Genel-İş 1 No'lu Şube:

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Röportaj
  • |
  • 12 Mart 2012
  • 15:04

“Kadrolu işçiler taşeron işçilerine sahip çıkmalı!”


(13.03.12) - Nisan ayı içerisinde gerçekleştirilecek Taşeron İşçileri Kurultayı’nın örgütleyicilerinden DİSK/Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’nin yöneticileri kurultay hazırlıkları ve taşeron köleliğine ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Maltepe Belediyesi taşeron işçilerinin direnişiyle ilgili mesajlar da veren şube yöneticileri köleliğe son vermek için ortak mücadelenin önemine dikkat çektiler.

“İşçilerin en büyük gücü birlikteliktir”

- Taşeron köleliğine karşı nasıl bir mücadele yürütülmeli?

Ahmet Arıkan (Kartursaş işçisi/Kartal): Sendikamızda taşeron şirkette çalışan tek asil yönetim kurulu üyesi benim. Türkiye’de taşeronluk sistemi birçok sektörde faal durumda. Çok büyük hak kayıpları yaşanıyor. Öncelikle, taşeron sisteminin yoğun olduğu işkollarında lokal anlamda sorunların tespit edilmesi gerekiyor. Nakliye, deri, tersaneler, belediye gibi işkollarında taşeron firmalarda çalışan işçi önderlerinin tespit edilerek bu kişiler aracılığıyla sorunların tespit edilmesi gerekiyor. Daha sonra masaya oturarak değerlendirme yapılmalıdır. Bunun ön çalışmalarını zaten yapıyoruz. Sorunlar üzerinde çözüm önerileri ortaya koyup donelerle birilerinin karşısına çıkmalıyız. Bu iş için bölgesel anlamda mücadele yetmiyor. İşçilerin en büyük gücü birlikteliktir. Bu birlikteliği sağlamak gerekiyor. Yapacağımız şeyleri işçiye anlatarak onları kazanmalıyız. Bu gücü sağladıktan sonra asıl hedef taşeron çalışmanın önündeki yasal engellerin kaldırılmasıdır. Hükümete sıkıntılarımızı ve çözüm önerilerimizi anlatmalıyız. Ses getirecek bir şekilde yasal değişikliklerin yapılmasını sağlamak lazım. Sendikal anlamda, engel teşkil eden yasaların değiştirilerek muhatap kabul edilmeyi sağlamak önemli.

“Yasal düzenleme yapılmalı”

İbrahim Tuncer Arın (1 No’lu Şube YK üyesi): Taşeronlaşma vahşi kapitalizmin önümüze sunduğu bir şeydir. Bu genelde kamuda, temizlik şirketlerinde çalışan taşeron işçilerinin sendikalı olmalarını sağlamaktır. Bu noktada yasal düzenlemelerin de mecliste görüşülüp önünün açılması gerekir. Örgütlenme yapılan şirketin farklı illerde ihale alması durumunda buralarda da çoğunluğu almak gerekiyor. Bunun için de bir an önce sendikalar hükümetle görüşüp örgütlenmenin önü açılmalıdır.

Sosyalistlerle, devrimcilerle birlikte bu örgütlenmenin önünü açmamız lazım. Bu süreçte bir şekilde yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

“Sendikalaşmanın önünü açmak gerekiyor”

Yusuf Ceylan (Kartal Belediyesi / 1 No’lu Şube YK üyesi): Son olarak taşeron işçileriyle birlikte bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda süreci örgütlemek için alt komite oluşturuldu. Bu toplantıda, taşeron işçilerinin hepsini örgütleyecek bir dernek fikri gündeme geldi. Bu benim kişisel düşüncemdir ve Türkiye’de bireysel hak aramakla kazanma ihtimalinin mümkün olmadığını düşünüyorum. O yüzden işin bir yanında sendika diğer ayağında ise dernek çatısı altında örgütlenilirse daha fazla ses getirir. Böyle bir örgütlenme, taşeronluk sistemiyle ilgili yasal düzenlemeleri yapmak için meclisi zorlayabilir. Taşeronlaşmaya karşı bir hareket olması gerekiyor ama taşeronu yok edemeyiz. Taşeron şirketlerde sendikalaşmanın önünü açmak gerekir. Kadrolu işçilerle kadrosuz işçilerin hakları belli bir dengeye gelecektir. Bölgemizde özellikle Kartal’da taşeron şirketlerdeki çalışmanın içindeydik. Bazı ufak tefek sorunlar dışında işçiler olumlu yaklaştı ve kaynaşma içerisindeler.

