İstanbul "İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği" etkinliğine gelen mesajlar...

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Eylem ve etkinlikler
  • |
  • 19 Kasım 2012
  • 13:19

Ateşi keşfetmişti insanlık, bir tek kavga ateşinin sonsuzluğunu yazacak güneşin zaptına.

Ateşin keşfinden güneşin zaptına uzanan bu yolculukta karanlıkta çiçekleri ekmenin, ormanları çoğaltmanın huzurunu bizler biliriz.

Biliriz yolların uzunluğunu, çilesini... Tüm bunlara rağmen “insan” olmanın, insan kalmanın sırrını...

Bu sır ki bize sır gibi değil 7 düvele duyurmak için söylenmişti. Şairin dediği gibi “gelecek günler için gökten ayet inmedi bize. Onu biz kendimiz vaat ettik kendimize!” Önce tanrılardan ateşi çaldık, Promethus’tu adımız. Sonra ateş olduk çağ çağ, coğrafya coğrafya dolaştık. Zincire vurulduk, derimizi yüzdüler. Dağlara çıktık bin dallı zeybek oynadık. Ovaya indik orak tuttu elimiz. Pir Sultanlar’dan Şeyh Bedreddin’e, Börklüceli’den Torlak Kemal’e tanıklığımızı taşıdı ellerimiz. Geçmişimiz üzerine adım adım ilmek ilmek ördüğümüz bugünümüze, yarınımıza tanıklığını taşıdı. Ayakta, dimdik ölenlerin seslerini getirdi. Börklücelinin mezarırnın başında Bedreddin’in sesi ulaştı, kulak verdik hep birlikte ve Börklüceliydi adımız.

“İnsanlar... Tanık olunuz ki, burda yatan toplumun ve geleceğin mutluluğu için ölmüştür. Tanık olunuz ki bugün olmazsa yarı, mutlaka Börklüce Mustafamızın kurup yeşerttiği düzen egemen olacaktır. Sömürünün tüm çarkları kırılacak, nice direnirse dirensin sömürgen yeryüzünden kalkacaktır. Tanık olunuz ki, bunu hazırlamaktadır.”

Bedreddin’in sesi, Börklüce’nin ışığı tanıklığımızı kuşanıp, ellerimizde yüzyılların mirasıyla, 25. yılımızda hep çok genç, hep çok köklü yürüyoruz.

Yürüdükçe sesleri çoğaltıyoruz. Mustafa Suphiler’den Mazlum Doğanlar’a, İbolar’dan Mahirler’e, Denizler’den yarınlara yürüyoruz. Dilimizde yeni türkülerle daha önce söylenenlerden süzülmüş, güneş ışıkları ile demlenmiş.

Çardan çöpten arınmış bir türkü ile. Gözlerimizde yeni olana duyduğumuz özlemi dindirmenin, üretmenin ve hayata geçirmenin, bir bebeği gözbebeğimizi korur gibi sakınmanın ışığı ile...

Yüreğimizde her an büyütmeye hazır olduğumuz ateş ile, bilincimize katık ettiğimiz yaşam ile...

Yüreğiyle, bilinciyle bu ateşi harlayan, gözlerindeki ışık ile aydınlatan ve su türküyü söyleyen tüm dostlara selam olsun!

98’de söylenmişti “tarih devrime ilişkin sözümüzü tuttuğumuza da tanıklık edecektir” diye. Fıratın suyu, Tuna boyları, ırmakların ezgisi, Tekoşin’in mavi rüzgarı,inancın timsali Karadağlar tarihin tanıklığına kanıttır. 15. Mücadele yılında yeni Ekimler’i yaratacak olanlara selam olsun!

Yanınızda olamamanın derin üzüntüsü, yan yana olmanın sonsuz mutluluğu ile...

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!
Yaşasın Türkiye Komünist İşçi Partisi!

