İşçi sınıfı ve Kürt'ler mi yoksa... - Veysi Sarısözen

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 02 Mayıs 2012
  • 14:56

İşçi sınıfı ve Kürt'ler mi Yoksa “ordu” mu muzaffer olsun?

Tandoğan’da kendilerine “memur” diyen, emekçi olduklarının bilincinden uzak Osmanlı’dan kalma Kapıkulları AKP’nin oyununa gelmiş tuhaf bir miting yaptılar. “1 Mayıs”ı Bağdat Seferi’nin yıldönümü gibi bir şey sanmışlar; başlarında Mehter Takımı, talana çıkmış Yeniçeri güruhu haline getirildiklerinin farkında bile değiller. Mehter Takımı nedir? Kara Kuvvetleri Bandosunun Osmanlıcasıdır. Askeri bandodur. Bu bandonun “uluslararası işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele gününde” işi ne? Bu talan, yağma, yıkım ordusunun bandosuyla hangi “kardeş” işçi sınıfının evlatlarınıboğazlayacaksınız? Yoksa Kürt emekçilerini mi? Nereye? Amed’i “zaptetmeye” mi?İçine düşürüldüğünüz şu zavallı hale bir bakın.

O Mehter Takımının kösleri vurulduğunda ortada henüz modern işçi sınıfı yoktu; o zamanın memurları henüz işçileşmemişti; kapıkullarıydı. AKP çağdaş emekçiyi işte böyle kapıkulu haline getiriyor; başına Mehter Takımınıgeçiriyor, “serhad” marşlarıyla onları kendi kardeşlerine karşı düşmanlık yolunda yürütüyor.

“Darbelerle” yüzleşiyorlarmış. Ha Kara Kuvvetleri Bandosuyla ve Harbiye Marşı eşliğinde 1 Mayısta yürümüşsün, ha Mehteranın çaldığı “Ordu”marşıyla yürümüşsün. Şu kepazeliğe bakar mısınız? Enternasyonal bir günde Hak-İş’in Mehter Takımı ne diyor:

Ey şanlı ordu,eyşanlı asker

Haydi gazanfer, umman-ı safter

Bir elde kalkan, bir elde hançer

Serhadde doğru ey şanlı asker.

Deryada olsa herşey muzaffer”

İşte Hak-İş’in “1 Mayıs marşı” budur. Militaristtir. Yağma, ilhak, yakıp yıkma savaşlarına giden Yeniçeri güruhunun önündeki bandonun çaldığı bu marş, İslamı ordulaştırmanın, devletleştirmenin, Türkleştirmenin ve kapitalistleştirmenin sembolüdür. “Tekbir”i sınıf bilincine karşı istismar etmektir.

Ve bu 1 Mayıs’ta “anti-kapitalist genç Müslümanlar”ın Taksim’de farklı inançtan 1 Mayısçılarla buluşması işçi sınıfını kuşatan bu“sahte Müslüman, Türkçü, sermayeci, erkekçi, militarist” hegemonya düşünüldüğünde simgesel de olsa büyük önem taşıyor.

Tandoğan’da ve Taksim’de bu iki 1 Mayıs, Türkiye’deki kutuplaşmayı ortaya koyuyor. Tandoğan bugünün, Taksim geleceğin Türkiye’sini temsil ediyor.

Ama bu yıl 1 Mayıs’ın asıl ve en büyük “yürüyüşü” bir başka yerde gerçekleşiyor. Evet, Amed’te de 1 Mayıs kutlandı. Kitlesel oldu. Yok olduğu söylenen sosyalizmin emekçi Kürt halkının devrimci kitle mücadelesi içinde yeniden doğmakta olduğu açıktır. Bu hareketi “milli hareket” diye küçümseyenler çoktandır ortalarda yok. Ama burada vurgulamak istediğimiz bu değil. Kürt coğrafyasında asıl 1 Mayıs kutlaması aşağıdaki haberde anlatılıyor:

“Lice İlçesi'ne bağlı Bamitnê Köyü kırsalında sabah erken saatlerde özel birliklerin katılımı ile başlatılan operasyon genişleyerek sürüyor. Şathê Köyü kırsalında yoğunluk kazanan operasyonda, dağlık alanlar havadan ve karadan bombalanıyor. Söz konusu alanlarda orman yangını çıktı. Köylüler ve BDP'lilerin operasyon bölgesine yürüyüşü ise Tepe (Gir) Köyü'nde askerler tarafından engellendi. Canlı kalkanlar başka bir güzergahtan yürüyüşünü sürdürüyor.”

1 Mayıs “bayram” değil. “Birlik, dayanışma ve mücadele günü.”

Lice dağlarında uçakların, helikopterlerin ve topların bombardımanı altında, onbeş kilometre genişliğindeki bir alanda süren savaşa karşı yürümek, göğsünü silahlara siper etmek, 1 Mayısın devrimci ruhunu Kürt dağlarında yaşatmak… Türk bölgesel emperyalizminin savaş siyasetine karşı koymak…İşte gerçek 1 Mayıs mücadelesi budur; somut anti-kapitalizm, somut anti-emperyalizm, somut anti-militarizm budur.

Lice dağlarında ölümü durdurmak için yürüyenler, Taksim 1 Mayıs alanından yükselen “birlik ve dayanışma”iradesinden güç alıyorlar. Yalnız olmadıklarını görüyorlar. Fırat’ın Batısında başka koşullarda süren mücadele, Metropolün Kürt coğrafyasında yürüttüğü kanlısavaşı durduracak olan Enternasyonal güçlerin ortaya çıkmağa başladığını gösteriyor.

Yalnız “enternasyonal birlik ve dayanışma” güçlerini ortaya koymakla kalmıyor. Bu güçler aynı zamanda tüm Ortadoğu’da mayalanan devrimci sürecin öncüsü Kürt özgürlük hareketiyle aynı devrimci sürecin organik bileşenleri haline geliyor. Güçler dayanışma içinde birleşiyor ve mücadeleyi tek bir devrimci sürece dönüştürmeye başlıyor.

Ama henüz başlangıç halinde.

1 Mayıs’ın ruhu Lice dağlarında yaşıyor. Metropollerde yeniden doğuşu ise, Lice dağlarındaki katliamı metropollerde “genel grevlerle” durdurduğumuz zaman gerçekleşecek…

Özgür Gündem / 02.05.12