Yunanistan'dan sonra İspanya da iflasın eşiğinde!

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 14 Mayıs 2012
  • 14:04

Avrupa merkezli finans krizi, merkez durumundaki Almanya ve Fransa kısmen dışında tutulursa, çevre  konumundaki ülkelerin tamamını etkisi altına alarak önüne geçilemez bir şekilde derinleşmektedir. Yakın zamanda Yunanistan'da yaşanan ve boyutlanarak siyasal bir krize dönüşen gelişmeler de halen sıcaklığını korumaktadır. Benzer bir sürece yol açacak gelişmeler ise bugün İspanya'da da yaşanmaktadır.

Ekonomide uzun süredir resesyon süreci yaşayan İspanya, yüzde 25'lere varan işsizlik oranı ve batık bankaları kurtarma operasyonlarına paralel olarak iflasın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Özellikle gençler arasındaki işsizlik oranı ülkede var olan işsizlik oranının neredeyse iki katı civarına, yani yüzde 40'ın üzerine ulaşmıştır. 2010 yılında batık bankaları kurtarmak için devletin müdahalesiyle harcanan 4,5 milyar euro da bu soruna çözüm olamamış, buna şu an ülkenin dördüncü büyük bankası durumundaki “Bankia” da eklenince süreç iyice içinden çıkılmaz bir hal almıştır. 2008 yılından, yani finans krizinin başladığı tarihten bugüne devletleştirilen bankalar ekonomiyi oldukça zor bir duruma sokmuş ve devlet müdahalelerinin herhangi bir iyileştirici işlevi olmamıştır. Gelinen yerde tek başına Bankia'nın devletleştirilmesinin ekonomiye maliyeti ise 30 milyar euro civarında olacak ve bu da ülke ekonomisi için iflasa bir adım daha yaklaşmak anlamına gelecektir.

İspanya hükümeti krizin başladığı günden bugüne temel tedbirlerini ve krize karşı müdahalelerini, dünya çapındaki kredi derecelendirme kurumlarının ihtiyacı ya da isteği üzerine özellikle bankaların kurtarılması alanına yoğunlaştırdı. Oysaki aradan geçen zaman bunun beyhude bir çaba olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Avrupa Merkez Bankası (ECB) üzerinden akan, yüzde 6 civarında faizlendirilen ve karşılığında devlet tahvillerinin deyim uygunsa ipotek edildiği bu yalancı ekonomik tedbirler artık iflas etmiştir. Tıpkı Yunanistan'da, İrlanda'da ve Portekiz'de olduğu gibi, tek başına bu faizlerin geri dönüşü bile tartışmalıdır.  Euro bölgesini hiç olmazsa bu haliyle tutabilmek için dahi şu an - özellikle İspanya ekonomisinin yaşadığı krizle beraber düşünüldüğünde- 1 trilyon euroya ihtiyaç vardır. Yine Avrupa ekonomisi içinde dördüncü büyük ekonomi olarak kabul edilen İtalya'nın da dahil olmasıyla ikinci bir 1 trilyona acil ihtiyaç duyulacaktır.

Euro bölgesi sınırları içinde bu finansal olanağı sağlayabilecek durumdaki tek ülke şu an için Almanya'dır. Özellikle Yunanistan'daki ekonomik krizin günümüzde siyasal bir kriz halini almasıyla beraber Merkel hükümetinin, hele de seçimler döneminde böyle bir şeyi yapabilmesinin imkanları yok denecek kadar azdır.

İspanya'daki krizi çok veciz bir şekilde anlatan ve onun doğurabileceği sonuçları da önden görerek uyarılarda bulunan ünlü ekonomist John Mauldin şöyle söylemektedir:

“İspanya'nın, başta Kuzey Avrupa ülkeleri olmak üzere yeniden Avrupa'da ekonomisini düzeltmiş bir ülke olması ve rekabet edebilir hale gelebilmesi için ücretlerin yüzde 30 düşürülmesi gerekmektedir. Bu uygulama hiç kuşkusuz toplamında emekçilerin daha da yoksullaşması anlamına gelecek ve dünyada belki de ilk kez uygulanmak zorunda kalacaktır. Şüphesiz ki, bütün bunlar en başta euroyu korumak için yapılması gerekenlerdir. Fakat hiçbir demokratik sistemin de böyle bir uygulamayı başarması beklenemez, beklenmemelidir. Bu durumda İspanya için tek seçenek ise ya sonsuza dek korku ya da korkulu bir sondur”

İspanya gerçekten de bu süreci tıpkı Yunanistan'da olduğu gibi- ki beklentiler bu ülkedeki yıkımın daha da büyük olacağı yönünde- sadece bir finans krizi olarak değil, giderek derinleşen ve yıkıcı sosyal sonuçlar doğuran bir durum olarak yaşamaktadır. Hiç kuşkusuz bu yıkımın işçi ve emekçiler içindeki karşılığı da en az o kadar yıkıcı olacaktır.

Ne yazık ki, krizin muhattabı ülkelerde ve Avrupa genelinde halihazırda işçi ve emekçilerin arkasında saf tutabilecekleri devrimci partiler yok. Ama aynı süreç yaşamsal nitelikteki bu ihtiyacı da mayalamaktadır.

Dönem işçi ve emekçilerin devrimci Avrupası'na hazırlanma dönemidir.

Enternasyonal-info