Bakırköy Kadın Hapishanesi’nden TKİP tutsakları

Sovyetler Birliği’nin dağıldığı ve sosyalizmin dünya ölçeğinde itibar kaybettiği bir tarihsel kesitte, tasfiyeciliğe inat fırtınaya karşı yürüyenlerin ayak sesleri duyuldu bu coğrafyada…

15-16 Haziran Büyük İşçi direnişlerini, Kavel’i, Alpagut’u, Büyük Madenci Yürüyüşü’nü ve bahar eylemleri gibi pek çok direnişi açığa çıkaran bereketli topraklarımız, bağrından sınıfın, devrimin ve sosyalizmin lokomotifini de çıkarmıştır. 25 yıl önce tohumu atılan Ekimler, 25 yıl sonra fabrikalarda boy veriyor. Göğü fethe çıkan Paris Komünarlarının, 1917 Ekim’inin özsuyunu içenler 25 yıllık davayı onurlarıyla taşıdılar. Kollarımızın bütün gücüyle tavı gelen demire vurmaya, devrimi ilmek ilmek örmeye devam edeceğiz.

Selam olsun sarı nakışlı kızıl bayrağa!
Selam olsun işçi sınıfının öncü kurmayına!

Zeynel Nihadioğlu
Edirne F Tipi Cezaevi

Yoldaşlar,

Kapitalist sömürünün katmerleştiği, emperyalist saldırganlık ve savaşın insanlığa yeni ve daha büyük acılar ve yıkımlar yaşattığı, sömürgeci sermaye devletinin Suriye üzerinden, bölge savaşına büyüyecek bir savaşın çığırtkanlığını yaptığı bir sırada, Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi, Arabı, Rumu, Farsı, Belucisi ile bölge halklarının en yakıcı ihtiyacına cevap olan, ''İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği'' şiarı ile düzenlediğiniz etkinlikleri son derece anlamlı buluyoruz.

Etkinliklerinizi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının devrim davası uğruna ölümsüzleşmelerinin 40., komünist hareketin 25., Ekim Devrimi'nin 95. yılında ve üstelik de ''Devrime hazırlanıyoruz!'' şiarı ile gerçekleştiriyorsunuz. Tarihsel öneme sahip bu her üç olay etkinliklerinize apayrı bir nitelik kazandırıyor.

Sizi yürekten kutluyor ve hepinizi yoldaş sıcaklığı ile kucaklıyoruz. Etkinliklere katılan herkese en içten devrimci selamlarımızı gönderiyoruz.

Yoldaşlar,

İçinde bulunduğumuz tarihsel dönem bir bunalımlar, savaşlar ve devrimler dönemidir. Boylu boyunca bir bunalımlar ve savaşlar dönemine girdiğimiz artık kesinleşmiş bulunuyor. Şimdi de, yeni bir devrimler dönemine, adım adım Yeni Ekimler'in kaçınılmaz olduğu bir yeni safhaya doğru ilerliyoruz.

Bir yandan, kapitalizmin kabesi Amerika da dahil, tüm kapitalist ülkelerdeki ardı arkası kesilmeyen, giderek kitleselleşen, daha da önemlisi militan biçimler kazanan proleter kitle hareketleri, diğer yandan, Tunus’la başlayıp Mısır’la devam eden ve tüm bir Ortadoğu’yu yangın yerine çeviren emekçi halk isyanları, bu durumun ifadesidir, bunu doğrulamaktadır.

Sınıf devrimcisi komünistler olarak, tarihsel dönem konusundaki açıklıklarımızdan ve tüm bu gelişmelerin sağladığı moral imkanlardan güç alarak, tok bir biçimde, ''Devrime hazırlanıyoruz!'' şiarı ile ortaya çıkmış bulunuyoruz. Evet, biz tok bir iddiada bulunuyor ve devrim ve sosyalizm adına bir bayrak kaldırıyoruz.

Çünkü, döneme cevap veren tek hareket komünist harekettir. Çünkü, Türkiye’nin devrimci geleceğini inşa edecek yegane programa ve devrimin aracı yegane silaha sadece biz sahibiz. Yani, iddiamız temelsiz değildir.

Dostlar, yoldaşlar,

Türkiye’deki burjuva cumhuriyet yolun sonuna gelmiştir. Sürekli aşınmakta ve çözülmektedir. Çöküşü de uzak değildir. Nereden bakılırsa bakılsın, gelinen yerde, Osmanlı'nın mirasçısı bu köhne cumhuriyet yıkılmayı bekliyor. Toplumsal bir devrimle onu yıkıp, ait olduğu yere, hurdalığa atmanın zamanı gelmiştir.

