İlköğretimde 'başkanlık' yarışı – Pınar Öğünç

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 09 Kasım 2012
  • 06:39

Yerel seçim manevraları gündemi işgal ederken ve nüfusun neredeyse yüzde 50’sinin oy kullanmadığı ABD’nin başkanlık seçimi dünyayla birlikte memleketimizde de ince ince tartışılırken çok farkında olmadığımız bir seçim maratonu yaşanıyor şu aralar.

Dün Anadolu Ajansı’nın geçtiği ‘Öğrencilere demokrasi kültürü aşılanacak’ başlıklı haberle, Demokrasi Eğitimi ve Okul Meclisleri dünyasında buldum kendimi. Bu aslında 2004’te ilk adımı atılan bir proje. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ve özel ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında okul meclisi başkanının seçimiyle başlayıp ilçe temsilciliği, il öğrenci meclisi, derken Türkiye Öğrenci Meclisi’ne uzanan bir demokrasi yolu söz ettiğimiz. Ara ara TBMM’de yapılan Türkiye Öğrenci Meclisi oturumları haber olur, ‘laci’ takımlar ve döpiyesler giymiş ekseriyetle lise öğrencileri kürsüden yemin ederler.

Amaç ‘cumhuriyetimizin demokrasi ile güçlendirilmesi’, ‘hoşgörü ve çoğulculuk bilincinin geliştirilmesi’ vesaire. Elbette ki ‘kültürünü özümsemiş, milli ve manevi değerlere bağlı, evrensel değerleri benimseyen nesillerin yetiştirilmesi’ de girivermiş içine.

‘Umudun adı Berkay’

Kimi internete videolar yüklediğinden seçim kampanyalarının takibi ziyadesiyle eğlenceli. Özellikle de ilköğretim seçimleri… Okul duvarlarını keçeli kalem marifetiyle hazırlanmış afişlerle donatanlar, seçim şarkıları hazırlayanlar; ‘Umudun adı Berkay’, ‘Beni siz yeşerttiniz’, ‘Sözde değil özde hizmet’ türü sloganlar… Anında siyasetçi tonlamasına geçmiş seçim konuşmaları var. ‘Eğitimde bayanlara öncelik’ gibi kalıplar ezberlenmiş. Biri okula hafta sonu kursu vaat ediyor, biri seçilirse kütüphaneyi yenileyeceğini, diğeri çöp kutularının sayısını arttıracağını söylüyor. Yıl sonunda mezuniyet balosu ve her öğrenciye bir dolap, bazı adaylar tarafından verilen sözlerden.

Doğrudan rakiplerini kötüleyen afişler gördüysem de rekabet Meclis’te ‘Bedevi’ seviyesine gelecek gibi görünmüyordu neyse ki. Ama Türkiye Öğrenci Meclisi’ne kadar gelmiş bir gencin Meclis’te konuşmaya başlamadan önce sponsoru olan işadamlarına teşekkür etmesi de işin ciddiyetine anlamlı bir gösterge.

Eğitim-Sen 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak, bazı okullarda heyecanın çoktan kaçtığını, seçimsiz doğrudan bir öğrencinin atandığını duyduklarını söylüyor. Projenin işleyişi okula, hatta sorumluluğu alan öğretmene göre değişebiliyormuş. Kimi öğretmenler kişisel olarak rekabetin kızışmasını teşvik ediyormuş.

Faydası vardır elbet; çocuklar ve gençler için temsili demokrasiye dair şenlikli bir oyundur. Fakat mesela en geç üç beş yıl içinde kendilerini bulacakları üniversitelerdeki demokrasi ortamını düşününce… Akademik özgürlüklerin hududuyla başlayan, öğrencilerin demokratik haklarını kullanarak fikirlerini beyan edebilecekleri zeminlere uzatabileceğimiz mayınlı bir arazi… Günlerdir ülkenin dört bir yanında açlık grevleriyle yapılan her eylem gaza bulanmış, dekanlık izinli kulüp faaliyetleri iddianamelerde ‘örgüt faaliyeti’ olarak geçebilmiş. Bazı öğrencilere demokrasi düşmeyebiliyor; numunesi bol. Bir de sonrası var tabii.

Bu mevzuun tekrar gündeme gelişi milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilmesi projesini getiriyor akla. 18 yaşla kimsenin problemi yok, demokrasi algısıyla var. Sandıkla sınırlı olmayanıyla…

Radikal / 09.11.12