Irak Kürdistan Yönetimi Başkanı Barzani’den açıklamalar – Hasan Cemal

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 14 Kasım 2012
  • 05:43

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani, ‘PKK’nın silahtan vazgeçmesi gerekir’ diyor, sorunun çözümü için barışçıl yolları öneriyor

 ‘Bölge konusunda vallahi benim de kafam karışık’ diyen Barzani’ye göre açlık grevlerinde artık devletin adım atması gerekiyor

Mesut Barzani Milliyet’e bir buçuk saat süren açıklamalarını Sere Reş’teki Başkanlık Sarayı’nda yaptı. Yanında, yıllardır en yakınında çalışan Başkanlık Divanı Başkanı Fuad Hüseyin vardı. 

*  Önce bir ateşkes olması lazım. Silahlar susmalı!

*  Bir barış sürecinde Öcalan’ın rol alabileceğini görmekteyiz.

*  Kanaatimce PKK hâlâ Öcalan’a bağlı.

*  Anadilde eğitim artık en temel haklardan birisi... Türkiye’nin  bundan kaçınmaması lazım.

*  Açlık grevleri artık sona ersin. Mesajlar verildi, alındı. Buna karşılık devlet de olumlu bir cevap versin.

ERBİL

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti olan Erbil’e Kürtler Hewler der.  Sonsuzluğa doğru dümdüz uzayıp giden ovadaki Erbil’e tepeden bakan Selahaddin şehrine gelince, arabayla yarım saat çeker. Türkiye sınırına kuş uçuşu en çok 180 kilometredir. Ama o da halkın dilinde Selahaddin değil Masif’tir.

Kürdistan dağlarının dimdik başladığı yer sayılan Masif’in en tepesinde ise kartal yuvasını andıran Sere Reş vardır, Türkçesi Siyah Tepe olan. Irak Kürdistan’ı buradan yönetilir.

Başkan Mesut Barzani dün öğle vakti, Namık Durukan ile gittiğimiz Erbil’de, bir buçuk saat süren açıklamalarını Sere Reş’teki Başkanlık Sarayı’nda yaptı. Yanında, yıllardır en yakınında çalışan Başkanlık Divanı Başkanı Fuad Hüseyin vardı.

Mesut Barzani’yle ilk mülakatımı 1993’te Dohuk’ta yapmıştım. Kendisiyle geçen yirmi yıl içinde birçok kez görüştüm.

Bunca yıldır değişmeyen bir şey var. Bölge bir türlü durulmuyor, sürekli olarak fokur fokur kaynama halinde. Bunu belirtince, Mesut Barzani’nin tepkisi şu oluyor:

“Bölge yanmakta!”

Hemen ekliyor gülümseyerek:

“Ama bu hengameden, bu mutfaktan nasıl bir yemek çıkar bilemem.”

‘BENİM DE KAFAM KARIŞIK!’

Bölgede dengelerin nasıl hızla değiştiğine, çok şeyin bıçak sırtında olduğuna işaret ettikten sonra, bu bölgede neyin nereye gittiğini görmenin güçlüğünü belirtiyorum. Erbil’de sohbet ederken birinin şöyle dediğini aktarıyorum:

“Hani derler ya, kimin eli kimin cebinde belli değil. Yer yuvarlağının bu bölgesinde, kimin ayağı kimin cebinde hiç belli değil.”

Gülmeye başlıyor.

Soruyorum:

“Siz önünüzü görebiliyor musunuz bu bölgede? Benim kafam fena halde karışık.”

Genellikle kontrollü olan Barzani bu kez kendisini tutamayıp bir kahkaha atıyor:

“Vallahi benim de kafam karışık!”

Türkiye’yle Irak Kürdistan yönetimi arasındaki ilişkilerin ‘çok iyi bir dönemi’ni yaşadığını ve bu noktaya gelinmesinde Ak Parti hükümetinin oynadığı olumlu role değiniyor. Bölgesel istikrar ve barış açısından bu ilişkilerin hem siyasal, hem ekonomik bakımdan daha da gelişmesi gerektiğini söylüyor.

PKK BOZUCU UNSUR MU?

Soruyorum:

“İki taraf arasındaki ilişkilerde PKK bozucu bir unsur mu?”

Yanıtlamadan bir süre düşünüp öyle konuşuyor:

“PKK sorunun bir tarafı... Burada bir irade lazım, siyasi bir irade... Silaha başvurmadan, barışçıl yollardan sorunu çözmeye yönelik bir irade... Kürt sorununun çözümüne yönelik bu irade hâlâ çıkmış değil. Ama biz sorunun barışçıl yollardan çözüleceğine inanıyoruz.”

Ankara’ya, PKK’ya, Türklere ve Kürtlere mesajlarınız nedir diye sorunca, özetle şu yanıtı veriyor:

“Ankara’da olsun, PKK’da olsun, her iki tarafta da iki farklı çizgi var. Bir taraf hâlâ silah diyor, savaş istiyor, diğer taraf da barış diye bastırıyor.”

PKK’da da barış için bastıranlar var mı diye bir daha sorunca, “Evet” diye vurguluyor. Kendi konumunun altını şöyle çiziyor:

“Biz hem Ankara’da, hem PKK içinde sorunun barış yoluyla çözülmesini isteyen güçlerin yanındayız.”