Bu gerici cumhuriyeti yıkmak tarihsel görevi ise Türkiye proletaryasına aittir. Açıkçası, tarih Türkiye proletaryasının omuzlarına son derece onurlu ve tarihsel bir görev yüklemiştir.

Demek oluyor ki, sınıf devrimcilerini hayati bir sorumluluk bekliyor. Sınıf devrimcileri, bugüne kadar Türkiye’nin işçilerine, emekçilerine, devrim ve sosyalizm davası uğruna mücadelede emek harcamış, acı çekmiş dünün ve bugünün devrimci kuşaklarına verdiği tüm sözleri yerine getirmiştir. Yürekten inanıyoruz ki, sınıf devrimcisi komünistler bu sorumluluğun altından da kalkacaklardır.

İşte o zaman, Mustafa Suphi’nin dediği gibi ''Dünya devriminin gelecekteki seyrinde Türkiye proletaryası şerefli bir mevki işgal edecektir!''

Geride bırakılan 25 yılın haklı gururu, sevinci ve coşkusu ile hepinizi yoldaş sıcaklığı ile kucaklıyoruz.

Kahrolsun emperyalist savaş ve saldırganlık!
Yaşasın işçilerin birliği, hakların kardeşliği!
25. yıl tüm yoldaşlara kutlu olsun!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu
(BİR-KAR)

Komünist hareketin düzenlemiş olduğu “İşçilerin birliği halkların kardeşliği” etkinliğini Genç Komünistler olarak içten yoldaşça duygularımızla selamlıyoruz.

Dünyanın dört bir yanında kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşlara karşı başka bir dünya özlemiyle mücadele edildiği şu günlerde, bizler “25. yılımızda devrime yürüyoruz” diyoruz.

25. yılımızda liselerde, üniversitelerde YÖK’e, YÖK düzenine, ırkçı, gerici, paralı eğitime karşı başkaldırıyoruz, devrimi örüyoruz. Komünistlerin fabrikalarda, atölyelerde taşıdığı işçi sınıfının kızıl bayrağını bizlerde liselerimizde, üniversitelerimizde taşıyoruz.

Denizler’den, Mahirler’den, İbolar’dan, Mazlumlar’dan aldığımız devrim gıdasıyla sizleri bir kez daha Ekim Gençliği ve DLB adına selamlıyor bir kez daha işçilerin birliği halkların kardeşliği etkinliğimize hoş geldiniz diyoruz.

Bu etkinlikten aldığımız devrim ve sosyalizm coşkusuyla okullarımızda sosyalizm bayrağını daha güçlü taşıyacağımızı söylüyor ve tüm üniversiteli ve liseli gençliği devrim ve sosyalizm mücadelesinde saflarımıza örgütlenmeye çağırıyoruz.

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!

Ekim Gençliği – Devrimci Liseliler Birliği

Emperyalistlerin savaş çığırtkanlıkları ve Türk devletinin komşu halklara yönelik saldırganlığı artıyor. Kürt halkına dönük imha ve inkar politikaları sürüyor. Gün emperyalist saldırganlığa, kapitalist sömürüye karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği şiarının yükseltme günüdür. Gün işçi ve emekçileri tüm bu saldırganlıklara karşı devrimci mücadele yolunda örgütlemeye günüdür.

İşçilerin birliği halkların kardeşliği şiarının ete kemiğe bürünmesi dünyada ezilen milyonların en yakıcı ihtiyacıdır. Komünistler 25. yıl vesilesiyle örgütledikleri etkinlikler aracılığıyla sosyalizmin kızıl bayrağını yükseltiyorlar. Bu bayrak komünist hareketin 25. yılını kutladığı bu dönemde devrimin yakıcılığını, işçi ve emekçilerin kendi haklı davaları uğruna yani sosyalizm uğruna mücadeleyi örgütleme ihtiyacını haykırmak için bu topraklardan yükseltiliyor.

Sınıf devrimcileri tarafından yükseltilen “devrime hazırlık” çağırısı devrime olan inancın, devrimci iradi duruşun, işçi sınıfının tarihsel rolü konusundaki bilinç açıklığının ürünüdür. Komünist hareketin 25. yılı vesilesiyle yükseltilen çağrının arkasında 21. Yüzyılın sosyalizmin yüzyılı olacağı konusundaki politik açıklık var. 25 yıl çağrısı “krizler, bunalımlar ve devrimler” döneminin nesnel olarak gündeme getirdiği ve her geçen gün daha da olgunlaştırdığı tarihsel bir sorumluluğun ifadesidir. Komünistlerin “krizler, bunalımlar ve devrimler” tespitini doğrulayan olay ve olgular dünyanın dört bir yanında doğrulamaktadır.

Gün her açıdan devrime hazırlanma günüdür. Devrime hazırlık işçi havzalarında örgütlenmek işçi sınıfının gündelik çalışma içinde devrime hazırlamaktadır. Devrimin gücü olan işçi sınıfını örgütlemekte alınacak olan mesafe devrime hazırlığımızın başarısının önemli bir göstergesidir.

İşçi sınıfının devrimci partisi, Komünist işçi partisi devrim yürüyüşünü hızlandıracak güç ve iradeye sahip olduğunun dosta düşmana göstermiştir. En zor koşullarda yeni bir gelenek, yeni bir çizgi ve yeni bir kültürün temsilcisi olduğunu kanıtlamıştır. İşçi sınıfının devrimci iktidarı olan sosyalizmin kazanılmasının biricik yolu bu uğurda işçi sınıfının savaşma kapasitesini kazanmasıdır. Komünistler bu yolda 25 yılın birikimi ve deneyimlerine yaslanacaklardır. Bu birikime yaslanan komünistlerin üstesinden gelemeyeceği hiçbir engel yoktur.

İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!
Şan olsun komünist hareketin 25. yılına!

Kayseri’den komünistler

Kriz, emperyalist savaş ve saldırganlık, kapitalist sömürünün ulaştığı boyutalır, her geçen gün derinleşen sosyal hoşnutsuzluk, barbarca yağmalanan ve tahrip edilen doğa; bütün bunlar günümüz dünyasına ve dolayısıyla kapitalist düzene ayna tutuyor.

Komünist hareketin 25 yıl önce atılan tohumları, bugün çok gür bir sesle “işçilerin birliği, halkların kardeşliği” şiarıyla devrime yeşermektedir.

Biz Sosyalist Kamu Emekçileri olarak; Habip’in, Hatice’nin, Ümit’in ve Alaattin’in yolunda devrim mücadelesine omuz veriyor, komünist hareketin 25. yılını tüm devrimci coşkumuzla selamlıyoruz.

Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!
Partiyi kazandık, partiyle kazanacağız!

Sosyalist Kamu Emekçileri

İnsanlığın her geçen gün eşit, özgür, daha güzel bir dünya özlemini dünyanın dört bir yanında büyüttüğü şu günlerde kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla işçi sınıfının tek bir yürek olması gerektiğinin bilincindeyiz. Bu bilinç ve 25 yıllık birikmden aldığımız inançle sosyalizm mücadelesinde biz de varız diyoruz. Etkinliğimizi tüm coşkumuzla selamlıyoruz.

Toplumcu Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları

Merhaba sevgili dostlar, yoldaşlar!

Ben direnişçi Kiğılı işçisiyim. Genç bir tekstil işçisi olarak tam 4 aydır Kiğılı patronu Abdullah Kiğılı nezdinde sermaye sınıfına karşı direniyorum. Geride kalan bu 4 ay boyunca Kiğılı’daki baskıyı, tehdidi, sömürüyü, işten atmaları, vb saldırıları işçi sınıfına taşımak ve anlatmak için cansiperane bir şekilde mücadele ettim. Bu süreçte Kiğılı mağazalarında blokaj eylemleri yaptım, fabrikaya haftalık düzenli olarak bildiri dağıtımı gerçekleştirdim. İşçi düşmanı Kiğılı’yı protesto etmek için “Kiğılı’ya boykot” çalışması başlattım. Benim gibi direnen Roseteks, HEY Tekstil, Bedaş, Darkmen işçileriyle beraber her Cumartesi Taksim eylemlerine çıktım. Sınıfın nasıl birlik olacağını, nasıl direneceğini ve nasıl kazanacağını bu eylemlerde bir örnek olarak yaşamış oldum.

