“Sen onların basınısın” - Mehveş Evin

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 13 Kasım 2012
  • 06:41

Bir gazeteci, haber yaptığı için tutuklanıp içeri atılabilir mi? Sorunun cevabı, bazıları için “Haberine göre” olabiliyor... İşte Musa Kurt’ın hikayesi

Basın özgürlüğündeki sorunları anlatabilmek için, bugün 1.5 ay önce tutuklanan bir gazeteciden bahsetmek istiyorum.

Musa Kurt, Tekirdağ 2 No’lu F tipi hücreden yazdığı mektubunda şöyle diyor: “Benim tutuklanmam, Türkiye’deki ‘Tutuklu Gazeteciler’ hanesine bir rakamın daha eklenmesi anlamına geliyor.”

‘Yürüyüş’ dergisinde ‘çalışmaya çalıştığını’ belirten Kurt, 14 Eylül günü İbrahim Çuhadar’ın cenazesini Adli Tıp’ın önünde bekleyen yakınları ve arkadaşlarının polis saldırısına uğramasını fotoğraflayıp haberleştirirken gözaltına alındı...

Çuhadar, Sultangazi Karakolu’na intihar saldırısı düzenleyerek bir polisin şehit, yedi kişinin yaralanmasına neden olmuştu. Canlı bombanın, şiddet eylemlerinin bana göre savunulacak hiçbir tarafı yok. Fakat yakınları ve basına yönelik orantısız tutumun da savunulacak bir yanı yok.  

Musa’yı da alın

Bir gün önce, Adli Tıp’ın önünde TAYAD’lı ailelere müdahaleyi fotoğraflayan muhabir Kurt, polisin o gün de kendisini tartakladığını söylüyor: “Basın olarak orada olduğumu, işime engel olduklarını söylediğimde ‘Sen onların basınısın’ dediler.”
Cenazenin Adli Tıp’tan çıktığı gün, TAYAD’lı ailelerin basın açıklaması yaptığı yere diğer basın mensuplarıyla giden Kurt, “Çevik kuvvetin, ağzı yüzü kan içindeki insanları gözaltına almış getirdiğini gördük. Fotoğraflamaya başladım. Siyasi şube polislerinin şefi ‘Musa’yı da alın’ dedi ve saldırdılar. ‘Bu terörist, taş attı’ diyerek, ağıza alınmayacak küfürlerle, kollarımı ters çevirip kafamı bastırarak sürüklediler.”
Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken manzarayı şöyle anlatıyor: “Birçok insan kan içindeydi. Giysileri parçalanmıştı. Grup Yorum solisti Selma Altun’un bir kulağı duymuyordu ve kendinden geçmiş haldeydi. Erkan Erdem’in kolu kırılmıştı. Şu an aynı hücrede kaldığım, 62 yaşındaki TAYAD’lı Feridun Osmanağaoğlu’nun gözü mosmor, yüzü-gözü kan içindeydi.”

Tedavi sıkıntısı

Parmak izi alma sırasında 4-5 polisin üzerine çullandığını anlatan Musa Kurt, elinde fotoğraf makinesi olan bir polisin “Bak Musa biz de senin gibi fotoğraf çekiyoruz” dediğini aktarıyor...

Gözaltına alınanlara kötü muamele, Haseki Hastanesi’ndeki doktorlar tarafından tespit edilmemiş... “Yaralı, durumu ciddi olan insanları, gerekli servislere sevk etmediler. Bahar Ertürk’ün kulağına fısıldayarak ‘Kolun çıkık, çıkınca yaptırırsın’ diyebildiler...”

Musa Kurt, kendisiyle birlikte sekiz kişinin tutuklanmasının siyasi bir karar olduğuna inanıyor. Tutuklanma gerekçeleriyse  şöyle; ‘korsan eylem yapmak’, ‘örgüt adına faaliyet yürütmek’, ‘yasadışı slogan atmak’. ‘Yürüyüş’ dergisi muhabiri, tüm yaptıklarının demokratik faaliyet olduğunu savunuyor. Bu mektupta anlattıkları ve başka mektuplarda, ifadelerde de devamlı olarak karşıma çıkan kötü ve yanlı muameleyse eski karanlık günleri hatırlatıyor...

PRESSOUT YAYINDA

* Gazetecilere özgürlük için yayındayız! Amacımız, Türkiye’deki basın özgürlüğüyle ilgili sorunları ve bu sorunlara karşı verilen mücadeleyi kamuoyuna duyurmak...

*‘Dışarıdaki Gazeteciler‘, bu sözlerle pressout.net adresinden yayına başladı. Bu hafta basın özgürlüğü açısından kritik, zira dün KCK davası vardı, 16 Kasım’da da Oda TV Davası görülecek.

* Sitede, basın özgürlüğüyle ilgili haber ve yorumların dışında, tutuklu gazetecilerin sürekli güncellenen listesini; CPJ (Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi) raporu gibi raporları; basın özgürlüğüyle ilgili etkinliklerden fotoğraf ve videoları da bulmak mümkün.

Milliyet / 13.11.12