ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyareti, ABD’nin Çin’le imzaladığı “Üç Ortak Bildiri”deki taahhütlerinin ihlali anlamına geliyor. ABD yönetimi, “ziyaret resmi değil” deme kurnazlığıyla, ihlali perdelemeye çalışıyor.
Oysa Nancy Pelosi ziyaretini ABD Temsilciler Meclisi sıfatıyla yaptı ve bu makam ABD hiyerarşisinde üç numaradır.
ABD’nin 1971 tarihli Çin stratejisi
Tayvan sorununu doğru anlamak için ABD’nin Çin’le imzaladığı “Üç Ortak Bildiri”yi ve ABD’yi o bildirileri imzalamaya iten stratejiyi incelememiz gerekir öncelikle...
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı (Dışişleri Bakanı) Henry Kissinger, 1971 yılında, “Çin’in büyük güç olmasını durdurma modeli” olarak bu ülkeyle anlaşmayı ve ticareti geliştirmeyi önerdi. Bu aynı zamanda ABD’nin SSCB’ye karşı Çin’le işbirliği arama modeliydi. Kissinger, 1971 yılında iki kez Çin’e gitti ve “Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğunu” ilan etti.
O tarihe kadar ABD Tayvan’ı tanıyor, dahası BM Genel Kurulu’nda Çin yerine Tayvan’ın olmasını destekliyordu. ABD’nin bu yeni stratejisiyle birlikte durum değişti. Aynı yıl BM Genel Kurulu’nda yapılan bir oylamayla Tayvan üyelikten ihraç edildi.
Ertesi yıl ABD Başkanı Richard Nixon Çin’i ziyaret etti. Ve ardından ABD ile Çin arasındaki “Üç Ortak Bildiri”nden ilki geldi.
ABD’nin imzaladığı üç ortak bildiri
Şanghay Bildirisi olarak da bilinen 1972 tarihli 1. Bildiri, “ABD, Tayvan’ın Çin’in parçası olduğunu kabul eder” esasına dayanıyor.
2. Bildiri 1978’de imzalandı ve ABD, Çin’in “üç ilke”sini kabul etti. Bunlar, birincisi, “Tayvan’la resmi ilişkiyi kesmek”, ikincisi, “ABD’nin Tayvan’la imzaladığı 1954 tarihli savunma anlaşmasının feshi” ve üçüncüsü, “Tayvan’dan asker çekme” konularıydı.
3. Bildiri, 1982’de imzalandı ve ABD’nin Tayvan’a silah satışını azaltarak tamamen sonlandırmasıydı.
İşte ABD-Çin ilişkileri bu “Üç Ortak Bildiri”ye dayanmaktadır.
ABD kendi imzasına uymuyor
Ancak ABD imzaladığı bu “Üç Ortak Bildiri”nin gereğini yapmayan, anlaşmaya uymayan, metindeki kelimeler üzerinden anlaşmanın etrafından dolanan işler yapıyor.
Örneğin 2. Bildiri ile Tayvan’la yaptığı 1954 tarihli savunma anlaşmasını sonlandırıyor ama üç ay sonra bu kez Kongre’den “Tayvan’la İlişkiler Yasası”nı çıkarıyor.
Örneğin 3. Bildiri ile Tayvan’a silah satışını sonlandırmayı kabul ediyor ama “Tayvan’la İlişkiler Yasası” uyarınca silah satmaya devam ediyor.
Örneğin 1. Bildiri’deki “ABD, Tayvan’ın Çin’in parçası olduğunu kabul eder” ifadesini, “kabul etmek” başka, “tanımak” başka diye yorumlayarak Tayvan’la ilişkisini sürdürüyor.
İşte şimdi de “Pelosi’nin ziyareti resmi değil” diyerek imzaladığı anlaşmaların etrafından dolanıyor.
ABD’nin “kendi imzasına uymayan” bu tutumu, hemen her ülkenin dikkate alması gereken bir uluslararası hukuk sorunudur!
ABD’nin dört hedefi
Peki ABD neden “Tayvan kartı” ile oynuyor? Emperyalist ABD’nin stratejik ve taktik düzlemde dört hedefi var:
1) ABD, baş rakip gördüğü Çin’i çevrelemek istiyor.
2) ABD, Çin’e çok yakın bir bölgede asker bulundurmak istiyor.
3) ABD, krizli zemin üzerinden varlık bulundurma gerekçesi üretiyor.
4) ABD, bu kartı, Çin’le farklı konulardaki müzakerelerinde koz kartı olarak elde tutmaya çalışıyor.
Tabii ABD tüm bu hedeflere ulaşabilmeyi de kendi “tek kutuplu dünya düzenini” sürdürebilmek için yapıyor. Ancak nafile...
O düzen bitti, yenisi adım adım inşa oluyor. Emperyalist ABD’nin Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kullanması da, Tayvan’ı Çin’e karşı bir “koz kartı” yapmaya çalışması da, Balkanlar’ı karıştırması da, Gürcistan üzerinden Rusya’ya karşı yeni bir cephe açmayı planlaması da “ana tablo”yu değiştiremeyecek.
Cumhuriyet / 04.08.22