Türk tipi başkanlık sistematiği hazır! – Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 29 Kasım 2012
  • 05:40

Aşırı güç ve yetki sahibi Türk tipi süper başkanlık sistemine doğru yol alırken devlet sistematiğinde 'kamunun hesap verebilirliği ve şeffaflığıyla' ilgili hayati bir 'engelin' şimdiden geride bırakıldığını öğrendik.

TBMM adına kamu kurumlarının gelir ve harcamalarını denetleyen

devletin 'bağımsız' yüksek denetim organı Sayıştay, 2011 yılında hükümeti denetlememişti.

Milli demokratikleşme hamlemizin erişemediği askeri ve güvenlik

harcamalarındaki 'gizlilik' esası gereğince 'küresel şeffaflıkta' Afganistan ve Uganda ile yarışırken şimdi sivil harcamalar da kamu denetiminden muaf olmuştu.

Askeri tahakkümü alaşağı etmekle övünen hükümet, kamuya ve milletin meclisine evrensel demokrasi standardı saydamlık ve hesap verebilirlik ilkeleri gereğince doğru harcama yapıp yapmadığını açıklamak zorunda değildi.  

Hacer Boyacıoğlu'nun Radikal Gazetesi'ndeki haberinde, Türkiye'nin son yıllardaki en büyük denetim kriziyle karşı karşıya olduğu ve Sayıştay'ın hazırladığı 132 kamu kurumuna ait denetim raporunu TBMM'ye göndermediği yazıyordu.

KAMU HARCAMALARI KAMUSAL SIR MI?

Ve böylelikle TBMM tarihinde ilk defa kamu kurumlarının harcadığı bütçe öğrenilemiyordu.

Türk tipi Başkanlık sistemi propagandasının dört bir yandan tırmandığı günlerde, çoğunlukçu demokrasimizin kamuya hesap veremezliği ve denetimsizliği Ağustos 2012'de yürürlüğe giren torba yasaya atılıverilen maddeyle mümkün olmuş ve

Sayıştay'ın denetim ve yargı yetkisi 'kamu zararı' gerçekleşmesi

koşuluna bağlanmıştı.

Yani hükümetin yaptığı işler yani kamu kaynaklarının 'etkili, verimli ve ekonomik' kullanıp kullanmadığını denetlemek Sayıştay'ın yetkisinde değildi.

Sayıştay sadece kamu idaresinin her an değiştirilebilen 'hedef ve göstergelerden' ibaret faaliyet raporlarını inceleyebilecek yani 'inceleyemeyecek' ve idarenin 'takdir yetkisini' kısıtlayacak rapor da yazamayacaktı.

ASKERİ HARCAMA DA  SİVİL HARCAMA DA ...

Herhalde o zaman da halkın dolaylı ve dolaysız vergileriyle yüzde 80'i finanse edilen bütçenin ve diğer kamu kaynaklarının devlet kurumları tarafından 'kamu zararına' göre kullanılması dolayısıyla 'yolsuzlukların' sorgulanması da önlenmiş olacaktı..  

Zaten 2013 devasa bütçesinde geçen yıla göre yüzde 57 oranında artan savunma, güvenlik ve istihbarat harcamaları ve bütçe dışı harcamalar 'güvenlik kaygılarımızın'

şiddetlenmesi gerekçesiyle üçüncü dünya ülkeleri misali 'devlet sırrı' kategorisine sokulup bir türlü şeffaflaşamıyordu.

Bütçe yapma yetkisine sahip hükümetin hem askeri hem de sivil harcamaları yasal kısıtlamalarla Sayıştay'ı denetimi dışı bırakması ve  Sayıştay'ın TBMM'ne çalışmanın raporunu verememesi herhalde siyasi güç yoğunlaşmasıyla malul Türk tipi demokrasinin gereğiydi...

Ve şimdi biz böyle bir yürütme tahakkümlü devlet sistematiğiyle kuvvetler ayrılığı prensibine dayanan 'istikrar' gerekçesiyle Başkanlık sistemine mi geçecektik hakikaten....

Akşam / 29.11.12