Dikkat ederseniz cümlelerim ben yaptım, ben mücadele ettim şeklinde oldu. Ancak işin aslı tam anlamıyla öyle değil. Direnişimin en başından beri Sefaköy İşçi Kültür Evi ve Küçükçekmece BDSP bir destekçi sıfatıyla değil, tamda direnişin ortak bir unsuru olarak yer almışlardır. Sefaköy İşçi Kültür Evi, Küçükçekmece BDSP direniş faaliyetinin ilmek ilmek örülmesinde, bildiri yazımından blokaja kadar tüm pratik mücadele deneyimlerini benimle paylaştılar. Fabrika önünde direniş alanında beraber bekledik, blokaj eylemlerinde Özel Güvenlik saldırılarına beraber maruz kaldık. Anlayacağınız Sefaköy İşçi Kültür Evi ve Küçükçekmece BDSP Kiğılı direnişinin ışığı olmuşlardır. Gerek Kiğılı direnişine, gerek direnişteki diğer işçilere ve dahası işçi sınıfının tüm bölüklerine rehber olan bir büyük ışık daha var; bir kızıl ışık, bir Kızıl Bayrak.

25 yıl önce yola koyulan sınıf devrimciliği iddiası bugün Kiğılı direnişinin de tüm işçi sınıfının da biricik güvencesidir. Türkiye işçi sınıfının burjuvaziyle savaşımda ve bu savaşın sonunda bu köhnemiş düzeni yıkarken ve geleceğin sosyalist toplumunu kurarken işçi sınıfının Kızıl Bayrak’ı biliyoruz ki hep bizimle olacak.

İşçi sınıfının sömürülmesine dur demek için çürüyen kapitalist sistemi alaşağı etmek için tek çare devrimdir. İşte tam da bunun için işçi sınıfının devrime hazırlanması gerekmektedir. 25. Yılında devrime hazırlanıyoruz başlıklı etkinlik güncel ve tarihsel önemini tam da buradan almaktadır.

Habipler’den, Haticeler’den, Alaattinler’den, Hüseyin hocalardan aldığımız bayrağı yere düşürmeyeceğiz.

İşçi sınıfının kurtuluşu için tüm sınıfı, tüm işçi ve emekçileri sınıf devrimciliği iddiasının kızıl bayrağı altına çağırıyoruz. Selam olsun sınıfın partisine...

İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!

Direnişçi Kiğılı işçisi

Merhaba dostlar,

“İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” etkinliğini selamlıyoruz. Ağır sömürü şartlarına ve sendikal ihanet çetesi Türk Metal’e karşı ayağa kalktığımız için işten atılan Renault işçileriyiz.

Bizleri yıldırmak, tüm metal işçilerine gözdağı vermek için işten atıldık. 30 yıllık esaret düzeni sürsün diye işten atıldık. Vahşi sömürü düzeni sürsün diye atıldık. Ama kararlıyız; işimize dönene dek mücadele edceğiz. Türk Metal Çetesini Renault’dan ve tüm fabrikalardan söküp atacağız. Kararlıyız, bu sömürü saltanatını yıkacağız.

İşten atılan Renault işçileri

Arkadaşlar, yoldaşlar, devrimciler!

Sizlere direnen HEY Tekstil İşçileri adına Merhaba diyoruz. Bizler Aynur Bektaş ve Süreyya Bektaş tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atıldık. Direnişe başladık ve bugün direnişimizin 283. günü Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) binası önünde iki gündür çadır kuruyoruz. Ve çadırımız polisler tarafından kaldırılıyor. Fakat yılmayacağız. Pazartesi günü saat 14.00’da tekrar çadır kuracağız. Tüm yoldaşları desteğe bekliyoruz.

HEY Tekstil direnişçileri

Merhaba sınıf kardeşlerimiz!

