Kayıpların ardında 400 hafta...

  • Arşiv
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 24 Kasım 2012
  • 13:03

“Asla vazgeçmeyeceğiz, asla affetmeyeceğiz!”

(24.11.12) – 17 yıl önce, 27 Mayıs 1995’te, somutta Hasan Ocak’ın ama aslında tüm faili meçhullerin ve kayıpların peşine düşmek, hesabını sormak için kayıp yakınları Galatasaray Lisesi önünde toplandılar. Daha sonra “Cumartesi Anneleri” olarak anılacak olan kayıp yakınları, tüm ilerici ve devrimci güçlerle birlikte yıllar boyu devletin saldırılarına, baskılarına göğüs gererek evlatlarına kavuşmak istediler. O dönem, devletin devrimcilere yönelik temel bir baskı aracı olan “kaybetme” saldırısına karşı haftalar boyu kararlılıkla durdular. Öyle ki artık “Cumartesi annesi” olmak demek her hafta dayak yemek, yerlerde sürüklenmek, gözaltına alınmak demekti.

Eylemin 200. haftasında, 13 Mart ‘99’da verilen aranın ardından eylem, 2009’da, farklı bir biçim ve bileşenle de olsa benzer içerik ile yeniden düzenlenmeye başlandı. Bugün 400. haftasını geride bırakan eylem, etkisi geçmişe göre sınırlı da olsa sermaye devletinin gerçek yüzünü teşhir etmeye devam ediyor.

Kayıp yakınları mezarlarını istiyor!

Bugün kayıp aileleri, insan hakları savunucuları, aydınlar, sanatçılar, ilerici ve devrimci güçler Galatasaray önünde kayıplar için 400. kez buluştu. Eyleme BDP Milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Sakık, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel, sanatçılardan Pınar Aydınlar gibi bir çok isim de destek verdi.

Galatasaray Meydanı'na siyah bez üzerine kayıp yakınlarının fotoğrafları ve 400 hafta yazısı konulduktan sonra kitle, ellerinde kızıl karanfillerle oturma eylemine başladı. Yüzlerce kişi hep bir ağızdan “asla bağışlamayacağız, asla affetmeyeceğiz!” şiarını haykırdı.

Eylemde bir çok kayıp yakını sırayla söz aldılar. İlk olarak Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikhail Kırbayır söz aldı ve Hasan Ocak'la başlayan adalet mücadelesine değinerek kayıplar için yapılan eylemleri anlattı. “Biz kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları bu meydanlarda sesimizi yükselttik” diyen Kırbayır, devletin Cumartesi Anneleri için “devletin kurumlarını yıpratıyorlar” sözlerini de hatırlatarak asıl yıpratanın “kaybetme politikası” olduğunu ifade etti.

Kırbayır'ın ardından Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe konuştu. Oğlunun kaybedilmesinin üzerinden 19 yıl geçtiğini ifade ederek “Çocuklarımızın katillerini istiyoruz” dedi. Zübeyde Ana 400 haftadır Galatasaray Meydanı'nda olmalarına dikkat çekerek “bu alan tarih oldu” tanımlamasını yaptı.

Murat Yıldız'ın annesi Hanefi Yıldız “Hiç merak etmesinler biz buradayız” diyerek oğlu için yazdığı şiiri okudu. Kasım Aksoy'un eşi Leyla Erdoğan Aksoy, “Feryat ediyorum ancak sesimi duymadılar” diyerek sonuna kadar mücadelede kararlı olduklarını beyan etti.

Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun “onların yakasındadır ellerimiz” diyerek kaybedenlerin peşinde olacaklarını ifade etti.

Dargeçit kayıplarından Seyhan Doğan'la birlikte gözaltına alınan ve işkence gören Hazni Doğan, açığa çıkarttıkları toplu mezara değinerek bir acının da Adli Tıp Kurumu tarafından kemiklerin kimliklerinin açıklanmamasıyla yaratıldığını ifade etti.

Kenan Bilgin'in kardeşi irfan Bilgin, kardeşinin kaybedilmesi sürecine değinerek Ankara Cumhuriyet Savcısı'nın dahi “Kenan'ın kaybedildiğine inanıyorum” dediği aktardı.

Emine Ocak: “Kayıplarımız için burada olmaya devam edeceğiz”

Konuşmalar, aradan geçen zamana rağmen yılmadıkları, vazgeçmedikleri vurgusuyla sürdü. Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl eğer vicdanları varsa kayıplarımızın mezarlarını açıklasınlar derken Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç yıllarca eylemlerine yönelen saldırıları hatırlattı.

Vecdin Avcıl'ın kardeşi Behçet Avcıl toplu mezarda çıkardıkları kemiklerin arasında kardeşine ait olanların bulunduğunu fakat hala cenazeyi alamadıklarını ifade etti.

Cumartesi Anneleri eylemlerinin başlamasında önemli bir sembol olan Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak da yaptığı konuşmada mezarlarının bu toprakların dört bir yanında olduğunu, söyledi ve “Kayıplarımız için burada olmaya devam edeceğiz” dedi.

Hayrettin Eren'in kardeşi Faruk Eren yaptığı konuşmada kardeşinin savaşsız, sömürüsüz, sınırsız bir dünya için mücadele ettiğini vurgulayarak sözlerini  “Cumartesi Annelerinin ellerinden öpüyorum” şeklinde tamamladı.

Maside Ocak tarafından okunan basın açıklamasındaysa “400 haftadır devletin güvenlik güçlerince gözaltına alınarak kaybedilen sevdiklerimiz unutulmasın diye buradayız” denilerek 32 yıl önce 21 Kasım 1980'de gözaltına alındığına 8 kişinin tanık olduğu Hayrettin Eren'in yaşamı anlatıldı.

Açıklama “Buradan bir kez daha sesleniyoruz; kayıplarımız bulunmadan ve failler yargılanmadan asla vazgeçmeyeceğiz, asla affetmeyeceğiz. Kaybedenlerin, işbirlikçilerin peşinde olacağız” sözleriyle son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul