Suriye vekalet savaşları, Azerbaycan-Ermenistan, Ukrayna-Rusya ve şimdi de İran-İsrail… Etrafımız kocaman bir muharebe alanı. Yüzbinlerce insan ölüyor, sakat kalıyor, göç ediyor. Ama bu cehennemin diğer yüzünde kârlı bir cennet de duruyor. Savaş tekellerinin oluşturduğu milyar dolarlık havuzda yeni iş birlikleri ortaklıklar, taşeronluklar kuruluyor; taze savaş tüccarları yetişiyor.
İşte AKP iktidarının Selçuk Bayraktar üzerine inşa ettiği koruma kalkanı da damat olmanın yanında, savaş üzerine kurulu bu kârlı ticaretten kazançlı çıkanları gizemli kılmaya dönük. Ortada bir kamu kaynağı olduğuna göre, askeri ihalelerin nasıl dağıtıldığını, kimlerin kazançlı çıktığını bilmeye toplumun hakkı var.
O halde ABD-Türkiye arasında son yılların en büyük anlaşmalarından birisi olan 155 mm’lik top mermisi üretimini, şu sıralar harıl harıl işleyen savaş makinesinin yarattığı küresel ticaretten başlatıp, Çorum Sungurlu’ya uzanan taşeron ağı üzerinden somut bir örnekle inceleyelim.
***
Ocak ayında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna-Rusya savaşının bir ‘mühimmat savaşına’ dönüştüğünü belirterek, belli ülkelere pay edilecek 1.2 milyar dolarlık yeni bir savaş ihalesini duyurdu. İşin kapsamı 155 mm’lik top mermisi üretmek. Ukrayna savaşında en fazla kullanılan mühimmat bu. Talebe yetişilemiyor. İhaleden AB ülkelerinin payına düşen miktar yıl sonuna kadar 1.4 milyon adet. Aksıyor ama. Çünkü savaşın maliyeti ekonomileri bozuyor. Mesela, Ukrayna savaşının Alman ekonomisine 200 milyar Euro’luk yük çıkardığı hesaplanıyor.
Kıbrıs, Yunanistan ve Fransa’nın vetosu yüzünden Türkiye, Ukrayna savaşına destek için Batı’da açılmış fon havuzundan pay alamıyordu. Ta ki, tüm ülke yerel seçime kilitlendiği sırada, gündeme düşen bir habere kadar…
155 mm ihalesinden birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “asla” dediği İsveç’in NATO’ya üyeliğine onay çıkıyor, F-16’larla ilgili gelişmeler yaşanıyor ve nihayetinde uzun süre sonra ABD Başkanı Joe Biden ile 9 Mayıs’ta randevulaşıyordu. Tam seçimden bir gün önce de ABD Savunma Bakanlığı ile Türkiye arasında 155 mm’lik top mermisi üretimi için bir anlaşma yapıldığı duyuruldu. Böylece ABD, Teksas’ta kurulan yeni askeri fabrikada üretilecek mühimmatın önemli kısmını Türkiye’ye taşere ederek, AB vetosunu aşmayı sağladı. Uluslararası haber ajansı Bloomberg, Türkiye’nin ABD pazarında 155 mm’lik top mermisi ihracatında birinci sıraya çıkacağını haberleştirdi. Yani Bayraktar’ın S/İHA’sından sonra, ikinci önemli ihracat kalemi olacak. Ama bir detay gözlerden kaçtı. Kim üretecekti? Devletin askeri şirketleri mi? Yoksa içerde kurulacak yeni ‘yandaş ağı’ mı?
31 Mart günü savunma haberleri veren yayınlara düşen bir haber sorunun yanıtını verdi. ABD ilk etapta 116 bin adet top mermisini Ankara merkezli Arca Savunma’dan almıştı. Yeni siparişler de gelecekti. Şirketin fabrikası Çorum Sungurlu’da bulunuyor. 2019’da, Çorumlu İsmail Terlemez tarafından kuruldu. Bu ismi nereden hatırlıyoruz?
İsmail Terlemez, 2023 yılında verdiği bir röportajda fabrikasını anlattı.
