Olağan şüpheliler… - Zeynep Oral

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 11 Mart 2012
  • 05:57

Son günlerde Başbakan hesap kitap yapıyor, topluyor, çıkarıyor, bölüyor, çarpıyor, hapiste tutuklu gazeteci sayısını 3 haneli sayılardan tek haneli sayılara düşürmek için, insan üstü bir çaba harcıyor… Yalnız o mu; tüm hükümet bu yolda sonsuz bir gayret içinde! Egemen Bağış BBC’de soruları yanıtlarken şöyle bir yorumla karşılaştı:

“Gazetecilerin hapse atıldığını, temel ifade özgürlüklerinin kısıtlandığını gördüğümüzde Türkiye’nin pek de değişmediğini görüyoruz…”

Egemen Bağış’ın verdiği karşılık, kelimesi kelimesine şöyle:

“Mesleği yüzünden tutuklanan hiçbir gazeteci yok. Gazeteci kimliği taşıyan bazı kişiler var, birine tecavüz ederken yakalanan, banka soyarken yakalanan…”

Hani keyifli bir dönemimde olsam, bu yanıtı “mizah şaheseri” diye ödüllendirebilirim! (Umarım önceki gün Bekir Coşkun’un “Biz Tecavüzcüler” başlıklı enfes yazısını kaçırmadınız!)

Her an içeri alınabilirsiniz

Hükümet üyeleri gerçeklerden nasıl bunca kopuk yaşayabilir? Yarattıkları korku imparatorluğunun hiç mi farkında değiller? Hapishanelerde hiçbir ama hiçbir dönem bunca çok gazeteci olduğunu bilmiyorlar mı?

Türkiye’de her an herkesin başına her şey gelebilir! Ve siz bunun karşılığında çaresizsiniz, hiçbir şey yapamazsınız, savunmasızsınız… Hüküm giymeden aylarca değil, yıllarca hapiste yatabilir, bir hücreye tıkılabilirsiniz… Önce içeri atılır, aylar sonra neyle suçlandığınızı öğrenebilirsiniz!

Bir yazı, bir haber, bir şarkı, bir pankart, ağzınızdan çıkan bir tümce, katıldığınız bir miting, defterinizdeki bir not, bilgisayarınızda yazdığınız ya da yazmadığınız birkaç satır yeter de artar bile!

Muhalif misin? O halde şüphelisin!

İşte bu durumda Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi, baktı ki bu işin sonu yok, kolları sıvadı ve “Olağan Şüpheliler” eğitimini başlattı!

Öyle ya Türkiye’de yaşayan herkes “olağan şüpheli”… (Pardon, bir düzeltme yapmalıyım; “yandaş olmayan herkes” demeliydim…)

Haklarınız nedir, evinize, işyerinize baskın yapıldığında, notlarınıza, bilgisayarınıza el konduğunda ne yapmalısınız? Gözaltında ya da tutukluyken haklarınız hangileri?

“Muhalif misin? Öyleyse şüphelisin!”den yola çıkan, pratik bilgiler veren, bir günlük eğitim. Hadi not edin şu numarayı, bir gün hepinize lazım olabilir: ÇHD: (0312) 232 36 69.

‘Daima Yüklü’

Önceki gün 8 Mart yorgunu bedenimi ve “olağan şüphelilerle” dolu kafamı İstiklal Caddesi’nde gezdirirken, Apel Galeri’ye uğradım. Ve.. ve.. neye uğradığımı şaşırdım! Çarpıldım, etkilendim, işte budur dedim!

Hande Varsat’ın “Daima Yüklü” başlıklı sergisi vardı. (Sanatçının adını ilk kez duyuyordum -benim ayıbım olsa gerek-, Türkiye’deki ilk kişisel sergisiymiş…) Ve daha ilk eserde karşıma yine “olağan şüpheliler” çıkmaz mı!

Ama bu kez hepsi kadındı. Kadın olduklarından dolayı iki kat “şüpheliydi”; toplum onlara bin kat muhalifti. Muhafazakâr zihniyetin, içinde barındırdığı bekâret takıntısı, “Aranıyor” adlı eserde olağan şüphelilerle -kadınlarla- sahneleniyordu.

Sergide çeşit çeşit dayatmaları ve baskıyı gördüm: Sürekli gebe kalan kadının, karnındaki bebeğin sırtındaki yüke dönüştüğü; bu durumun alnına kına gibi işlendiğini gördüm… Çeyiz geleneğinin ölümsüzlüğünü konu alan hayalet masayı, kabzasındaki dantel motifinin yer aldığı tüfeğin bükülmüş namlusunu gördüm… Hem cezbeden hem de tehdit eden kan kırmızısı jilet çiçeklerden yapılmış buketi gördüm…

Özetle kadın dünyasının her alanına dokunan bu sergiyle, direnmeye devam dedim! (7 Nisan’a dek sürüyor, kaçırmayın!) NOT: 13 Mart Salı günü yolu Bursa’da TÜYAP Kitap Fuarı’na düşenleri saat 17.00-18.30 arası Cumhuriyet Kitap Standı’na beklerim…

Cumhuriyet / 11.03.12