Yeni Şafak’tan hayali tarihçe

  • Arşiv
  • |
  • Zindanlar
  • |
  • 14 Kasım 2012
  • 12:14

(14.11.12) – Yeni Şafak Türkiye’deki açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinin tarihçesini çarpıtarak eylemi karalamaya devam etti.

Burjuva basın çok yönlü olarak Kürt halkına kin kusmaya ve açlık grevi eylemini gözden düşürmeye çalışıyor. Bunun son örneği Yeni Şafak gazetesinin “Türkiye'de açlık grevini ilk o yaptı!” başlığıyla geçtiği ve açlık grevlerinin tarihçesini anlattığı iddia edilen haberi oldu. Baştan sona çarpıtma dolu haber tarihsel gerçeklerden yola çıkarak eylemi karalamaya çalışıyor. Bunu yaparken devrimci geleneği de ayaklar altına alarak tüm eylemleri neredeyse PKK ile özdeşleştiriyor.

Yeni Şafak’ın sözde tarihçesi baştan sona eylemi küçümsemek için hazırlandığından tüm eylemlerin başarısız olduğu ön kabulüne dayanıyor. Ayrıca açlık grevi ve ölüm orucu ayrımını yapması da zaten bu gazeteden beklenmiyor. Böyle olunca da ilk arabaşlıkta Nazım Hikmet’in yaptığı açlık grevi eylemi “sonuç almayınca grevi bıraktı” biçiminde anlatılıyor. Nazım’ın eyleme başlama gerekçesi ise gazeteye göre kendisi için başlatılan özgürlük kampanyalarına destek olmak. Yani kendi özgürlüğü ya da suçsuz olduğunu duyurmak için değil, kampanyalara destek olmak... Bu sonuca ancak Yeni Şafak ulaşabilir diyerek devam edebiliriz...

'82 yılında Diyarbakır zindanında gerçekleştirilen ölüm orucu eylemi ise Yeni Şafak sayfalarına “baskı ve şiddetten bunalan” mahkumların eylemi olarak hayli masum biçimde geçiyor. Kuşkusuz ki ne Diyarbakır zindanının hikayelerini ne de orada yaşanan insanlık dışı tabloyu bu soysuz gazetenin anlatmasını bekleyemeyiz.

'84 Ölüm Orucu ise gazetede “kendilerini 'devrimci' diye tarif eden PKK'lı mahkumlar”ın başlattığı bir eylem olarak sunuluyor. Devrimci Sol ve TİKB tutsaklarını gerçekleştirdiği ve 12 Eylül yenilgisine, solun teslimiyetine karşı verilen mücadelede özel bir öneme sahip olan eylemi çarpıtarak yansıtan gazetenin sonrasındaki değerlendirmesi ise adeta mide bulandırıcı: “Ölüm oruçları mahkumlar tarafından artık silah olarak kullanılmaya başlandı. Şartları beğenmeyen, istediklerini elde etmek isteyen hükümlü teröristlere devlet istediklerini parça parça vermek zorunda kaldı”

Belli ki kazanım elde edilmesinden kaynaklı '96 direnişine hiç değinilmeyen yazıda 2000 Büyük Zindan Direnişi çok daha pervasız saldırılara hedef oluyor. Cezaevlerini kontrol altına almak isteyen devletin F tipine geçmek istemesi “DHKP-C ve PKK gibi terör örgütlerinin işine gelmedi” denilerek 132 kişinin öldüğü iddia ediliyor. Ayrıca devletin ölümleri engellemek için “Hayata dönüş” operasyonu yaptığı da vurgulanıyor.

Bu haber Yeni Şafak açısından şaşırtıcı değil. Bugüne kadar her tür yalanı söyleyen, hiç bir manipülasyondan çekinmeyen burjuva basının açlık grevi tarihçesini de çarpıtmaması için bir neden yok. Ancak ne kadar karalamaya, ne kadar çarpıtmaya çalışılırsa çalışılsın, tarihin büyük direnişlere gerekli itibarı her zaman tanıdığı da aşikar. Bunun için 19 Aralık katliamına övgüler dizen gazetelerin çok değil bir kaç yıl sonra tam tersi haberler yapmak durumunda kaldıklarına bakmak bile yeterli.