TBMM Savunma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Özgür Ceylan, Haziran 2021’de Makine Kimya Endüstrisi’nin (MKE) yaptığı tuhaf bir anlaşmayı duyurmuştu. Açıklaması şöyleydi: “MKE, 4 Haziran günü, yeni kurulmuş NEPSA isimli bir şirket ile yirmi beş yıl boyunca mermi üretimi için anlaşmaya vardı. 120 milyon adet alım garantisi verildi. Buna rağmen şirkete bir de 50 milyon boş kovan hibe edildi. NEPSA, ayrıca MKE’nin en büyük fabrikalarından birini de kullanabilecek. Anlaşmanın imzacıları NEPSA Savunma Sanayi adına İsmail Terlemez, MKE’nin Genel Müdür Yardımcısı D. Ali Keskinkılıç ve Genel Müdür Yasin Akdere. Bu sözleşme MKE’nin taşeronlaşmaya hazırlanmasının bir adımıdır.”
MKE yönetimi bunu yalanladı ancak yalanlamanın konusu, MKE’nin özelleştirilmediği, fabrikasını devretmediği şeklindeydi. Mesele unutuldu gitti. İki yıl sonra Erdoğan, Mayıs 2023’te Çorum Sungurlu’da 6 milyar liraya inşa edilen MKE’nin askeri üretime dayalı OSB’sinin temelini atıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mayıs 2023’te açtığı MKE fabrikası
Tesiste MKE koordinatörlüğünde özel şirketler barut, fişek, kapsül üretecek. O şirketlerden biri de Arca Savunma. Sahibi 2023’te Çorum’daki yerel bir gazeteye verdiği röportajda, kurduğu tesisi Erdoğan’ın açtığını uzun uzun anlatıyordu. Yani üç yılda binlerce top mermisi üretecek kapasiteye, üretim bandına ve teknolojiye sahip olmuştu, Arca Savunma. Hızlı bir ticaret sicil taraması yapalım şimdi.
2022’de şirkete Faisal Alkharafi isimli bir yabancı ortak oluyor. Kasım 2023’te ise Terlemez, tüm hisselerini 3.7 milyon liraya İstanbul merkezli 2018’de kurulan SB Silah Sanayi Ticaret AŞ’ye devrediyor. SB Silah, 2023’te anonim şirket oluyor. İki ortağı var. Savaş Balçık ve Leman Özgür Rodoplu. Aslında şirketin sahibi Balçık. Ailesi 1990’larda Şişli’de beyaz eşya satan Balkar Dayanıklı Tüketim Malzemeleri’ni kurmuş. Daha sonra inşaat işlerine girerek Balkar Group’a dönüşmüş.
Savaş Balçık, Tayfun Spor başkanı olduğu dönemde-sağdan ikinci
Amatörden profesyonelliğe... Balçık, 2022-2023 yılında da Başakşehir Spor Kulübü’nün sponsorlarından olmuştu-sağ başta.
Özetle Terlemez’le başlayan 155 mm mühimmat üretimi Balkar’a uzanıyor. Aileden tüccar olan Savaş Balçık, AKP Şişli İlçe Örgütü yönetimindeydi. 2010’da amatör takım Tayfun Spor’un başkanı oldu. Bu vesileyle yerel gazetelerde hakkında küçük haberler çıkmaya başladı. Kemerburgaz ve Mecidiyeköy’de kurduğu Cafe Celan’s ile gıda işine de girdi. Onu asıl büyüten ise inşaattı. Özellikle İçişleri ve Savunma Bakanlığı ihaleleri. Savunma Bakanlığı ve Emniyet için tesisler yaptı. Son yıllarda ise BAE, Sudan, Senegal, Burkina Faso ve Pakistan’da savunma bakanlıklarından yoğun ihaleler aldı. Beyaz eşya ve klimadan inşaata, inşaattan askeri tesise, oradan 155 mm’lik mühimmat üretimine ve ABD’ye ihracata… 10 yılda rüya gibi bir sıçrama!
155 mm’lik merminin hikayesi böyle işte.
***
TBMM’de onaylanmayan, ihaleleri duyurulmayan, tek bir imza ile milyarlarca liralık kamu kaynağının aktarıldığı askeri sanayi, AKP’nin en gizemli kıldığı alan. Haliyle bütün toplumun hızla yoksullaştığı bir süreçte, birilerinin aniden silah satıcısı olarak nasıl karşımıza çıkıp zenginleşmesini; vergilerden sağlanan yüklü bütçelere sahip devlet şirketlerinin, kimlerle iş yaptığını, anlaşmalar imzaladığını sorgulamamız lazım. Aksi halde her tarafı ateşe veren savaş makinesinin yarattığı ekonomi, daha büyük felaketlere sürükler.
Gazete Duvar / 17.04.24