Fukushima’dan ders alır mıyız? - Mehveş Evin

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 12 Mart 2012
  • 05:50

Birkaç gün önce Radikal gazetesi, Akkuyu Nükleer santralı için “ÇED” raporu hazırlayan özel şirketin ipliğini pazara çıkardı. Enis Tayman’ın haberine göre, Dokay adlı bu şirket, nükleer santralı “çevreci” ilan etmiş!

Sadece bununla kalsa yine iyi. Dokay, hangi enerji yatırımı olursa olsun, hepsine methiyeler düzen raporlar hazırlamış.

Türkiye’de enerji yatırımlarının hangi laubalilik, cehalet ve üçkağıtla döndüğünü anlamak için mükemmel bir örnek. Üstelik sadece özel şirketler değil, bazı üniversiteler de bu çirkin çarkın bir parçası...

Dün, Fukushima’daki deprem ve nükleer felaketin birinci yıldönümüydü. Necip basınımızda konuyla ilgili çıkan haber sayısına bakıyorum da... “28 Şubat rövanşları-Bölüm x” ile kıyaslandığında hayli zavallı kalıyor!

Oysa dünya medyası, akademiyası haftalardır yazıp çiziyor: Fukushima’dan alınacak dersler nedir? Enerji sektörü ve devletler, hangi adımları atıyor?

Kaza olma riski yüzde 40

Friedrich Ebert Derneği, “Nükleer Enerjinin Sonu Mu?” raporunda, Fukushima’dan sonra alternatif uluslararası enerji politikalarını incelemiş...

Alman Reaktör Güvenliği Kuruluşu’na göre 40 yıldır aktif olan bir reaktörde, öngörülebilen en büyük kazalardan birinin gerçekleşme olasılığı yüzde 0,1.
Dünya çapında ortalama 440 nükleer santralin faaliyette olduğu düşünüldüğünde, önümüzdeki 40 yılda bu santrallerden herhangi birinde bu büyüklükte bir kazanın gerçekleşme olasılığı yaklaşık yüzde 40!

Türkiye’deyse hükümet, Akkuyu gibi fay hattında bulunan yerlere nükleer santral kurma azminden vazgeçmedi. Sinop’ta, Fukushima’da hasar gören santrali işleten şirket TEPCO ile çalışmakta beis görmüyor.

Nükleer enerjiyi “çevre dostu, güvenli ve düşük maliyetli” olduğunu savunanlara gelince... Bu görüşlerin hepsi, bilimsel verilerle çürütüldü.

Her şeyden evvel, bugüne kadar bu tür kazaların ve felaketlerin neden olabileceği maliyetler göz ardı ediliyordu. Nükleer atıkların depolanması ve nükleer reaktörlerin zahmetli demontaj işlemleri gibi konuları da denklemin dışındaydı...

Merkezi devletin nükleer aşkı

Fukushima felaketinden sonra dünyanın en büyük üçüncü ve dördüncü ekonomileri olan Japonya ve Almanya, nükleer enerjiyi kullanımdan kaldırmaya ve gelecekte daha çok “yenilenebilir enerjiler” temelinde büyümeye karar verdi.
Peki Japonya ve Almanya nükleer enerjiye ihtiyaç duymuyorlarsa, neden diğerleri duyuyor?

Wall Street, neden 36 yıldır nükleer tesislere yatırım yapmıyor?
Bu sorunun cevabını raporda buldum:

“Nükleer ekonominin savunuculuğu, sadece iş dünyası ve devlet arasında özel bir ilişkiyi gerektirmez, aynı zamanda özel bir devlet biçimini de teşvik eder.
Nükleer endüstri, kapalı politik sistemlerin olduğu, yani devletin merkezi olduğu, hiyerarşik bir politik sistemin bulunduğu, teknokratik fikirlerin siyasi karar alma süreçleri üzerinde büyük etkisinin olduğu ve toplumu bu süreçlerden dışlama eğiliminin bulunduğu toplumlardaki elverişli koşullardan yararlanır.”
Vallahi inanmam!

Milliyet – 12.03.12