Kanuni Başbakan'ın Muhteşem Yüzyılı – Koray Çalışkan

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 27 Kasım 2012
  • 06:19

Kütahya’da Zafer Havalimanı açılmış. Hayırlı olsun. Alanın açılışını Başbakan yapmış. CHP’nin zamanında Hitler’le işbirliği içinde olduğunu söyledikten sonra, ‘bunların zihniyetinin’ ecdadını da dizilerden tanıdığını söylemiş.

Referansı, Türkiye’yi ekrana kilitleyen dizilerden Muhteşem Yüzyıl. Bir parça sevinmedim değil. Biz bile dizi izlemeye zaman bulamıyoruz noktasındayız, koskoca Başbakan televizyonda Muhteşem’e talim.

Bir başbakanın televizyon dizilerini hedef göstermesi ileri demokrasinin özü. ABD gibi geri memleketlerde Dallas gibi dizilerle Amerikan aile hayatı mahvolurken Amerikan başkanları (ki bazılarının zihniyeti zamanında Hitler’le fotoğraf bile çektirmiştir) uyumuşlardı. Ne oldu? Kadına karşı şiddet arttı, AIDS kontrolden çıktı...

Türkiye’de de benzer bir sorun var. Halkın kafası çalışmıyor ya, televizyonda gördüğü her şeyi gerçek sanıyor. Bu nedenle Başbakan üç önlem alıyor. Önce TV kanalının sahibini uyarıyor. Sonuçlarına katlanırsın. NTV kurbanı yetmiyor, görüyorsunuz.

Sonra kadına karşı şiddete değindiği konuşmasında, elbette hukuk sınırları içinde kalmak koşuluyla, halka (millet diye okuyun) tepki ısmarlıyor. Konuşmanın en sempatik yerine geldik, “bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gerekli kararı vermesini bekliyorum” diyor.

Saldır Joe dizisi 

‘İlgililer’ uyarılmış. Savcılar mı acaba? Hadi bağımsız yargı takıntımızı bir yana bırakalım, o kadar kusur ileri demokraside de olur. Diyelim ki dava açıldı.

Ne olacak? ‘Halkı Ecdadından Soğutma, Ekber-i Etraka Karşı Tahkir ve Tezyif’ diye bir suça istinaden dava mı açılacak? Halk bu kadar hayranlıkla bağlı olduğu Sülüman’a âşıkken alınganlık yapmayacak mı?

Geçtik. Duruşma gününe geldik. Süleyman, koskoca Kanuni yahu, o mahkemeye kaftanıyla gelmeyecek mi? Brüksel’i geçtik, artık kefereyi takmıyoruz, Cidde bile cidden kahkahalarla gülmeyecek mi?

Diziye takmanın altında bir de selam var. Gözden kaçmasın. Gülen cemaatinin dershanelere akıttığı yatırım, birikim, insan gücü aşikâr. Çeyrek yüzyıllık bir siyasi sosyal emek bir yılda gidecek. Bundan dolayı sinirler gergin. Gülen’in de ‘Kanuni hakkında film çevirenlere’ ‘küstahlar’ ve ‘terbiyesiz insanlar’ dediğini hatırlayalım, konuşmanın altmetni daha açık ortaya çıksın.

Lakin ‘One minute’

Küçük bir sorun var. Halk bu dizileri çok seviyor. Bize bırakın Kanuni’nin seferler düzenlediği, ele geçirdiği yerlerin halkları bayılıyor. Geçen hafta Bulgaristan’dan Makedonya’ya arabayla gidiyordum. Taksici bir Türk dizisini açmış, yolda izliyor. Dinlemiyor; bildiğiniz soluksuz, gözler küçük ekrana kilitli. Bir-iki tehlike atlattık. Gözü hâlâ televizyonda. Dinleyen kim! Öleceksek beraber ölelim der gibi baktı dikiz aynasından. Türk olduğumu biliyordu. Sustum. Kaderime razı oldum.

Yaratıcı sektörlerden yalnızca sinema ve televizyonda dünyanın örnek aldığı bir ülkeyiz. Bu da bize fazla görülüyor. Ne yapalım! Bizim de kaderimiz bu diyelim. Bir bardak su içelim. Kanuni’yi korumak için kanun dinlememeyi ayrıca sineye çekelim.

Radikal / 27.11.12