Ratingimiz patlarken... - Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 08 Kasım 2012
  • 05:38

Seçim konuşmasını yapmadan önce danışmanlarıyla basketbol oynayıp gelen Barack Hüseyin Obama kırlaşmış saçları ve 6 milyar dolarlık seçim kampanyasını kapatan 'şablon belagatiyle' 2008 yılındaki küresel histeri yaratan konuşmasının ratingine ulaşamazdı...

Ne de olsa yüzyıllık savaş tarihinde başka ülkelerde on milyonlarca sivil ve çocuklarının ölümünden sorumlu ABD başkanları listesine

Obama da dört yıllık performansıyla katılmış, bırakın Irak ve Afganistan'ı sadece Pakistan'da insansız hava araçlarıyla katledilen çocuk ve sivil sayısı 2000 küsuru geçmişti...      

Ama gerçek rating başarısını ABD seçimlerini mübalağa ölçüsünde heyecanla izleyen sanki ulusal seçim gibi 'özel seçim programları' düzenleyen Türkiye'den gelmişti...

FITCH BAYRAMI

Başbakan'ın AB'nin hegemonik gücü Almanya gezisinde 'gerekirse AB'ye borç verebiliriz' hatta 'TL-zone bölgesi kuracağı' beyanlarını, Merkel'in gülümseyerek dinlemesinden yaklaşık bir hafta sonra Türkiye'de 'rating bayramı' kutlanıyordu.

Rating kuruluşu Fitch, Türkiye'nin notunu 'BB+'dan 'BBB-' yükseltmiş böylece Türkiye'nin notu 'yatırım yapılabilir' seviyeye getirilerek bu nota sahip Hırvatistan, Romanya, Fas gibi 'gelişmekte olan ülkelerin' bulunduğu kategoriye dahil olmuştuk!

Ve mali kriz sonrası güvenilirlikleri sorgulanan, verdikleri tartışılır notlarla ülkelerin, hükümetlerin ve şirketlerin piyasa algısını manipüle eden neoliberalizmin bu ABD kökenli piyasa oyuncularından Fitch'in yeni notuyla yine her daim Batı karşısında kendi kendini oryantalize eden Türkiye'yi buluvermiştik...

Aşırı tutulmuş coşkunlukla 'Fitch notumuzu yükseltti' rating fetişizmiyle gündemini değiştiren Türkiye, 19 milyon yoksuluyla, 7 milyon yoksulluk sınırı altında yaşayan vatandaşıyla neredeyse üç Yunanistan nüfusuna bedel 'yoksulluk üreten bir ekonomiyi' kutluyordu. Ama ne gam! Bütün insani değer ve ilkelerin üzerinde saydığımız 'kutsal piyasa' ratingimiz artmıştı. 'Paradan para' kazanmak için spekülatif fonlar yani sıcak para 'yüksek kar kazandıran' Türkiye'ye yönlenecek böylece borsamız patlayacak, yüksek cari açığımıza rağmen daha uzun süre borçlanabilecektik. 

Başbakan bu defa Fitch'in notunu olması gerektiği seviyede olmadığını söylerken 'bugün Türkiye'de hak ve özgürlükler olmasaydı ya da hukuk devleti güçlenmeseydi yabancı yatırımcının da gelmeyeceğini' belirtiliyordu.

CEZAEVİ VE AVM

AB'ye uyum çerçevesinde 'idam cezasını' kaldırmış Türkiye'de; Başbakan'ın konuyu gündeme getirmesiyle 'yeniden idamı tartıştığı', 10 bin Kürt tutuklunun doğal hakları 'anadilde savunma' talebiyle açlık grevinin 57. gününe girdiği, 76 tutuklu gazeteciyle Çin ve İran'ı bile geride bıraktığımız, 13 bin siyasi tutukluyu 'terörist' diye yargılanırken önümüzdeki 5 yılda cezaevi yatırımları AVM yatırımlarıyla başa baş gidiyordu.

Ülke milli hasılasının yüzde 80'ini elinde tutanların bütçe geliri vergilerinin yüzde 20'sini ödediği 'gelir ve vergi adaletsizliğiyle' dünya birincisi olduğumuz 'hukuk devletimizde', 'Yeni Sendikalar ve Toplu Sözleşme Yasası'yla' bir çırpıda 30'dan az işçi çalıştıran işyerlerinde 6.5 milyon işçiyi bir çırpıda sendikal güvencesiz bırakıveriyorduk.

Bu da yetmemiş gibi bazı iş kollarında hiçbir sendikanın toplu sözleşme yapma yetkisi kalmamış ve 3.3 milyon işçinin hakkını da anayasaya, Avrupa Sosyal Şartı ve İLO'ya rağmen buharlaştırmıştık...

Sözün özü, ratingler bizimdi ve bizim olarak kalacaktı...

Akşam / 08.11.12