Egemen kapitalizmin, önde gelen ekonomi medyasından izleyebildiğim kadarıyla Davos’ta hava şöyleymiş: Küreselleşme ve serbest piyasa dönemi kapanıyor; mali kriz, covid, tedarik zincirleri, jeopolitik derken devlet piyasalara giderek daha çok müdahale edecek, ufukta bir kızıllık var ama bu yeni bir şafak olmayabilir. The Economist’e göre de Davos’un “yıldızı sönüyor”.
Dönemin sonu…
Bir dönem bitti yeni bir dönem başlayamıyor; belki başladı ama henüz ayırdına varamıyoruz. Dünya Ekonomik Forumu (DEF) kurucusu, genel müdürü Schwab, “Çok yönlü siyasi, ekonomik ve toplumsal güçlerin küresel ve ulusal düzeyde parçalanmayı artırdığını görüyoruz” diyor. “Son 10 yılın ilk yılları, insanlık tarihi içinde özellikle yıkıcı bir dönemin habercisiydi” ifadeleriyle başlayan DEF Risk Raporu, Schwab’ın saptamasını destekliyor. Geçim sıkıntısı krizi, iklim değişikliğini hafifletme başarısızlığı, doğal felaketler, zorunlu göçler, jeopolitik, toplumsal uyumsuzluk ve kutuplaşma gibi başlıklar, raporda kısa dönem ve uzun dönem riskler listesinde önde geliyorlar.
DEF Risk Raporu’nun sonuç kısmı “Devam eden şoklar gelişirken dünya bir yol kavşağında duruyor. Düşük büyüme, düşük yatırım, düşük işbirliği çağına girdik” saptamasıyla başlıyor. “Karmaşık risk beklentisi ortamında, ulusal hazırlanma ile küresel işbirliği arasında daha iyi bir denge gerekiyor. Üst üste yığılmaya başlayan krizlerden bir çıkış yolu bulmak için birlikte davranmamız, bir sonraki küresel şoka birlikte hazırlanmamız gerekiyor” diyerek bitiyordu.
İyimser bulmak zor
Ancak egemen sermayenin medyasındaki yaygın görüş, özellikle işbirliği, olasılıkları bağlamında iyimser değil. Wall Street Journal’da Gerard Baker, “Davos kalabalığı bir yeni şafak görüyor ama yanılıyor”. “DEF için kötü haber: Popülistler (küreselleşme karşıtları-EY) bir iki seçim kaybettiler ama serbest ticaret, küresel düzen hâlâ her yerde saldırı altında” sözleriyle başladığı yorumunu Robert Browning’in, Wordsworth’u döneklikle suçlayan, “kayıp lider” şiirindeki “Artık bir daha hoşnut ve güvenli bir sabah yok” dizesiyle bitiriyordu.
Kötümserlik yaygın olduğu için “ama o kadar da değil”, “Küresel kapitalizm hâlâ canlı” gibi yorumlarla duruma pansuman yapmaya çalışanların yanında daha teorik bakanlar yeni dönemi anlamaya çalışıyorlar.
Financial Times’da Gillian Tett’in yazısının başlığı bu belirsizliği, arayışı betimliyordu: “Piyasalar çağı 2019’da bitti, arkasından ne gelecek?”. Rana Foroohar bu durumu “Neoliberalizmden sonra” başlığı altında tartışıyordu. Gideon Rachman’a göre “Davos’un yaptığı dünyayı jeopolitik yıkıyor”. New York Times’da, Cohen’e göre “Covid-19, Ukrayna’nın işgali, otokratik eğilimler, ekonomik eşitsizlikler Dünya Ekonomik Forumu’nun geçerliliğini sorguluyor” ... “Davos yeni dünya düzeniyle yüzleşiyor”. Project Syndicat’ta Roubini, “Davos seçkinleri dünyayı tehdit eden mega tehlikelere güzlerini açmalıdır” derken “daha önce görülmemiş ve beklenmedik düzeyde belirsizliklerle dolu bir dönemde olduğumuz konusunda genel bir mutabakat” olduğuna dikkat çekiyor: Durum, iklim kizini de bu resme ekleyince, “Yalnızca 1970’lerin, 2007-08’in değil, 1930’ların da en kötü anlarına benziyor.”
Cumhuriyet / 26.01.23