İsrail devletinin meşru müdafaa miti - Fehim Taştekin

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 17 Kasım 2012
  • 06:31

“İsrail’in kendini savunma hakkı yok mu ya da Hamas’ın günahı?” İsrail, Gazze’yi vururken BM dahil bütün platformlarda ‘Filistinlilerin roket saldırılarına karşı halkını koruduğu’ argümanını eleştirilere karşı bir kalkan olarak kullanıyor. Dün “Saldırının teknik gerekçesini tartışmanın bir anlamı yok. Çatışma bu devleti hem içerde hem dışarıda konsolide eden bir araç olarak 64 yıldır işe yarıyor” notunu düştüğüm yazıma okurlardan şu itiraz geldi: “Saldırının teknik gerekçesini tartışmanın anlamı yok diyerek gerçekleri yüzüstü bırakmışsınız. Eğer Gazze’den günlerdir sürekli sivillere yönelik füzeler atılmasaydı İsrail saldırma gerekçesi bulabilecek miydi?”

Nefsi müdafaa hakkı

İşin doğrusu saldırı için öne sürülen ‘teknik gerekçe’ de İsrail’i haklı çıkaracak güçte değil. Hadi Gazze Şeridi’ni 1.7 milyon Filistinliye açık hapishaneye çeviren abluka ile Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te adım adım genişleyen işgali bir kenara bırakalım. Filistinlilerin en önemli geçim kaynağı zeytin ağaçlarının fütursuzca kesilmesi ve 200’ü 16 yaşından küçük çocuk olmak üzere 4606 kişinin cezaevlerine tıkılması gibi Filistinlilere hayatı zehir eden politikaları görmezden gelelim. Öfkeyi ve şiddeti besleyen nesnel nedenleri hiçe saysak bile kimin ne kadar roket attığı ve ne kadar can kaybına yol açtığına dair rakamlar İsrail’in ‘nefsi müdafaa’ bahanesini savunulabilir kılmıyor.

Ölüm saçan ile korku salan

İsrail’in önde gelen insan hakları örgütlerinden B’tselem’in istatistiklerine göre 1440 Filistinlinin öldüğü Dökme Kurşun Operasyonu’nun sona erdiği 19 Ocak 2009’dan 30 Eylül 2012’ye kadar İsrail askerleri Gazze’de 271 sivili katletti. Bu süre zarfında Filistinlilerin 1500’ü aşkın roket saldırısında sadece 3 İsrailli öldü. Kudüs Vakfı Başkanı Yusuf Munayyer’in aktardığı bilgilere göre de 2011’de İsrail ordusu füze, tank, havan topu ve makineli silah atışlarıyla Gazze’de 108 kişiyi öldürdü, 468 kişiyi yaraladı. Ölenlerden 15’i, yaralılardan da 143’ü kadın ve çocuk. İsrail sadece Eylül 2012’de Gazze’de 55 Filistinliyi öldürüp 257’sini yaraladı. Yusuf Munayyer’in tespiti kritik: “Gazze’den atılan roketlerin ezici çoğunluğu ölüme ya da yaralanmaya yol açmıyor. Roketler genellikle kayıplara yol açan İsrail saldırıları üzerine ateşleniyor.”

Güçlü vurunca ‘savunma’, güçsüz vurunca ‘terör’ oluyor. Şimdi ABD Başkanı Barack Obama’nın Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Başbakan Tayyip Erdoğan’dan istediği de Hamas’ın dizginlenmesi. Obama “Ben İsrail’i durdurayım, siz Hamas’ı” demiyor, şiddetten Filistinlileri sorumlu tutup İsrail’e kalkan oluyor. Artık Hamas dizginlenemez ve roket atışları durmazsa İsrail karadan da girecek. Hamas’ın İsrail’e roket atışlarında başı çeken İslami Cihad gibi örgütleri dizginlemeye çalıştığı zaten biliniyor.

Ne var ki İsrail’in güçsüz kılmak için elinden geleni yaptığı Hamas’tan Hamas’ı da aşan bir performans bekleniyor. Hamas’ın da kontrol edemediği radikal gruplar büyüyor. Bunun nedeni Filistin-İsrail sorunundaki kördüğüm ve Hamas’ın ‘intifada’ örgütü olarak kendi kredisini tüketiyor olması.

Sihirli formüle doğru

İsrail’in kafasındaki ‘kutsal formül’ öteden beri Gazze’nin Mısır’a, Batı Şeria’nın Ürdün’e küreklenmesiyle Filistinlilerden arındırılmış bir coğrafyada oturmak. Belli ki saldırgan politikalarla bu hedefi ulaşılabilir kılmaya çalışıyor. Ama neticede İsrail öldürüyor, Filistinliler de roketlerle İsrail kentlerine korku salıyor. Taraflar açısından ‘imha’ yegâne seçenek olarak var oldukça, İsrail ‘her şeyi çivi olarak gören çekiç’ gibi davrandıkça ve siren sesleriyle sığınaklara inen hatta hayatlarından bezen İsrailliler ‘cesetler üzerinden oy’ toplayan siyasi liderlerine dur demedikçe bu kısırdöngü değişmeyecek.

Kibbutz Kfar Aza’da roket ve füze seslerinin altında Haaretz gazetesine yazan Michal Vasser’in sesi barış umudunu yükseltme adına duyulmaya değer: “Söylemek istediğim ilk şey: Lütfen beni savunma. Bu şekilde değil...

Beni savunmak istiyorsan askerleri ‘zafer’ kazanmak üzere oraya gönderme. Uzun soluklu düşün, sadece bir sonraki seçimi değil... Bacadan beyaz duman tütünceye dek müzakereye çalış. Elini Filistin lideri Mahmud Abbas’a uzat. Suikastlara bir son ver ve diğer taraftaki insanların da gözlerinin içine bak.”

Radikal / 17.11.12