Sermaye sınıfının sosyal yıkım ve kölelik saldırılarını yoğunlaştırdığı, Ortadoğu halklarına yönelik emperyalist savaş ve saldırganlık planlarının hız kazandığı bir süreçte biz de sınıf bilinçli işçiler olarak mücadelemizi sürdürüyoruz.

Bir yandan, asalak patronların kölelik dayatmalarına karşı mücadele ederken sermayeyle işbirliği içerisinde olan sendika bürokratları ve ihanet çetelerinin ayak oyunlarına tanık oluyoruz.

İşçi sınıfının kazanılmış haklarını patronlara peşkeş çeken sendika ağalarını fabrikalarımızdan atmak için mücadele ediyoruz. Elit Çikolata işçileri olarak, bu kararlı mücadelemizi önümüzdeki günlerde de sürdüreceğiz. Sizleri, bu mücadelelde sınıf dayanışmasını güçlendirmeye ve büyütmeye çağırıyoruz.

Böylesi bir süreçte, işçilerin birliği halkların kardeşliğini büyüteceğine inandığımız bu etkinliği Elit işçileri olarak selamlıyor, mücadeleniz mücadelemizdir diyoruz.

Kahrolsun sendika ağaları!
Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

Elit Çikolata işçileri

Emperyalist savaşa ve kapitalist sömürüye karşı, işçilerin birliği halkların kardeşliği etkinliğini selamlıyoruz.

Yüzbinlece metal işçisini kapsayan 2012-2014 grup toplu iş sözleşmesi süreci MESS, Türk Metal ve devletinde işbirliğiyle yapılan ayak oyunlarına karşı metal işçilerinin eylemli tepki vermesiyle hareketli başladı.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 7 Kasım’da resmi gazetede yayınlanmasının ardından hem Birleşik Metal-İş hem de Türk Metal Sözleşme taslaklarını sundular. İşbirlikçi Türk Metal sendikasında örgütlü olan Renault işçileri TİS taslağının geri çekilmesi için fabrika işgal eylemi yaptılar. 6000 işçiden 1500’ünün katıldığı işgalde Renault patronu devreye polisi ve Türk Metal çetesini sokarak işçilerin mücadelesini engellemeye çalıştı. Eyleme desteğe gelen Bosch işçilerine ve kitle örgütü başkanlarına saldırıda bulunan Türk Metal’e karşı işçilerde “Sendika istifa!”, “Noter gelecek işgal bitecek!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” sloganları atarak birlik ve beraberliklerini göstermeye çalıştılar.

Bu tablo açıkça gösteriyor ki Türk Metal adeta patronların fabrikalardaki kolluk kuvveti olarak çalışmaktadır.

Biz Birleşik Metal-İş üyeleri olarak Türk Metal üyelerini sendikalardan istifa etmeye ve bu çeteden kurtulmaya çağırıyoruz. Haklı davalarında bugünde göstermiş olduğumuz gibi her zaman yanlarında olduğumuzu gösteriyoruz

Kahrolsun sendika ağaları!
Yaşasın sınıf dayanışması!

Birleşik Metal-İş üyesi işçiler

Bizler Texim işçileriyiz. Sendika üyesi olduğumuz için işten atıldık. Direniş çadırı kurarak, 89 gün mücadele ederek davamızı kazandık. İşimize tekrar döndük. Zafer her zaman direnen işçilerin olacak.

Hepinizi saygıyla selamlıyoruz.

Texim işçileri

Bizler Maltepe Belediyesi Taşeron İşçileri olarak 120 gün boyunca yağmurda çamurda karda direndik. Bu direnişimiz bize çok şey öğretti. Sosyal demokrasinin çürümüşlüğünü, DİSK’in bitmiş ve bürokratlaşmış yapısını gözlerimizin önüne serdi. Bizleri bu direniş boyunca maddi ve manevi desteğini hiç esirgemeyen sınıf devrimcilerine en içten selamlarımızı iletiyoruz. 25. Yılına giren işçi sınıfının devrimci hareketini en içten duygularımızla selamlıyoruz.

Yaşasın devrim ve sosalizm!
İşçilere partiye, parti iktidara!

