Tek zihin tek Kanuni... - Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 27 Kasım 2012
  • 06:12

Her sahnesi matematiksel olarak hesaplanmış bir rating mimarisine sahip, popüler, ticari 'içerik' Muhteşem Yüzyıl'ın yönetmeni ve gösterildiği televizyon

Başbakan tarafından kınanmakla kalmadı, Başbakan diziyle ilgili 'yargının da gereken kararı vermesini beklediğini ve değerlerle oynayanlara milletçe gereken dersin hukuk içinde verilmesi gerektiğini' söyledi.

Derin inandırıcılık problemiyle mustarip tarihi kostümlü bir müsamereden farksız dizinin, tarihsel gerçeklik iddiası ya da ratinge teslim olmuş kurmaca senaryosu bir yana, dizi piyasasında 'Ecdadımızı anlatan tarihsel bir metin' değil, bütün popüler ürünler gibi bir 'ticari değer' ve 'ticari kaygı' taşıdığını belirtmek lazımdı.

Bugünün dünyasının içinden konuşan 'kostüme-tarihsel fantezi' bir TV dizisini,didaktik resmi tarih dersi yerine koyup eleştiren Başbakan'ın itirazının 'Kanuni'nin 30 yıllık ömrü at sırtında geçti, doğru anlatılmıyor' diyerek yükseltmesi de dikkat çekiciydi.

ECDAT KEMİKLERİ SIZLARKEN...

Belki de Türkiye'nin 'pek aktif', 'sıfır komşu' çağrıştıran NATO
füze/kalkan takımları ve Özgür Suriye Ordusu lojistiğiyle götürülen dış politikalarına, Muhteşem Yüzyıl referans yapılıp 'ecdatlarımız da bölgede sefere çıkardı, bakın bu Kanuni karakteri haremde oturuyor' diyerek meşruiyet mi kazandırıyordu...

Halbuki günümüzde 'çıkılan seferlerin' hegemonik işgalci askeri güç ABD-NATO ve İsrail'in bölgesel çıkarlarıyla koordine edilmesi, ecdatlarımızın
kemiklerini sızlatmaz mıydı?

Gazze'deki çocuklar şarapnel parçalarıyla dağılmış kafatası ve gövdeleriyle defnedilirken, Gazze krizinin küresel güçlerin 'kazan-kazan' listesindeki Türkiye'nin, Mısır'ın ardından Hamas'ın yardımıyla 'bölgesel gücünü' tazelediği yazılmıştı.

Ve Başbakan'dan Patriotların yerleştirileceği 'milli' topraklarımızın NATO toprağı olduğunu ve Milli Savunma Bakanı'ndan Patriotların komutasını NATO müttefiklerimizle 'ortak' kullanılacağını öğrenmiştik.

DEMOKRATİK DEĞERLERLE 'OYNAMAK'...

Ağır askeri sanayi devi NATO üyesi Almanya ise Türkiye'ye göndereceği asker sayısını ve Patriot talebini Federal Meclisi'nde demokrasinin zoruyla çatır çatır tartışırken bizim parlamenter sistemimizin Patriotlardan haberi bile yoktu! Çünkü NATO üyesi olmamız sebebiyle böylesine kamuoyunu ilgilendiren 'tarihi kararda' bizim demokrasimizde Meclis devre dışı kalırdı...

Hükümetin açıklamasından önce Reuters'dan İsrail ile askeri istihbarat paylaştığımız Kürecik radarını koruyacak Patriot füzelerinin Türkiye'nin Suriye'ye yakın bölgelerine yerleştirileceğini duyunca da, 'milli ve demokratik değerlerimiz' sarsılırdı.

Muhakkak ki Başbakan'ın Muhteşem Yüzyıl ile ilgili çıkışı 'eğitim, aile, kadın, sanat, kültür' gibi toplumsal hayatı kuşatan 'tek tipçi' milliyetçi-muhafazakar reflekslere seslenirken 'gelişmiş demokrasilerde' her halükarda 'hukuk devletini' zedeleyici otoriter müdahale olarak kabul edilirdi.

Ama ne yazık ki,  tarihimizle sıkıntılı ilişkimiz 'egomuzu doyuran narsistik bir yansımanın' ötesine geçemediği ve tarihle yüzleşme vehmimizin kuru bir retoriği aşamadığı, 'tarihi gerçeklerin' güncel politik ihtiyaçları gidermek adına yağmalandığı ülkemizde, gün gelir bizzat Başbakan tarafından 'çok izlenmek adına sıkıcı şablonların üst üste yığıldığı' bir diziye karşı bile 'milletçe milli ders vermeye' çağrılırdık...

Akşam / 27.11.12