Sınıf mücadelesini geliştirmek için kılını kıpırdatmayan, işçiler arasında biriken mücadele istek ve eğiliminin önüne geçmeyi iş edinen sendikal bürokrasinin geldiği yer ibretliktir. İşçi sınıfı mücadelesinden kopmuş, sermaye düzeninin işçi sınıfı içindeki ajanları olarak konumlanan, sınıf hareketinin önünde aşılması gereken bir engel olan “sendikal ağalık düzeni” kendi içinde de kavgaya tutuşmuş bulunuyor.
Sermaye düzeni adına üstlendiği uğursuz misyonun karşılığı olarak “nimetler”, ağalık düzeninin hüküm sürdüğü Türk-İş’te taht kavgalarına dönüşmüş durumda. Konfederasyona bağlı sendika şeflerinin attığı adımlar, tutuştukları rekabet ve birbirlerine dair sarf ettikleri sözler çürümenin derinliğini gösteriyor.
Ülke, tarihinin en ağır ekonomik kriz süreçlerinden birisinin içinde bulunuyor. Ekonomik ve sosyal yıkım saldırılarına yenilerini ekleyen AKP-MHP rejimi işçi sınıfına açlık, yoksulluk ve kölece çalışma koşullarını dayatıyor. Tabanın basıncıyla nihayet bir iki göstermelik eylem gerçekleştiren Türk-İş ve bağlı sendika şefleri en sıradan ve en basit sendikal hak için dahi ortalıkta görünmezken, son günlerde aralarındaki kavgalar nedeniyle haberlere konu oluyor.
On binlerce üyeleri olmasına rağmen sınıf mücadelesinde esameleri okunmayan, üyelerinin ekonomik ve sosyal haklarına dair tek söz söyleme zahmetine girmeyen sendika ağaları, üye aidatlarının üzerine kurulmuş tahtlarında birbirlerini “sarı sendika” olmakla suçluyor, taban iradesi, sınıf mücadelesi vb. üzerine laflar ediyorlar.
Tez Koop-İş, Koop-İş, TOLEYİS, Dok Gemi-İş ve Tarım-İş arasında süren kavgada konfederasyondan ayrılma tartışmaları, ihraç kararları havada uçuşuyor. Kavgadan ortalığa dökülenler ise gırtlaklarına kadar pisliğe batmış olanların tablosunu sunuyor. Bindikleri araba markaları, babadan oğula geçen sendika başkanlıkları vs… Sınıf mücadelesine dair tek doğru söz etmeyenlerin birbirlerine dair söylediklerinin doğru olduğu ise açık.
Sendika ağalarının gerilimleri, Tez Koop-İş’in Türk-İş’ten ayrılmak için olağanüstü kongresini toplama kararı almasıyla kamuoyunun gündemine geldi. İddiaya göre aynı konfederasyon içinde bulunan ve ismi anılan diğer sendikalar Tez Koop-İş’in örgütlü olduğu yerlerde sendika değişimi için çalışma yapıyor, asılsız tartışma ve ithamlarda bulunuyor, işçilerin sendika değiştirmesi için hediyeler, promosyon ürünleri dağıtıyor vb.
İddianın sahibi olan Tez Koop-İş, durumu konfederasyona bildirerek Türk-İş tüzüğüne aykırı olan bu duruma müdahale edilmesini istiyor. Ancak dile getirilen sorunlara dair hiçbir şey yapılmıyor. Buraya kadar ifade edilenler bir parça doğruluk payı taşıyorsa, yaşananlar sendikal ağalık düzeninin kokuşmuşluğunda yeni bir durumu değil, arsızlığın geldiği aşamayı gözler önüne seriyor.
Türk-İş’in müdahale etmemesi üzerine olağanüstü kongre kararı aldığını açıklayan Tez Koop-İş, ayrılmanın tartışılarak karara bağlanacağını ilan etti. Ancak kongreden iki gün önce toplanan Türk-İş Disiplin Kurulu, Tez Koop-İş’i konfederasyondan ihraç kararı aldı. Tez Koop-İş ise gerçekleştirdiği kongresinde Türk-İş’te kalma kararı aldı. Gülünç olduğu kadar içler acısı bir tablo da sunan bu kararlar 2027’de gerçekleştirilecek Türk-İş kongresinde sonuca bağlanacak.
Bu çekişme nereye varır, bundan ne çıkar bilinmez ancak kesin olan şu ki, birbirleriyle taht kavgasına tutuşanların sendikal mücadeleye gram katkıları olamayacağıdır. Başta adı geçen sendikaların üyeleri olmak üzere işçi sınıfı, sendikaları teslim almış ve “arpalık” olarak gören bu kokuşmuş ağalık düzenini yıkmak için harekete geçmelidir artık.
Sermayedarlar ve Saray iktidarı ne söylerse boyun büküp kabul edenler, işçilerin değil kapitalistlerin dünyasında kendilerine yer edinmeyi özel bir uğraş haline getirenler sendika yönetimlerinden def edilmelidir. Birbirlerine keskin mücadele söylemleriyle saldıran bu ağa takımı konu işçi hakları, sendikal mücadele olduğunda süt dökmüş kediye dönüyor. Bunlar sınıf mücadelesinin önünde aşılması gereken bir engel olarak duruyorlar. İşçi ve emekçiler hak ve özgürlüklerini kazanmak için örgütlülüğünü sağlamlaştırmalı, taban iradesini açığa çıkartarak mücadeleyi güçlendirmeli ve ağaların ele geçirdiği sendikaları sınıfın gerçek mücadele örgütleri haline getirmek için kararlı adımlar atmalıdır.