Yaklaşan tren kazası – Özgür Mumcu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 29 Ekim 2012
  • 05:26

Bize de zamanında neler dediler! ne Araplığımız, ne affedersin Türklüğümüz kaldı...”

“Biz Müslüman da olsa teröre bulaşmadığı sürece, insana insan olduğu için yine değer veririz.”

“Teröristler tanrıdan uzak, onlar Müslüman.”

“Bunlar Müslüman, prim vermeyin.”

“Dini Müslümanlık olanın böyle bir derdi olabilir mi?”

“Bunların Yaradan ile zaten ilgisi yok. Bu teröristlerin yeri belli, bunlar Müslüman.”

“Çünkü bunlar şeriat rejiminin atık malları. Tahammül edemeyişleri bundan. Hani Sünniliğin vardı ya bu anlayışı; iftira at, tutmazsa iz bırakır.”

Olur a Batı’da bir siyasetçi böyle konuşsa, siyaseten tecrit edilir.

Ama yukarıdaki ifadelerdeki Araplık, Türklük, Müslümanlık ve Şeriat’ı Ermenilik, Rumluk, Zerdüştlük, Ezidilik ve Komünistlikle değiştirirseniz Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarına rastlarsınız.

Gidişat pek tehlikeli ve de fenadır. Zerdüşt sadece Zerdüşt değildir. Ezidi sadece Ezidi değildir. Şimdilik sayıca az olan bu kesimlere karşı kullanılan bu dilin üstü örtük hedefi aslında başkalarıdır.

Erdoğan’ın ve bakanı İdris Naim Şahin’in konuşmaları bir olgun zamanı beklerken yapılan tatbikat atışları. Bu dil her geçen gün daha sertleşecek, zorlama kapsayıcılık balkon konuşmasından balkon konuşmasına rastlanan bir hale gelecek. Belki de bir seçimden sonra o balkondan bambaşka şeyler duyulacak.

Affedersin Rum diyen, Ezidi “bile” olsa diyen, diyebilen ve bunu açıkça siyasi konuşmalarında gayet bilinçli bir şekilde kullanabilen bir siyasi anlayışın herkesi götüreceği tek yer bir uçurumun kıyısıdır. Bu coğrafya da uçurum fakiri değildir.

Bu anlayış halkın hem Nevroz’u hem de 29 Ekim’i kutlamasını engelleyebilecek kadar kendisiyle dolu, yanılmaz bir haklılık takıntısıyla ciddi bir şekilde maluldür.

Bir ihtimal, düşük bir ihtimal bütün bunların basit bir siyasi rant için başvurulan berbat bir siyasi retorik olması. Şayet öyle değilse uçurum uzak değil.

Memleket tarihinin en kritik haftalarından birine giriyoruz. Yüzlerce insan ölüm orucunda. Haklı ya da haksızlar, önemli değil. Bu hafta sonunda 700 kişi yavaş yavaş ölmeye başlayabilir. Bu gerçekleşirse sonrasında ne olabileceğini bilen, tahmin edebilen, öngörebilen var mı?

Başbakan Erdoğan tarihe geçti. Ancak tarihe nasıl geçeceğini büyük oranda bu hafta yapacakları belirleyecek.

Büyük bir tren kazasına doğru yol alıyoruz. Karşımızda koca bir duvar ve hırsıyla o duvarı delebileceğini zanneden bir makinistimiz var. Fakat makinist o trende yalnız değil. Vagonlarda doluşmuş kimimiz şarkı türkü söyleyerek, kimimiz gözlerimizi yumarak çarpışmayı bekliyoruz.

Hürriyet gazetesinde bir Ezidi köyünde yapılan bir röportaj yayımlandı. Köyün muhtarı şöyle diyor: “Türkiye, Başbakan’ın elinde.”

Orası muhakkak. Ancak elinde ne olacağı meçhul.

Çok mu umutsuzum?

Peki olmayanlar neden umutlu?

Radikal / 29.10.12