Ekliyor:

“Son Ankara ziyaretim sırasında, 2009’daki gibi bir açılım sürecine ilişkin bir iyi niyet olduğunu gördüm. Ayrıca bu süreç tam olarak da durmadı.”

‘SORUN DERİNE GİDİYOR’

Aramızdaki soru cevap şöyle devam etti Başkan Barzani’yle:

“PKK silahla bir yere varabilir mi?”

Barzani:

“Silahla bir yere varılamaz. Silahlı mücadelenin zamanı dolmuştur. PKK’nın silahtan vazgeçmesi gerekir.”

“Bir yol haritası var mı? Ne yapmak lazım yeni bir süreç için?”

“Sorun derin, derine gidiyor. Başbakan Erdoğan’ın 2005’teki Diyarbakır konuşmasını anımsıyorum, ‘Kürt sorunu bizim de sorunumuzdur’ diyen o konuşmasını... Sonra Erbil’e geldiğinde söyledikleri... Türkiye bir devlettir. Kendi vatandaşlarına karşı sorumlulukları vardır.”

“Nasıl bir yol haritası olabilir?”

Mesut Barzani:

“Önce bir ateşkes olması lazım, önce silahlar susmalı, (silahların tümden bırakılması, toprağa gömülmesi anlamında söylemiyor; bunun daha sonraki adım olduğunu belli ediyor, HC) Sonra küçük küçük adımlar atılmalı, kolayından başlayarak...”

ANADİLDE EĞİTİM...

Soru:

“Bu yol haritasının bir yerinde anadilde eğitim, Kürtçe eğitim de yer almalı mı?”

Mesut Barzani:

“Anadilde eğitim, Kürt dilinde eğitim artık en temel, en basit haklardan birisi... Türkiye’nin bundan kaçınmaması lazım.”

Ve tekrarlıyor Barzani:

“Bir ateşkesle birlikte, en kolayından küçük adımlarla başlayacak bir yol haritası, bir süreç... Kolayından zoruna doğru zaman alacak bir süreç...”

ÖCALAN FAKTÖRÜ...

Soruyorum:

“Bu süreçte Öcalan’ın rolü ne olabilir? Bu konu Türkiye’de tartışmalı. Kimi, Öcalan’ı PKK artık dinlemiyor derken, kimi de farklı düşünüyor. Ne diyorsunuz?”

Mesut Barzani bu sorumu gayet dikkatli, sözcüklerini seçerek yanıtlıyor. Ama verdiği izlenim, Öcalan’ın dışlanamayacağına işaret ediyor.

Söyledikleri şöyle:

“Özellikle Türkiye’de yazılanlara, yine kamuoyundaki havaya, Kürtlere bakınca... Böyle bir barış sürecinde Öcalan’ın rol alabileceğini görmekteyiz. Kanaatimce PKK hâlâ Öcalan’a bağlı... Hava öyle ki, Öcalan’ın hâlâ etkisi var örgüt üzerinde... Ama iş pratiğe dökülünce, uygulamaya gelince ne olabilir, bilemiyorum tabii...”

Namık Durukan araya giriyor:

“Oslo benzeri bir sürecin yeniden başlatılması konusunda arabuluculuk yapar mısınız?”

Mesut Barzani:

“Sorunun barışçıl bir şekilde çözülmesi için ben her zaman hazırım. Her iki taraftan en küçük bir barışçıl adım atılsın, ben üzerime düşeni yapmaya hazırım.”

“Böyle bir süreç var mı?”

Mesut Barzani:

“Henüz böyle bir şey yok. Ben böyle bir şey görürsem, bana da gerek duyulursa, ben hazırım.”

Mesut Barzani’nin “Henüz böyle bir şey yok!” sözü gerçeği yansıtıyor.

Geçen cuma gününden beri Erbil’deyim. Sürekli görüşme halindeyiz. En çok üstünde durduğum konuların başında, Türkiye’de PKK ve Kürt sorunu geliyor.

Ankara’nın MİT ve Dışişleri olmak üzere değişik kanallardan Erbil’le temas halinde olduğu söylenebilir.

Ama Kürdistan yönetiminde, Türkiye’deki PKK ve Kürt  sorunuyla ilgili ‘Kürt dosyası’nın şimdilik boş olduğunu söylemek galiba gerçeği ifade etmek olacak.

AÇLIK GREVLERİ...

Mesut Barzani’ye Türkiye’deki ‘açlık grevleri’ni soruyorum.

Yanıtı şu oluyor:

“Aslında açlık grevleriyle mesajlarını vermişlerdir. Artık devletin de adım atması gerekir diye düşünüyorum. Kısacası mesajlar verildi, alındı bence... Açlık grevleri sona ersin. Buna karşılık devlet de olumlu bir cevap versin.”

YARINKİ BÖLÜM

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’yle konuşmanın yarınki bölümünde Suriye, Suriye’de PYD ve PYD karşıtları var; Kürdistan yönetimiyle Türkiye’nin Suriye Kürdistanı’na ilişkin tavırları var; Barzani-Talabani ilişkileri, Maliki Bağdatı’yla Ankara’nın ve Erbil’in ilişkileri var; Amerika, İran var; bir de yer kalırsa elbette petrol ve enerji hatları var.

Dosyamız epeyce kabarık.

Milliyet / 14.11.12