Öfkeliler bir yaşında – Nilgün Cerrahoğlu

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 15 Mayıs 2012
  • 04:57

Öfke tsunamisi, birinci yılını doldurdu…

Finans krizinden bu yana Batı’yı kemiren öfke yeni değil. Ancak meydanlarda bir “tsunamiye” dönüşmesi, geçen yılın mayısına rastlıyor…

Öfkelilerle ilk defa, geçen yılın mayısında, Madrid’in “Puerta del Sol” meydanında karşılaşmıştık…

İspanya’nın tüm özgürlük mücadelelerinin cereyan ettiği merkezi meydanı kendilerine mesken tutan “Öfkeliler”; burada ilk kez “15 Mayıs”ta tarih sahnesine çıktıkları için hareket “15-M/15 Mayıs” ismiyle damgalanmıştı...

“İspanyol devrimi”, “Demokrasi hemen şimdi” gibi etiketler de alan “15-M”ciler; krizden etkilenen eğitimli orta sınıf kitleleri temsil ediyorlar.

Refah devleti kazanımlarının erimesi, genç işsizlik oranlarının yüzde 50’lere varması ve belirsizlikle dolu gelecek korkusu karşısında, meydanlara çıkan “Öfkeliler”in aslında belirgin stratejileri yok.

TV önünde oturmakla sorunlara çare bulamayacaklarını düşünerek “Puerta del Sol”da randevulaşan 15-M’ciler burada polis direnci ile karşılaşınca, dayanışmalarını Tahrir modeli bir işgal hareketine dönüştürdüler…

İdeolojik duruştan ziyade, kazanılmış “demokratik hakları korumaya” yönelik olan hareketin ilk talebi, “piyasa diktatörlüğüne boyun eğmemek” ve refah devleti güvencelerini çöpe atmamak oldu. Buna bağlı olarak; siyasetin merkezinde finansal sorunların değil “insan”ın öne çıkarılmasını istiyorlar.

İdeolojik değil demokratik…

“Öfkeliler”i en çok öfkelendiren konu, siyasi parti ve liderlerinin; bu kavurucu meseleler karşısında etkisiz kalmaları oldu.

“15-M” bu nedenle, kurulu düzen siyaseti ve kitlesel düzen partileri ile köprüleri atarak yola çıktı ve alternatif bir siyaset arayışı için günler süren işgal eylemlerine başvurdu...

Son bir yıl içinde hareketin elde ettiği somut kazanımlardan söz etmek mümkün değil. Ancak “15-M” yaz başında Atina’dan Tel Aviv’e; oradan güz aylarında okyanus ötesinde “New York”a sıçrayan öfke hareketi, yeni bir sivil toplum anlayışı ve farklı bir siyaset yapmanın simgesi haline geldi.

Dünya kapitalizminin göbeğinde “Occupy Wall Street / Wall Street’i İşgal Et” eylemlerine dönüşen tepki dalgası, farklı biçimde, akabinde “mezara dek Putin” modeline direnen Rus orta sınıflarına da yayıldı…

Putin sindiremedi

Batı demokrasilerinde isyanının nirengi noktası geçmişte elde edilen “yurttaşlık haklarını korumak” iken; Putin - Medvedev modeline tepki ile Rus dalgasındaki itici güç, “Putin’den kurtulmak” arzusu oldu.

Aralıktaki hileli Duma seçimleri ardından yollara dökülen Rus “Öfkeliler”i, özellikle büyük kentlerde etkili oldular ve “Putin’siz Rusya!” çığlıklarıyla devlet başkanlığını üçüncü kez ele geçiren Rus lidere bayrak açtılar.

Kış ayları boyunca dondurucu Rus soğuğunda süregiden protestolar, geçen hafta başında Putin’in Kremlin’e yeniden çıkmasını engellemedi…

Ancak “Öfkeliler”, ifade ve toplantı özgürlüğü; demokratik haklar yelpazesine doğru genişleyen taleplerinden taviz vermediler ve Putin’e karşı sergiledikleri direnişten de vazgeçmediler…

Çarların taç giyme törenlerini andıran merasimlerle geçen pazartesi devlet başkanlığını tekrar ele geçiren Putin’e karşı yeniden yollara çıkan muhalifler ağır polis baskısı gördü.

Bu baskılar karşısında Putin karşıtları son bir hafta içinde güvenlik güçlerini afallatan çok değişik protesto yöntemlerini devreye soktular ve de sivil itaatsizlik gurusu “Gene Sharp metotlarını” kullanmaya başladılar.

Panayır gösteri ve Sharp yöntemi

İran’daki “Yeşil Hareket”ten, Arap Baharı gösterilerine dek son dönemin tüm direniş eylemlerinde yararlanılan Sharp’ın kılavuzluğundan, Rusların ithal ettiği taktik 60’larda çiçek çocuklarının düzenlediği “Woodstock panayırlarına” benziyor.

Boris Akunin gibi tanınmış yazarların başı çektiği “Putin karşıtı panayırlarda”, polis müdahalesine çanak tutacak hiçbir siyasi simge/slogan kullanılmıyor.

Kent sokaklarında yürüyen sessiz kalabalıkları gören Moskovalılar, aslında bunun sıradan bir yürüyüş olmadığını biliyor. Kâh yanlarından geçen kalabalıklara alkışlarla destek veriyorlar, kâh arabalarının kornalarını çalarak yanlarından geçen “yürüyüşçüleri” selamlıyorlar…

“Siyaset panayırlarını” Moskova’nın Cjstie Prudy Parkı’ndan başlatan göstericilerden, parkta bulunan Kazak yazar Abay Kunabaev’in heykeli yüzünden “Occupy Abay” hareketi diye söz edenler de oluyor.

Çünkü Abay Kunabaev’in heykeli göstericilerin buluşma merkezi…

Heykelin yanında Sharp metotlarının listesi sıralanıyor:

“Aranızda siyaset konuşmayın. Slogan atmayın. Güvenlik güçlerine nazik davranın. Çöpleri yalnız çöp kutusuna bırakın. Gece 11’den sonra gürültü yapmayın. Gösterilere katılmayan yurttaşlara güler yüzlü yaklaşın. Eğer onlardan herhangi bir saldırı gelirse, derhal polise başvurun. Polis sizi korumak için de oradadır.”

Siyasi mücadelenin 21. yüzyıl yöntemleri böyle şekilleniyor.

Cumhuriyet / 15.05.12