Oslo görüşmelerinin yapıldığı oteldeydim - Can Dündar

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 21 Ekim 2012
  • 05:23

Oslo’da 2 yıl önce Türk istihbaratçılarla Kürt örgüt liderlerinin, geleceğimiz üzerine pazarlık yaptıkları o oteldeyim. Lobideki TV’ye gözüm takılıyor, ‘bizim otelin’ çok yakınında Kolombiya hükümeti ile FARC gerilllaları da barış görüşmeleri yapıyor

Oslo’nun kayak merkezine yakın Holmenkollen tepesindeki Soria Moria otelinde sessiz huzurlu bir ortam karşılıyor konukları.

Kuzey Oslo’da, yaprakları sararmış devasa ağaçların ve toprağa kadar eğilmiş sisin sakladığı bir oteli geziyorum. Mihmandarım, “İşte bizimkilerin buluştuğu meşhur otel burası” diyor.

Oslo’nun kayak merkezine yakın Holmenkollen tepesindeyiz.

Bu tipik dağ otelinin camdan kapıları iki yana açılınca sakin, sessiz, huzurlu bir ortam karşılıyor konukları...

Otel, gelişkin teknolojiyle donatılmış, modern konferans salonları ile ünlü...

Rahat giyimli müşteriler, salonlara girip çıkıyor.

İki yıl önce bu koridorlarda Türk istihbaratçılarıyla Kürt örgüt liderlerinin buluşup yan yana volta attığını, sonra salona girip hepimizin geleceği üzerine kıyasıya pazarlık yaptığını gözümün önüne getirmeye çalışıyorum.

Her toplantı sonrası durum değerlendirmesi için odalarına çekildiklerini...

Pozisyonlarını karargahlarına bildirip talimat beklediklerini...

Kendilerine eşlik eden Norveçli diplomatlarla, diğer barış süreçlerinde yaşananlara dair sohbet ettiklerini...

TV’de yeni bir “Oslo süreci”

Otelin geniş lobisinde otururken televizyondaki haberlere ilişiyor gözüm.

Tam da o gün, “bizim otel”in çok yakınında, göl kenarındaki bir başka otelde, Kolombiya hükümet temsilcileri ile hükümete karşı savaşan FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) liderleri ortak basın toplantısı yapıyor.

Yarım asırlık bir savaştan ve Küba’da 6 ay süren gizli görüşmelerden sonra onlar da Norveç başkentinde buluştu geçen hafta... Açıklanmayan bir yerde 7 saat görüştüler.

Daha önce birkaç kez denenen ve sonuç vermeyen görüşmelerin bu kez başarılı olması için, ayrıntıya girmeden, bir yol haritası belirlediler. Ve bir ay sonra Küba’da yeniden buluşmaya karar verdiler.

Basın toplantısında Hükümet temsilcileriyle gerilla liderleri arasına, Norveçli ve Kübalı arabulucular yerleşmişti. Resmi başmüzakereci ve aralarında eski bir genelkurmay başkanı ile eski polis şefinin de bulunduğu 4 yardımcısı, kravatlı ve asık suratlıydı. 3 gerilla lideri ise kravatsız ve güler yüzlü...

Gerillalar 35 dakikalık bir propaganda konuşmasında “Kapitalizmin ve neo-liberalizmin suçlarını ifşaya geldiklerini” açıklarken, sıkılmış görünen Başmüzakereci sadece “Daimi görüşmeler başladı. 15 Kasım’da Havana’da devam edecek” dedi. Kolombiya Cumhurbaşkanı’nın, görüşmelerin yıllara yayılmayıp aylar içinde bitmesini beklediği söylendi.

Haberlerde, savaşta evlatlarını kaybeden ailelerin gösterileri de vardı.

Kolombiyalıların yüzde 77’si barış sürecini destekliyormuş; yüzde 54’ü sonuca ulaşacağına inanıyormuş.

Arabuluculuk Genel Müdürlüğü

Oslo’da bunları izleyince, hele 1993’te İsrail-Filistin barış görüşmelerinin de burada anlaşmayla sonuçlandığını bilince, “Oslo süreci”, daha anlam kazanıyor.

Norveç Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bir “Barış ve Arabuluculuk Genel Müdürlüğü” var. Dünyada süregiden çatışmaları sona erdirmek amacıyla tarafları buluşturmayı misyon edinmiş bir birim bu...

“Nobel Barış Ödülü”nün evsahibi olan Norveç’e prestij kazandırmakla görevli bir birim...

Filipinler’de hükümetle Moro Müslümanlarının 40 yıllık çatışmasının bitmesiyle de ilgililer, Sudan’daki kabile savaşlarıyla da...

Türk hükümetiyle PKK’nın zirvesi de onların yarattığı zeminde gerçekleşti. PKK’nın pek çok Avrupa ülkesinin tersine Norveç’te “terör örgütü” sayılması ve anlaşma sağlanırsa bazı PKK liderlerinin Norveç’e yollanmasının planlanması da Oslo’nun pozisyonuna dair ipucu veriyor.

Süreç yeniden başlar mı?

Bu soruyu, Oslo’da süreci yakından izleyenlere sordum. Çatışmalar sürerken, her gün yeni şehit cenazeleri gelirken, hapishanelerde ölüm oruçları başlarken, okullar, öğretmenler PKK’nın hedefi olmuşken, seçim yaklaşırken, söylem gün be gün sertleşirken, müzakere süreci yeniden başlayabilir mi?

Muhafazakar Parti’den genç bir siyasetçi, “Siz 2 yıl önceki görüşmelerin ilk görüşme olduğunu mu sanıyorsunuz” sorusuyla cevap verdi.

Muhtemelen daha önceleri de, belki de savaşın en kızıştığı dönemde gizli görüşmeler yapılıyordu; bu kez, içerik sızdırıldığı için haber oldu.

Geçen hafta, Başbakan Erdoğan’ın “Kan duracaksa ben yine (MİT) Müsteşarımı İmralı’ya gönderirim” demesi ve Cumhurbaşkanı Gül’ün BDP’lilerle görüşüyor olması, sürecin yeniden başlayabileceğini kanıtladı.

İsrail’le Filistinlilerin görüşmeleri de defalarca kesilmişti.

Kolombiya Hükümeti ile FARC gerillaları da en son 10 yıl önce müzakereye başlamış, anlaşamamışlardı.

Her kesintide daha çok kan akmış, her seferinde barış dışında yol olmadığı anlaşılmış ve taraflar birbirlerine diş bileye bileye, uzlaşmaz görünen taleplerle yeniden oturmuşlardı masaya...

Nihayet el sıkışıldığında ise en çok sevinen, dağdaki, cephedeki evlatlarına salimen kavuşan ana babalar olmuştu.

Sürece, Ankara’nın gündelik değişen puslu penceresinden değil de, Oslo’da orman içine gizlenmiş, sakin bir otelin tecrübesinden bakınca, başlıktaki sorunun cevabı kolaylaşıyor:

“Zor, ama mümkün.”

Milliyet / 21.10.12