Mehmet Tanyeri (1 No’lu Şube YK üyesi): Başkanımızın da değindiği gibi bu süre içerisinde eğer taşeron işçilerini yanımıza almazsak kadrolu arkadaşlarımız da büyük hak gaspları yaşayacak. Bu yüzden güç birliği yapıp çıtamızı daha yukarılara taşıyarak mücadele etmemiz gerekiyor.

“Taşeron İşçileri Kurultayı’na hazırlanıyoruz”

- Taşeron İşçileri Kurultayı’nın hazırlıkları hakkında bilgi verir misiniz?

Mahmut Şengül (1 No’lu Şube Başkanı): Alana yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Anadolu Yakası’nda kitle örgütleri, sendikalar ve taşeron işçileri ile diğer işkollarında (tersaneler, metal, deri, tekstil, genel hizmetler vb.) taşeron çatısı altında çalışan işçilerin de içinde bulunacağı bir oluşum yaratmak istiyoruz. Yola çıkarken ilk hedefimiz Taşeron İşçileri Kurultayı düzenlemek. Bu kurultaydan sonra daha farklı etkinliklerle tüm taşeron çalışanlarının sorunlarını (ücretsiz, kuralsız çalışma, iş güvencesi vb.) ve çözüm yollarını anlatan bir bildiriyle sorunun asıl muhatabı olan meclise gideceğiz. Daha önce taşeron sistemini sona erdireceklerini söylüyorlardı. Onların peşine takılıp gitmektense sorunun asıl muhatabı olan taşeron işçileri kendi sorunlarını kendileri tespit edip bu konunun meclis gündemine getirilmesi için önümüzdeki süreçte çalışmalarımızı yürüteceğiz. Tüm işkollarını kapsayan bu örgütlülüğü yaratırken de sendika ve siyasal anlayış ayrımı yapmadan sadece taşeron işçilerinin sorunlarına hizmet eden bir anlayışla bu işe girişeceğiz. Böylelikle de toplumun her kesimini kapsayacak bir oluşum için hareket edeceğiz.

Metal işkolundan, tersanelerden, diğer işkollarından taşeron işçileri ve Genel-İş 1 No’lu Şube olarak bu çalışmanın altyapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Sadece kendimizin değil bu oluşum içindeki tüm arkadaşların görüşleri doğrultusunda hareket edeceğiz. Hazırlıklarımızı yaptıktan sonra Nisan ayı içerisinde Taşeron İşçileri Kurultayı yapmayı planlıyoruz. Bu etkinliği daha öncesinde basınla paylaşarak bölgemizin gündemine taşımak istiyoruz. Ayrıca, kamuoyu ve tüm taşeron işçilerinin dikkatini buraya çekmeyi arzuluyoruz. Bunu yapabilirsek önümüzdeki süreçte çok farklı noktalara gelebiliriz. Önce, sorunları tespit etmek gerekiyor. Örneğin tersanelerde iş cinayetleri, güvencesizlik sorunu var. Bizim işkolumuzda ihale süreçleriyle ilgili sıkıntı var. Sendikalaşmayla ilgili baraj sıkıntısı ve kuralsız çalışma ve işten atmalar var. Eskiden kölelik vardı. Kendi coğrafyamızda da ağalık sistemi vardı. Taşeronluk da bunlardan çok farklı değil. Birçok kesimin refah payının elinden alınarak sadece bir kişide toplanması demektir taşeronluk. Bunun karşısındaki duruşumuz ise insanların yaşam standartlarının sosyal ve ekonomik açıdan geliştirilmesidir. Yarın işe geldiğinde acaba işten çıkarılır mıyım, çıkarılmaz mıyım kaygısını yaşamayacağı sadece ekonomik değil diğer anlamda da düzenleme getirilmesidir.

“Kadrolu işçiler taşeron işçilerine sahip çıkmak zorunda”

Kendi bölgemizde dört belediye var. Bunun üçü bize bağlı diğeri ise Belediye-İş Sendikası’nda. Bu belediyelerde kadrolu işçi sayısı 1500, taşeron işçilerinin sayısı ise 5 binin üzerinde. Eğer bunu baz alırsak burada kadrolu çalışanların da artık şu gerçeği görmesi gerekiyor. Bu süreçte taşeron sistemine karşı bir duruş sergilenmezse yarın öbür gün kadrolu işçilerin hak arama mücadelesinde taşeronlardan farkı olmayacak. Bunu emeklilik yaşının yükseltilmesi, torba yasada gördük. Önümüzdeki süreçte taşeron sorununu çözmezsek kadrolu işçilerin kazanımları ellerinden gidecek. Kadrolu işçiler kendi haklarını koruyabilmek için taşeron çalışanlarına sahip çıkmak zorundalar.

“Maltepe kıvılcım olmalı”

- Maltepe taşeron işçilerinin direnişiyle ilgili neler söyleyebilirsin?

Emrah Şahin (Kadıköy Belediyesi / 1 No’lu Şube YK üyesi): Alanlara gitmekle dayanışma olmuyor. Sendikal bilinci oturmuş her insan için Maltepe Belediyesi taşeron işçileri bir kıvılcım olmalı. Artık, kadro istenmeyen bir şeydir. Devlet yönetimleri bunu istemiyor. Bunun yerine bir kadrolu çalışanın ücretiyle 3-4 kişi çalıştırmak istiyorlar. Bunu CHP Genel Başkanı da dile getirerek taşeron sistemi modern köleliktir dedi. Ne yapmamız gerekiyor? Kadrolu işçilerin kadrosuz işçilerin yanında yer alması gerekiyor. Greve gittiğimizde bu bizim için gerekli. Haklar mücadele edilerek kazanılmalıdır. Kendi adımıza bu mücadelenin içerisinde hep olduk. Kadrolu işçilere bu saatten sonra sahip çıkacak olan taşeron işçileridir.

- Sendikalı bir taşeron işçisi olarak sorunlarınız neler?

Murat Aydoğan (Kartursaş işçisi / 1 No’lu Şube Disiplin Kurulu Başkanı): Trajikomik tarafı bizdeki sendikal örgütlenmenin işveren tarafından getirilmesidir. Hak almadan işveren eliyle ne kadar mücadele edebilirsin bu da ayrı bir konu. Hayatım boyunca, taşeron sistemiyle ilk kez Kartal Belediyesi’nde tanıştım. Daha önce de taşeron çalıştırmanın nasıl bir şey olduğunu duyuyordum ama bu kadar acımasız, ikinci sınıf insan olarak görülebileceğimi tahmin bile edemiyordum. Kartursaş’ta sendika geldikten sonra kendimizi kadrolu işçiler gibi düşünmedik. Biz yine de en basit insani hakları toplu sözleşmede almak için deveye hendek atlatmak zorunda kalıyoruz. Taşeron şirkette maaşlarımızı ne zaman alacağımızı bile bilmiyoruz, en önemlisi muhatap bile alınmıyoruz. İşyerinde bir sıkıntı yaşayınca ve amirlerimize bildirdiğimizde görev yerlerimiz değiştirilmek isteniyor. Ben değişiklik istemiyorum, sıkıntımı halletmek istiyorum. Sendikalaşmamız beni umutlandırıyor. Bu yönetimin samimiyetine güveniyorum. Kartursaş’ın da çok güvendiği bir yönetim. Biz sadece ücret sendikacılığı yapmıyoruz. İşçileri bilinçlendirmek için uğraşıyoruz. Bu çok zor bir şey. Biz sendikayı mücadele vererek almadık, hiçbir çaba sarf etmedik. O kadar sindirilmiş bir toplumuz ki insanlar sendikayı öcü gibi görüyorlar. İşçiler üretimden gelen güçlerini görmüyorlar.

Kızıl Bayrak / İstanbul