Direnişçi Maltepe Belediyesi taşeron işçileri

Merhabalar,
Düzenlemiş olduğunuz “İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği” etkinliğinizi tüm devrimci coşkumuzla selamlıyoruz. Emperyalist savaş ve saldırganlığın büyüdüğü, halkların boğazlandığı ve işçilerin-emekçilerin haklarının gasp edildiği bir süreçten geçiyoruz. Aynı saldırılar ükemizde de işbirlikçi burjuvazi eliyle sürdürülüyor. İşçiler ve emekçiler, ezilen halklar bu saldırılara karşı direniyorlar. Avrupa'yı saran genel grev dalgası, çatışmalı geçen işçi eylemleri, burjuvaziyi korkutmaya devam ediyor. Burjuvazi katliamlar, tutuklamalarla korkusunu yenmeye çalışıyor. “21. yüzyıl ayaklanmalar yüzyılı olacak” diyerek önlemlerini almaya başlayan kapitalist sistem, ne yaparsa yapsın devrim ve sosyalizm mücadelesini engelleyemeyecek.

Bizler de dünya ve Türkiye devrim tarihinden aldığımız mirasla, Denizler'in, Mahirleri'in, Kaypakkayalar'ın, Osmanlar'ın ve Fatihler'in mücadelesini devrim ve sosyalizmle taçlandıracağız. Ekim Devrimi'nin yıldönümünden geçtiğimiz bu günlerde çalışmanızda başarılar diliyoruz.

Yaşasın devrimci dayanışma!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Proleter Devrimci Duruş

Merhaba dostlar,

Dünyamız, sosyalist sistemin yıkılmasıyla küresel hale dönüşen emperyalist kapitalist sistemin egemenliği altında bulunuyor. Ülkemiz de bu sistemin taşeronluğunu üstlenmiş durumda. Hem kendi halklarını hem de çevre ülke halklarını bu egemenliğin boyunduruğu altına almaya çalışıyor.

Fakat bizbiliyoruz ki tarih sınıflrın mücadele tarihidir ve Marksist-Leninist öğreti unutulmadı. Bu salonu dolduran arkadaşlar bu öğretinin unutulmadığının ve mücadelenin devam ettiğinin bir göstergesi daha oldu. Sınıf savaşımının her alanında mücadeleyi beraber örmek dileğiyle 25. Yılınız kutlu olusn.

Yaşasın devrim!
Yaşasın sosyalizm!

TKP 1920 İstanbul İl Merkezi

Uluslararası işçi dayanışmasının en yaygın, en bilinen çağrısı “Dünyanın tüm işçileri birleşin!” şeklinde ifade edilir.

Günümüzün somut gerçekliği ise, bu çağrının emek dünyasında değil ama sermaye dünyasında karşılık bulduğudur. Küresel sermaye bu güç birliği ile tarihinin en acımasız sömürü düzenini hayata geçirmiş bulunuyor.

Sömürüsüz bir dünya özlemi ve bu özlemi gerçekleştirmek için sürdürdüğümüz mücadele, bugün en zorlu sınavı dayatıyor bizlere.

Artık sömürülen sadece emekçi kitlelerin kol ve kafa gücü değil, nehirlerimiz, ormanlarımız, denizlerimiz, toprağımız kısaca doğamızdır.

Yine günümüz gerçekliği olarak insanlık onurumuzla birlikte kutuplardan amazon ormanlarına, Munzurlardan Fırtına deresine kadar doğamızı da küresel vahşi kapitalizmin kar, daha fazla kar, daha daha fazla kar hırsından ve döngüsünden korumak zorundayız.

Bu mücadelede bayrağımız yine sosyalizm ülküsüdür. Bize bütün halkların kardeş olduğunu, savaşsız, sömürüsüz bir dünyanın ancak halkların ortak mücadelesi ile mümkün olduğunu öğreten sosyalizm bugün de yolumuzu aydınlatıyor.

Yeter ki sosyalizme bir ihanet hırkası olarak giydirilen nasyonalizmin, yani nasyonal sosyalizmin tuzaklarına karşı uyanık olalım.

Yaşasın işçilerin, emekçilerin birliği, yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın sosyalizm!

Etkinliğinizin başarılı geçmesi dileğimle sizleri selamlarım.

Pakrat Estukyan
Agos gazetesi editörü