça karlı bir yatırım.

Biraz eskiye gidelim şimdi. Çöpler altın madenini çıkarma hakkının ilk alındığı yıllara bir bakalım.

***

Türkiye’de altın madeni konuşulurken sömürgecilik tarihinin simgelerinden Rio Tinto’yu anmadan olmaz. Osmanlı’daki demiryolu ve maden imtiyazlarından başlayıp, 1978’de kamulaştırılan bor rezervlerine kadar Türkiye daima Rio Tinto’nun av sahası oldu. Bu sömürge tekeli, 1990’larla beraber bu sefer bakır, çinko ve özellikle altın için yeniden Türkiye’de belirdi. Altın arama haklarının çoğu da bu şirketin elindeydi. Bugün yabancı altın tekelleri, onun güçlü lobisinin yolu açması sayesinde iş yapıyor desek, yeridir.

1994 yılında MTA’dan emekli bir mühendisin kurduğu şirket, Çöpler bölgesindeki arama iznini aldı. Ardından hisselerini ABD’nin Colorado eyaletinde kurulan Anatolia Minerals Develepment’a sattı. Çöpler madeni için kurulmuş bir şirketti bu. Belli ki danışıklıydı.

Çünkü Türkiye’de altın işletmeciliği resmen 2001’de Bergama Ovacık ile başladı. 1991’de Eurogold, sonra Normandy ve nihayetinde Koza Altın derken, üst üste yabancı tekellere altın izinleri verildi. İlk altın işletmesine bakıp bugünleri görenlerin, devletin kurumları dahil ana akım medya, bazı akademisyenler, hukukçular, siyasetçiler tarafından teröristlikle, Alman ajanlığıyla suçlandığını hatırlatalım. İbretlik rezilliği tekrar tekrar arşivlerden okumak lazım.

‘Dünyanın en düşük maliyetli madeni’

Anatolia Minerals önce 2001’de Rio Tinto ile anlaştı. Bir süre sonra hakları tamamen aldı. Ve 2009 yılında madende inşaat işleri başlatıldı. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, büyük bir müjdeymiş gibi resmi açıklamayla Çöpler’deki faaliyetin hayata geçirildiğini duyuruyordu.

2010 yılına gelindiğinde ise Avustralya borsasına sürpriz bir haber düştü. ABD’li Anatolia Minerals ile Avustralyalı Avoca Reources Limited’in yüzde 50-50 ortaklıkla Alacer Gold adı altında birleştiği ilan ediliyordu.

Her iki şirketin en büyük hissedarı ise Vladimir Yorikh’in girişim sermayesi Pala Investment’tı. Elbette başka yatırımcılar da vardı lakin birleşen iki şirketin ağırlıklı hissesi Yorikh’te olması sebebiyle, en karlı çıkacak da oydu. Haliyle yeni kurulan Alacer Gold’un başına Pala Investment CEO’su Jan Castro getirildi. İlginç olan birleşen iki şirketin başında da aynı ismin olmasıydı. Pala Investment’tan yapılan açıklamada, Çöpler altın madeninin kendileri için kazançlı bir yatırım olduğu belirtiliyordu.

Birleşme sonrası Alacer Gold’un şirket ağı şöyle oluştu:

Jan Castro 2014 yılında görevinden ayrıldı. Yeni CEO Edward Dowling’in onun hakkında söylediği şu sözler, Çöpler madeninin hissedarlar için niye çok karlı bir yatırım olduğunu da gösteriyordu:

“Alacer'ın hissedarları adına, Jan'a hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Çöpler projesini bir keşif girişiminden çıkarıp önümüzdeki 20 yıl boyunca yüksek marjlı onslar sağlayacak dünyanın en düşük maliyetli altın madenlerinden birine getirdi.” 

Yani Türkiye’de dünyanın en düşük maliyetli altın madeni işletmeye alınmış! Bu sözler bugün karşılaştığımız felaketin taşlarının nasıl döşendiğini de özetliyor.

Nitekim iç içe geçmiş, vergi cenneti adalarından farklı kıtalara uzanan bir şirket ağı, neredeyse sadece Çöpler madeni üzerine inşa edilmişti. Çalık Grubu ile ortak kurulan altı farklı şirket daha ağa bağlıydı. Altın tekelinin Gümüşhane-Erzincan-Ovacık arasındaki geniş bir bölgeyi hedeflediği anlaşılıyordu.

Aynı yıl Çöpler’de altın çıkarmak için Çalık Holding ile ortak Anagold Madencilik kuruldu. Ve işe giriştiler. 2020 yılına gelindiğinde Alacer Gold’un ABD’de kurulu SSR Mining ile birleşmesi gerçekleşti. Bu birleşmenin ardından şirket ağının son hali de şöyle:

İşte İliç’te madeni işleten şirketin geçmişi böyle. En büyük hissedarlardan olan Vladimir Yorikh’in başı 2016 yılında Avustralya Vergi Dairesi ile derde girdi. 116 milyon dolarlık hissesi donduruldu. Bunun 107 milyon doları Alacer Glod’a aitti. Uzun süren soruşturmalar sonucunda dava düştü. Yorikh de yeni yatırımlara yelken açtı. Çöpler’deki hisselerinin 2020’den sonra ne olduğunu bilmiyoruz. Ama şimdiye kadar iyi bir kar ettiği muhakkak.

Kısaca altının parıltısından küresel simsarlar, yabancı tekeller, işbirlikçiler, komisyoncular yararlanırken nesiller boyu sürecek zehri ise bize, bu topraklara kalıyor.

Gazete Duvar / 17.02.24