Pentagon, Patriot ve bisküvi – Ezgi Başaran

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 08 Kasım 2012
  • 06:07

Olaylar, olaylar, olaylar... Anlam veremediğimiz, barut ve kan kokan olaylar.

Bakın şimdi: ABD’nin Avrupa Kuvvetleri Komutanı General Mark Hertling 10 gün kadar önce “Avrupa bölgesinden çok az sayıda personeli kısa süre önce Türkiye’ye yolladık” deyiverdi. Türkiye Genelkurmayı telaşla bir açıklama yayımladı: “Türkiye’de görev yapan ABD askeri varlıkları Adana-İncirlik, Malatya-Kürecik ve ABD’nin Ankara Büyükelçiliği nezdinde faaliyet gösteren Savunma İşbirliği (ODC) Başkanlığı’ndadır.” Sanki ABD askerleri nerededir diye sorulmuş gibi hepimizin vâkıf olduğu üsleri sıralamıştı Genelkurmay. Halbuki General Hertling, Suriye krizinden söz ederken “Bizden bir şey talep edilmedi ama” diye başlayıp bir miktar asker sevki yaptıklarını söylüyordu. Yozgat’a ya da İstanbul’a paraşütle asker indirdik demiş olsaydı, bizim ordunun “Ne münasebet, ABD askeri varlığı sadece filan filan yerlerde” açıklamasının bir manası olurdu.

Bizim ordu net konuşmadan, hatta hiçbir şey söylemeden açıklama yapmış görüntüsü vermek konusunda uzman olduğu için ben yine Pentagon’a danışayım dedim. Daha doğrusu General Hertling’in yönettiği Avrupa Kuvvetleri’ne. Sorum şuydu: “General Hertling’in açıklamaları bizim açımızdan izaha muhtaç bir hal aldı. Çünkü Gen. Hertling Suriye bağlamında konuşurken, küçük miktarda Amerikan askeri personelin Türkiye’ye gönderildiğini söyledi. Türkiye ordusu ise ertesi gün ‘İncirlik, Malatya ve Ankara’daki ODC dışında ABD askeri varlığı bulunmamaktadır’ diye açıklama yaptı. General Hertling ne demek istemişti, açıklayabilir misiniz?”

ABD Avrupa Kuvvetleri’nden “Gizli değil” ibaresiyle gelen cevap şöyle: “General Hertling’in söylemeye çalıştığı şeyi netleştirme fırsatı sunduğunuz için teşekkürler. Biz (ABD Avrupa Kuvvetleri – eb) Türkiye ile eğitim çalışmaları yaptık. Ayrıca istihbarat alanında asker takasında bulunduk. Buradaki amacımız birbirimizi daha iyi tanımaktı. Bizim, elbette ki, hâlâ, Malatya’daki radar tesisinde askerimiz var. Keza az miktarda da İncirlik Hava Üssü’nde.” Anlaşılacağı üzere ABD Avrupa Kuvvetleri’nin söylemek istediği, bizim ordunun sandığı gibi yeni bir üs kurulması yahut mevcut üsler dışında bir bölgeye ABD askerinin yerleşmesi değil. Soru ve cevap iyice incelendiğinde burada söz konusu olanın son dönemdeki, ABD ve Türkiye Silahlı Kuvvetleri arasındaki iletişim ve asker takası olduğu görülür.

Bunun büyük resimde ne anlama geldiğini, Hillary Clinton’ın Suriye Ulusal Konseyi’nin temsil kabiliyetini eleştiren sözleriyle birleştirildiğinde neye tekabül ettiğini yakın bir zamanda göreceğiz. Benim burada asıl dikkat çekmek istediğim şey, Türkiye’nin karmakarışık askeri girişimlerinin ve işbirliklerinin yüzeye çıkıp kaymak kaymak birikmesi.

Mesela...Suriye’ye silah sağlamak konusunda yetkililerin sözleri gergedanı dantelli komodin örtüsüyle kapamaya çalışma kıvamında komik! Derken biz... Aha! Yemen’de bisküvi kutularında 3 bin otomatik silah, tabanca, susturucu. Hepsi Türk menşeli. Bisküvici de Beyşehirli. Adam “Ben bisküvileri ellerimle dizdim de gönderdim, hayretler içinde kaldım” filan diye geveliyor.

Nasıl bir batakta debeleniyoruz, ne kadar kaotik, kan revan ülke varsa onlarla bir tür silah ilişkisi kuruyoruz! Derken biz... Aha! Reuters’tan Türkiye’nin Suriye sınırına Patriot füzesi yerleştirmeyi planladığını öğrendik. Bunun için NATO’ya başvurulacakmış. Haberin çıkmasından birkaç saat sonra Başbakan “NATO’dan Patriot istemedik” diye bir açıklama yapmaz mı... Onun nefesi kurumadan Dışişleri Bakanı bizi başka türlü aydınlatmaz mı: “NATO bize Patriot vermeye hazırlanıyor.” Eee? Şimdi birilerinin çıkıp Batıdan gelen tüm bu askeri iddiaları tutarlı şekilde anlatması lazım. Çünkü biz de haklı olarak “What’s going on cici abiler?” deyip kalıyoruz. Bön bön.

Radikal / 08.11.12