“Büyük tehlike” yarın ABD’de yapılacak ara dönem seçimleriyle, ironi geçen hafta İsrail’de yapılan seçimlerin sonuçlarıyla ilgili. İktidarsızlık da sosyalizmin durumuyla...
“Son demokratik seçim olabilir.”
Noah Hariri’ye (Sapiens) göre “ABD demokrasi o kadar sorunlu ki” ... “gelecek başkanlık seçimleri son demokratik seçimler olabilir”. Hariri’nin katıldığı ABD TV programının konuklarından Financial Times’ın editörü, Gillian Tett’e göre de böyle bir iddianın ana akım TV kanalında, saygın bir tarihçi tarafından dile getirilebilmesinin “insanı en sarsan yanı, bu saptamanın artık kimsede şok etkisi yaratmıyor olmasıdır”.
ABD siyasi sisteminin geleceğine ilişkin kaygılar “illiberal”, “otoriter”, nihayet “faşizm” betimlemeleri etrafından, Trump seçilirken başlamıştı. Bu kaygılar, Biden başkan seçildiğinde, “seçimleri çaldılar” iddiasıyla, başkanlığının onaylanmasını önlemek için 6 Ocak’ta 2020’de çoğu silahlı bir grubun, bu iddiaya dayanarak Kongre binasını basmasından sonra, “iç savaş tehlikesi” savlarıyla daha da artmıştı. Yüksek Mahkeme’nin kadınlara kürtaj hakkı veren yasayı iptal etmesi, şimdi de “pozitif ayrımcılığa” son vermeye hazırlanması kaygıları derinleştiriyor. Dahası, 2024 başkanlık seçimlerinin sonuçları üzerinde tartışma çıkarsa başkanı, aşırı sağcı hâkimlerin egemenliğindeki Yüksek Mahkeme atayacak: Cumhuriyetçilerden yana bir “hukuk darbesi” olasılığı var!
Daha ciddi tehlike, ara dönem seçimlerinden sonra gündeme geliyor. Tarihsel deneyim, kamuoyu yoklamaları, bu seçimlerde muhalefet partisinin (Cumhuriyetçilerin) senatoda çoğunluğu ele geçireceğini söylüyor. Demokratların meclis çoğunluğunu da kaybetmesi güçlü bir olasılık. Bu beklentiler gerçekleşirse Biden yönetiminin programı (ekonomik, sosyal, “küresel ısınma”) tıkanacak. Cumhuriyetçiler bir “azil süreci” başlatmayı da planlıyorlar. Ancak esas büyük tehlike iki boyutlu. Birincisi meclise ve senatoya gelen yeni Cumhuriyetçi temsilciler, senatörler çoğunlukla, Trump’tan daha sağda, dinci, ırkçı, faşist QAnon networküne, paramiliter milislere, silah lobisine çok yakın adaylardan oluşacak. İkincisi, Cumhuriyetçilerin eyalet meclisleri düzeyinde, elde ede edecekleri başarılarla, birçok kilit eyalette başkanlık seçimlerinin sonuçlarını, oy dağılımını yadsıyarak, kendine yakın delegeleri atayarak belirleme olanağı kazanacaklar. Özetle: ABD’de, süreç olarak faşizm, dinci, ırkçı bir rejime doğru hızlanıyor.
Ve ironi
İsrail’de, yolsuzluk iddialarıyla soruşturma altında olan Netanyahu, siyasi sistemin, solun felç olmasından yararlanarak, yeniden başbakan oldu. İroni Netanyahu’nun başbakan olmak için dayandığı Itamer Ben Gvir ve Bezal Smotrich’in kimliğinden kaynaklanıyor. Bunlar, dinci ırkçı, homofobik, şiddet ve “etnik temizlik”, yanlısı (tüm Arapları sınır dışına çıkarmak istiyorlar), Yahudi ırkının/dininin üstünlüğünü savunan, militanları duvarlara, “En İyi Arap Ölü Araptır” sloganları yazan Kahani hareketinden geliyorlar.
Böylece 6 milyon insanını faşist soykırımda kaybeden Yahudi halkının kurduğu devletin, hükümetine, Haaretz’de Yossi Klein’in “Artık resmileşti: Faşizm biziz” saptamasında vurguladığı gibi faşistler, savunma ve güvenlikle ilgili bakanlıklara talip olarak ortak oluyor. Noah Landau’ya göre de “Dünya İsrail’i kendinden, bu kez de kurtaramayacak”. Gerçekten de Amerika’dan Avrupa’ya, “süreç olarak faşizmin” etkisi altında girmemiş bir ülke kaldı mı?
Sosyalizm ise hemen hiçbir yerde “süreç olarak faşizme” karşı halkın öfkesine, kederine tercüman olacak, bir eylem pratiği, bir büyük slogan ve program üretemiyor, “kapitalist gerçekçilik” içinde kaldığı sürece de üretemeyecek. Siyasette “orta zemin”, kalıcı yapısal reform olasılığı çoktan yok oldu: Her düş kırıklığı “süreç olarak faşizmi” daha da hızlandırıyor.
Cumhuriyet / 07.11.22