Poşuya el koymak – Özgür Mumcu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 14 Mayıs 2012
  • 05:36

Cuma günü ‘poşu davası’ diye de bilinen davanın ilk etabı sonuçlandı.
Cihan Kırmızıgül 11 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Bir markete yapılan ve maddi hasara yol açan molotoflu saldırıya katıldığı ileri sürülüyordu.

25 ay tutuklu yargılanmış, yaklaşık 50 gün önce ise tahliye edilmişti.
Saldırıyı gören bir gizli tanık olay yerinde gördüğünün Cihan Kırmızıgül olmadığını söylemişti. Kırmızıgül’ün yakalama tutanağında imzası bulunan beş polis memuru olay yerinde olmadıklarını, tutanağı karakolda imzaladıklarını ifade etmişti.
Kırmızıgül’ü görüp takip ettiğini söyleyen sadece bir polis memuru. O da molotofkokteyli atanın yüzünü görmediğini belirtiyordu. Polis memurunun Cihan Kırmızıgül’ü olay anından yakalanana kadar kesintisiz bir şekilde takip edip etmediği belirsizdi. Anlatılanlarda birçok çelişki bulunmaktaydı.

Cihan Kırmızıgül saldırının yapıldığı yere yakın bir yerde otobüs bekliyordu. Üzerinde poşu vardı. Adıyamanlıydı. Saldırıya katılanlarla ortak noktası Kürt olması ve poşu takmasıydı. Yaklaşık 70 kişinin katıldığı eylemden bir tek o yakalanmıştı.
Eldeki delillerin yetersizliğini gören bir savcı Kırmızıgül’ün beraatini de istemişti. Sonra o savcı gitti. Diğer savcı mahkûmiyet talep ediyordu. Onun dediği oldu.
Oysa Cihan Kırmızıgül’ün avukatları olay yerinde keşif yapılmasını, çevrede bulunan kamera kayıtlarının bulunmasını istiyordu. Savcının yapması gerekeni avukatlar talep ediyor, soruşturmanın genişletilmesini talep ediyorlardı. Ancak mahkeme gerçeğin bulunması için çelişkili bir polis ifadesinin yetersizliğini kaale almadı.
Kırmızıgül mahkûm oldu. Karar Yargıtay’a gidecek.

İşin ilginci aynı mahkemenin Hrant Dink davasında cinayeti işleyen örgütü bulamaması. Davayı takip edenlerin gayet iyi bildiği üzere, onca delile rağmen Dink davasında bir örgüt bulamayan yargı, Kırmızıgül davasında delil yokken genç bir öğrenciyi bir örgütle ilişkilendiriverdi.
Mahkeme, Erhan Tuncel’e beraat, Cihan Kırmızıgül’e ise Mehmet Ağar’dan daha ağır bir ceza verdi.
Mahkeme, Dink suikastında bulamadığı örgütü, otobüs bekleyen poşulu bir gençte buldu.
Cihan Kırmızıgül hakkında yazıp çizenleri eleştirenler, hep “Bu bir ‘poşu davası’ değildir” dediler. Hatta savcı “Ceza kanununda poşu takmayı yasaklayan br hüküm yok” diyerek kanunlara hâkimiyetini bile sergiledi.
O kadarını biliyorduk çok şükür. Ancak bu davanın “Madem olay yeri yakınlarında bulunan poşu takan bir Kürtsün, o zaman PKK’lısın” mantığıyla işlediğini de biliyorduk. Öyle olmasa çelişkili bir ifadeyle 11 sene ceza verilebilir miydi? Öyle olmasa avukatların haklı taleplerine rağmen soruşturma bu kadar dar tutulur muydu?

Zaten cuma günkü kararın bir bölümü mahkemenin de bunu bir poşu davası olarak gördüğünü ortaya koydu:

“Puşi tabir edilen bez parçasının suçta kullanıldığı anlaşıldığından müsaderesine...”
Cuma günü sadece Cihan’a değil poşuya da el konuldu.
Umalım Yargıtay da bu işe bir el koysun. “Ankara’da hâkimler vardır” demek isteyen çok insan var.

Radikal / 14.05.12