Seçimlerin ertesinde bir yorumcu “Halk konuştu ama ne dediği yine anlaşılmadı” diyordu. Gerçekten de Cumhuriyetçi Parti (GOP) liderliği, sağ medyanın ağır topları, halkın “Yola Trump’sız devam etmek gerekir” dediğini düşünüyor. Salı gecesi yeniden aday olacağını açıklayan Trump ise halkın “yeniden Trump” dediğini...
İki binli yılların başından bu yana ABD’de genel seçimlerin sonuçlarının anlamı (“halk şimdi ne dedi?”), hep yoğun tartışmalara yol açıyor. Bu kez de öyle olurken Trump’ın adaylığını açıklaması tartışmaları daha da sertleştiriyor, karmaşıklaştırıyor.
Son tartışmaların kökeninde iki konu var. Birincisi, Demokrat Parti anketlerin beklediği “kırmızı dalgayı” nasıl durdurabildi? Demokratlar senatoyu ellerinde tuttular. GOP, meclisi “kıl payı” bir çoğunlukla, tartışmalı ve zayıf bir grup liderliği ile alıyor. Bu gelişmeler, ABD’de liberal demokrasinin güçlendiğini, süreç olarak faşizmin zayıfladığını mı gösteriyor? İkinci konu birincisiyle yakından bağlantılı, GOP ve Trump ilişkisi, Trump’ın 2024 adaylığı ile ilgili.
İki yaklaşım
Önce, ABD siyasi coğrafyasının özelliklerini anımsamakta yarar var: Ülke seçmeni tam ortadan bölünmüştür; tarafların tutumu, karşı tarafa düşmanlığı kemikleşmiştir. “Kültür savaşları” sık sık ekonomik sorunların önüne geçebilmektedir. Siyasi “drama” artık bu sahneden oynanıyor
Son seçimlerin sonuçlarına ilişkin iki farklı yaklaşım dikkat çekiyor:
(1) ABD seçim pratiği ve sonuçları, “düzenin aslında ne kadar istikrarlı olduğunu gösterdi”. Gerçekten de seçimlerde olay çıkmadı, “çalındı” gibi iddialar gündeme gelmedi. Sonuçlar sorgulanmıyor. GOP adayları içinde, Trump’ın dayattığı, en aşırı fanatik tiplerin çoğu kaybetti. GOP liderliği seçim sonuçlarının faturasını Trump’a çıkarıyor. Şimdi, Trump dönemi kapanabilir ve GOP artık “normalleşebilir”.
Bu yaklaşım, “bölünmüşlük, kemikleşme, kültür savaşı” gerçeğini görmüyor. Ayrıca GOP için “normal” ne anlama geliyor? 2000’lerin başından bu yana yaşanan baş döndürücü gelişmeler içinde artık bunu bilmek olanaksız. Dahası, ya seçimleri kazanmanın yolu, artık “normal” aramaktan, değil de bölünmüş, kemikleşmiş bir tabanının arzularını, daha iyi temsil etmekten geçiyorsa? “Normal” artık buysa?
(2) Trump parti tabanında ve örgütlerinde 2016’ya kıyasla çok daha etkili. Bu yaklaşım, “istikrardan” çok, hem GOP başkanlık aday adayları önseçimlerinin, Trump ile karşısına çıkacak olanlar arasında hem de aday belli olduktan sonra başkanlık seçimlerinin çok sert ve olaylı geçeceğini düşündürüyor.
Evet, seçimlerin düş kırıklığının acısını Trump’a fatura etmek olanaklı. Öyle ya Trump’ın partiye dayattığı adayların çoğu kaybetti; Demokrat seçmeni ayaklandıran Yüksek Mahkeme kararının (kürtaj yasasını geri çekti) altında Trump’ın atadığı hâkimin imzası var. Gerçekten de muhafazakâr basının ağır topları arasında, Wall Street Journal bir başmakalesinin, “Cumhuriyetçileri bir fiyaskodan öbürüne sürükledi”, kanaati giderek benimseniyor. Fox News, New York Post, WSJ, Trump’ın adaylık açıklamasını desteklemeden aktardılar. Bu medya ve yorumcuları, Trump’a karşı Florida Valisi DeSantis’i destekleyeceklerini ima ediyorlar. Diğer taraftan kimi yorumcular, GOP seçkinlerinin, böyle belirsizlik ortamlarında, örneğin 6 Ocak kalkışmasından sonra olduğu gibi, Trump’a karşı atarlanıp sonra “hizaya gelmişliklerine” işaret ediyorlar.
Ancak bu kez durum farklı olabilir. DeSantis, Trump’ın, çok daha genç, gerçekten fanatik “kültür savaşçısı”, dahası valilik deneyimi olan bir versiyonu. Eğer DeSantis Trump engelini geçerse (ki bu büyük bir engel) “normalleşme” karşımıza Trumpçılığa kıyasla çok daha bildik bir faşizm olarak çıkabilir. Gelen gideni aratabilir?
Cumhuriyet / 17.11.22