Erzincan İliç’te Anagold ve Çalık Holding’e ait madende 13 Şubat günü çöken pasa dağı nedeniyle işçi ve çevre katliamı yaşandı. İşçiler tonlarca toprağın altında kaldı. Maden arama için kullanılan siyanür ve asitler toprağa karışırken Fırat Nehri’nde yaşam tehlikeye girdi.
İşçilere ulaşmak için başlatılan çalışmalar kapsamında, bazı noktalarda metal yoğunluğuna rastlanıldı. Katliamın ardından geçen beşinci günde iktidar ve yandaşları siyanür tehlikesi olmadığını iddia etmeye devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Denetimi Daire Başkanı Barış Ecevit Akgün tespiit edilen siyanürün çok az miktarda olduğunu iddia etti.
Cezayirlioğlu'nun maden sahasına 3 km kadar yaklaşması yasaklandı
İliç'te altın madenine karşı verdiği mücadele ile tanınan ve gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Sedat Cezayirlioğlu'nun facia yaşanan maden sahasına 3 kilometre kadar mesafeye girmesi yasaklandı.
Cezayirlioğlu sosyal medya hesabından şunları paylaştı:
"Duyun size de yapılacak bu. Suçum mu? Orayı ben mi patlattım? Oradaki topraktakilerini çıkartın. Benimle uğraşacağınıza oraya müdahale edin. Benim ekmeğimle de oynadınız. Allah belanızı versin. Bir şey söyleyeyim mi? Allah'a havale ediyorum"
Anagold “asli kusurlu” değilmiş
İliç katliamı ile ilgili olarak Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bilirkişi ön inceleme raporu hazırlandı. Hazırlanan rapora göre şirket “tali kusurlu” bulundu. Raporu CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz sosyal medya hesabından paylaştı.
Rapora göre Anagold Madencilik, taşeron şirketi yeterince denetim ve gözetime tabi tutmadığı için tali kusurlu sayıldı. Operasyon direktör vekili, proses oksit müdürü, oksit operasyon başmühendisi, oksit operasyon mühendisi, borulama süpervizörünün asli kusurlu olduğu belirtildi. Taşeronlar ise gerekli tedbirleri almamalarına karşın tali kusurlu kabul edildi.
İşçi yakınları: Belki ben de tekme yiyebilirim
İliç katliamı ile ilgili gözaltına alınan sekiz kişinin adliyeye getirildiği 16 Şubat Cuma günü İliç Hükümet Konağı'nın önünde bir araya gelen işçiler ve göçük altında işçilerin yakınları, şirket yöneticilerinin yerine madende çalışan personellerin gözaltına alınmasına tepki gösterdi.
ANKA’da yer alan habere göre göçük altındaki Uğur Yıldız’ın yakını eylemde şöyle konuştu:
"Yetkililer bunun olduğunu bildiği halde bile bile yaptılar. Zaten bizim hükümetimizin her yaptığı aynıdır. Madende göçük olur, bilirler onun ne olduğunu ama bir şey yapmazlar. Son safhaya getirirler, orada nasıl olsa ölen olsun onların değil. Keşke onlar da yakınlarını kaybetseler de empati kursalar. Bu ne kadar acı bir şey biliyor musunuz? Şu an toprağın altından çıkıp çıkmayacağı bile belli değil. Kimyasal madde. İnsanları kandırıyorlar."
Madende 2 yılda bir kayma olduğu halde önlem alınmamasına dikkat çeken Yıldız polis ve jandarmanın "görüntü alınmasın" diye baskı yaptığını belirtti. Yıldız son olarak şunları ifade etti:
"Hukuki süreci başlatacağız. Başlatacağız da ne olacak? Bu ülkede hukuki süreçler hep olmuş, kime ne oldu? 301 madenci öldü ne oldu? Adam tekme yedi. Böyle benim gibi konuşuyor diye tekme yedi, belki ben de şimdi tekme yiyeceğim. Bu ülkede mağduru o hale getirenler yükseliyor."
Maden-İş’e tepki
Şubat ayının başında iş sağlığı güvenliği önlemlerinin de içinde bulunduğu taleplerinin mücadelesini yürütmediği ve patronla iş birliği içinde hareket ettiği gerekçesiyle Türkiye Maden İş’ten istifa ederek Bağımsız Maden-İş’e üye olan işçiler, Türkiye Maden-İş yetkililerini İliç’te görünce tepki gösterdi.
Melisa Gülbaş’ın Gerçek Gündem’de yer alan haberine göre işçilerden biri Türkiye Maden İş'in şu anda göçük altında olan Fahrettin Kekli'yi sendikaya dönmesi için tehdit ettiğini şöyle ifade etti:
“Bu adamlar beni tehdit ediyor zorla sendikaya geri dön dedi. Fahrettin Kekli şu anda göçüğün altında. Biz insanız, bizim hakkımız yok mu? Bu kadar acımız, öfkemiz varken burada dolaşmasınlar.
İşçileri susturmaya çalışıyorlar. Devletin nereden haberi olacak? Devlet kimden bilgi alacak? Devlet nereden bilecek burası tehlikede? Devlet senden, benden bilgi alacak, bize soracak.”
İşçi bugüne kadar kendilerinin Türkiye Maden-İş tarafından korkutulup sindirilmeye çalışıldığını söyledi.