Volkan Yaraşır'ın İzmir gecesine mesajı

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Eylem ve etkinlikler
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 04 Kasım 2012
  • 13:04

Merhaba Arkadaşlar,

Gecenizi selamlıyor, coşkunuzu bütün içtenliğimle paylaşıyorum. Aranızda olmayı çok istememe rağmen gecenize katılamadım.

Kapitalizmin yapısal krizinin derinleştiği, küresel düzeyde sınıfsal antagonizmanın şiddetlendiği bir tarihsel dönemden geçiyoruz.

Küresel düzeyde muazzam sınıf ve kitle hareketleri yaşanıyor. Yalnızca Yunanistan’da son üç yılda 52 büyük grev yaşandı. Bu grevlerin 20’si genel grev olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz aylarda Hindistan’da tarihin en büyük grevlerinden biri gerçekleşti. 50 milyon işçi genel greve cıktı. Endonezya’da 2 milyon işçi genel grev yaptı. Tunus ve Mısır’da ayaklanmalar yaşandı. Hindistan, Filipinler, Nepal ve Kolombiya’da kendi özgünlüğünde ikili iktidarlar yaşanıyor. Bütün eleştirel yaklaşımlara karşın Latin Amerika’da sol dalga devam ediyor.

Öte yandan teknokrat, proto-faşist hükümetler kuruluyor. Kıta Avrupası’nda kapitalist devletler tekelci polis devleti yönünde re-organize oluyor. Finans-kapital neo-faşist hareketi rezervde tutuyor.

Ortadoğu sürekli bir savaş coğrafyasına çevrilmek isteniyor. Emperyalist savaşın hazırlıkları sürüyor. Suriye bu savaşın ön cephesi olarak konumlanıyor. Suriye ve Lübnan bir iç savaş coğrafyasına dönüşüyor. Savaşın ateşi Anadolu topraklarını hızla sarıyor. Kürt coğrafyası yanıyor.

Kapitalist krize finans-kapitalin iki yanıtı olabilir.

Birincisi, krizin nedeni olan kar oranlarındaki düşüşü yükseltecek, maksimum kar yöntemleri geliştirmek. Onun için küresel düzeyde bir karşı devrimci taktik olarak esnekleştirme, güvencesizleştirme, sendikasızlaştırma, işsizleştirme, yoksullaştırma ve mülksüzleştirme politikaları gerçekleştiriyor.

İkincisi, Rosa Luxemburg’un kavramlaştırmasıyla, finans-kapital “düzeltici savaşları”, yani emperyalist savaşları gündeme getirir. Yani yeni pazarlar yaratmak, pazarları derinleştirmek, ıskartaya cıkmış üretim araçlarını tasfiye etmek, yıkmak ve yeniden inşa etmek ister. Ortadoğu’daki gelişmeleri bu perspektifle okumak gerekir.

 Bugün devrimin imkanının arttığı ama öte yandan karsı devrimin mayalandığı yüksek bir konjonktürden geçiyoruz.

Sorun sınıfın enerjisini kristalize edecek ve bu yıkıcı gücü kapitalist sisteme yöneltecek siyasal öznenin varlığı sorunudur. Yunanistan buna tipik bir örnek oluşturuyor. Sınıf kendi ontolojisine dayanarak, muazzam pratikler yaratıyor. Ama enerji bir türlü yıkıcı enerjiye dönüşmüyor. Bunu gerçekleştirecek devrimci öznenin varlığı-yokluğu, Yunanistan’ın kaderini belirleyecektir.

Bugün Türkiye’de sınıfın bulunduğu her havzada ve 249 organize sanayi bölgesinde sınıfın öfke ve kini birikiyor. Sadece sendikal çeperde gelişse de Bursa’da Bosch pratiği, farklı mecrada kent grevlerinin tetiklenebileceğini ortaya koydu. Gaziantep tekstil işçileri 11 gün süren ve 6000 işçinin katıldığı fiili grevleriyle, bu öfkenin şiddetini çıplak bir biçimde gösterdi.

Bugün sınıf lokal patlamalar yaşıyor. Bu lokal patlamaların senkronunu yaratmak, havza grevlerini tutuşturacaktır. Kürt özgürlük hareketinin yarattığı enerjiyle, bu enerjinin birleşmesi Ön Asya devriminin kapılarını aralayacaktır. Bu enerji rezonansı bir anlamda Ortadoğu’yu sarsacak volkan patlamasıdır.

Son olarak Lenin 1917 yılına kadar hayatını devrim yapmaya ve partiyi oluşturmaya adadı.

Bolşevik Parti’nin karakteri ve yolu, bizim de yolumuzdur. Bolşevik partisinin karakteri ve yolunu 4 parametrede açıklayabiliriz:

1- Bolşevik Parti proletaryanın partisidir. Bu yönü onun ontolojisidir. Ve partinin bu karakteri Narodnizmle mücadele içinde şekillendi ve kristalize oldu.

2- Bolşevik Parti praksistir. Proletaryanın tarihin öznesi olma rolü, eylemin içinde mana bulur ve mana kazanır. Partinin bu yönü Legal Marksistlerle mücadele içinde billurlaştı. Bir anlamda teori ve pratiğin muhteşem diyalektiği inşa edildi.

3- Bolşevik Parti konsantre bir siyasal programdır. Kısacası devrimin yoludur. Partinin bu yönü Ekonomistlere karşı mücadelenin içinde şekillendi.

4- Bolşevik Parti devrimin partisidir. Çağın en mükemmel kolektif organizasyonudur. Bunun için merkez komiteye bakmak yeterlidir. Bolşevik Parti bağımsız politik birey olarak müthiş yetenek ve beyinlerin bulunduğu ve en kolektif çalışmanın gerçekleştiği bir organik yapıdır. Muazzam görüş zenginliği ve farklılığının bir potada eritilmesi, tek hedef olarak devrime kilitlenmedir. Bunun da gerçek mimarı Lenin’dir.

Tekrar ediyorum; Bolşevik Parti’nin karakteri ve yolu, bizim de yolumuzdur.

Yolumuz açık olsun!

En içten devrimci selamlarımla...

Yaşaşın devrim, yaşaşın sosyalizm!

Volkan Yaraşır