Yok etmedi. Hâlâ orada. Ama kendisinden hiç ses çıkmıyor. Has Parti’nin genel başkanı olarak sevenlerine verdiği umut, Ak Parti’nin başına gelmiş en güzel şey diye yapılmış açıklamalar sönüyor.

Hacca gitti, geldi. Allah kabul etsin. Ama geldiğini hiç hissetmedik. Avazı çıktığı kadar vicdan siyaseti, ahlak, hak, hukuk diye bağıran eski Ak Parti’nin yeni suskunlar korosuna Numan Kurtulmuş da mı katıldı? Bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var: 12 Eylül’de küçük başlayan ve şimdi Türkiye’nin bütün cezaevlerine yayılan, binlerce hükümlü ve tutuklunun katıldığı açlık grevleri hapishanelerin dışına taştı. Belediye başkanları, milletvekilleri, kanaat önderleri normal siyasetin bittiğini söyleyip açlık grevine katıldı.

Ak vekiller, aç vekiller

Meclis’te ileri demokrasi sözü veren ak vekillerin hemen yanında ileri demokrasi isteyen aç vekiller oturuyor. Erdoğan “Açlık grevi yok” dedi. Binlerle büyüdü. “Vekilleri kebaptır, ciğerdir her şeyi yiyor” dedi. Vekilleri katıldı. Şimdi “şov yapıyorlar” diyor. Görmüyor, duymuyor, tanımıyor. Sorun çığ gibi büyüyor.

Böyle giderse açlık grevleri bir toplumsal tepkiye dönüşecek. Kürtler köylerinde, ilçelerinde, kentlerinde açlık grevine başlayacak. Diyarbakır’ı bir dinleyin. Akşam 19.00– 20.00 arasında Bağlar gibi yoksul mahallerden tutun Ofis gibi zengin muhitlere herkes elinde tencere tava sokaklarda camlarda kenti inletiyor. Vilayet elinde koçanlar tencere başına 400 TL ceza yazmakla meşgul. Milletvekilleri DTK binasında açlık grevinde. Binada çalışanlar, çevredeki memurlar da açlık grevine katılıyor.

Boğaziçi Üniversitesi’nden Nazan Üstündağ’ı aradım. Diyarbakır’da. Kenti hiç olmadığı kadar yek vücut gördüğünü anlattı. ‘An Azadi, An Azadi’ (Ya Özgürlük Ya Özgürlük) ya da ‘Edi Bese’ gibi sloganların insanların ağzından nasıl düşmediğini anlattı.

Cumartesi ve pazar günü BDP herkesi destek için açlık grevine davet etti. Diyarbakır başta olmak üzere yüz binlerce Kürt ve onları destekleyen diğer Türkiyeliler iki gün açlık grevine katılacak.

Müdahale sinyali

Hükümetten yanlışı sürdüreceği sinyalleri geliyor. Müdahale etmeyi planlıyorlar. Ülkeyi kan gölüne çevirecek, hayat kurtarayım derken bir ‘Hayata Dönüş’ rezaletine daha imza atacak bir adım peşindeler.

Ne yapacaklar? Sokaklarda insanları yerden kaldırıp ağızlarına zorla yemek mi tıkacaklar? Cezaevlerini basıp direnenleri dövecekler, yerde sürükleyip zorla serum mu bağlayacaklar?

Dünyaya daha fazla nasıl rezil olacağız? Birbirimizi bu ülkede kaç değişik şekilde itip kakacağız? Yeni operasyonun adını da bari Operation Ciğer koysunlar. Böyle giderse ancak beş para edecek demokrasimizin hali iyice meydana çıksın.

Numan Kurtulmuş 2010’da Medeniyet Siyaseti Hareketi’ni başlatmıştı. Vicdan ve hakkaniyet sözü vermiş, ardından Has Parti’yi kurmuştu. Sonra Has’ı kapadı, AK Parti’ye katıldı. İnandığı her değeri orada da savunacağını söyledi. Ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı oldu.

En son 30 Eylül’de 100 binin üzerindeki takipçisine twit attı ve “Allah mahcup etmesin. Allah milletimize ve ülkemize güzel hizmetler etmeyi nasip etsin” dedi. Ondan önce defalarca “Bu ülkenin insanları olarak, barış ve kardeşlik içinde birlikte yaşamayı başarabiliriz” dedi.

Başarabilecek miyiz sevgili Numan Hocam? Ne dersiniz?

Radikal / 16.11.12