Erdoğan'ın dansı – Özgür Mumcu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 05 Kasım 2012
  • 05:41

AKP’nin ilk zamanları, hükümette DSP-ANAP-MHP koalisyonu var. Konu idam cezasının kaldırılması. Sene 2002. Yeni kurulmuş partinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin Silivri ilçe başkanlığının açılışında yaptığı konuşmada şöyle diyor:

“İdam cezası tamamen kalkmalı. Bunun için hükümete destek vermeye hazırız.” Neden buna destek veriyor Erdoğan, kendi ifadesiyle ‘AB’nin kenar mahallesi’ olmamak için.

Geçen hafta 11 senelik hükümetin başbakanı, başkanlık rejiminin adı konmamış adayı Erdoğan, partisinin Kızılcahamam’daki 19. istişare ve değerlendirme toplantısındaki konuşmasında şöyle diyor:

“Bu ülkede on binlerce insanın ölümüne vesile olan bir terörist başına idam verilmiştir ama bu ülke, birilerinin bazı malum yerlerin baskılarıyla idamı dahi kaldırmıştır. İdamı kaldırmak suretiyle şu anda İmralı’da yatmaktadır. Şu anda birçok insanımız kamuoyu araştırmalarında idam yeniden gelsin diyor.”

Ölüm cezasının kaldırılması için baskı yapan o ‘malum çevreler’ kim acaba? Peki, 2002 senesinde idamın kaldırılması için demeçler veren Sayın Erdoğan da o vakitler o ‘malum çevreler’in baskısı altında mıydı?

Ne diyor Erdoğan geçen sene? Ben iktidarda olsaydım Abdullah Öcalan’a idam cezası verilmeseydi koalisyondan çekilirdim.

Ölüm cezasının kaldırılması 2003. Erdoğan’ın ölüm cezası kaldırılsın dediği tarih 2002. O vakitler hükümete AB aşkına idam cezasını kaldırın diyen Erdoğan, bugün o açıklamalarını unutmuş, ben olsam koalisyondan çekilirdim demekte.

Çekilir miydi? Yine 2002 senesindeki açıklamasından bir bölüm, Anadolu Ajansı’nın haber metninden alıntılıyorum: “Erdoğan, MHP’nin hükümetten çekilmesi durumunda DSP-ANAP koalisyonunu destekleyeceklerini ifade ederek ‘Yeter ki kasım ayında seçime gidelim’ dedi.”

Bunlar bir garip işler. 2002’de “İdam cezası kalksın, MHP hükümetten çekilirse biz koalisyonu destekleriz” dedikten on sene sonra “Biz olsak çekilirdik, idam cezası uygulanmalıydı” demek için memleketin bütün basın arşivinin buharlaştığına inanmak gerekiyor herhalde.

Belki de Kürt meselesinde sıkışmıştır ve başkanlık seçimleri için MHP oylarına göz dikmek gerekiyordur.

Belki de sadece insanın isminin Recep Tayyip Erdoğan olması kâfidir.

İşin o tarafını bilemem. Tek bildiğim, bu sorulara cevap verilmeyeceğidir.

İş bundan ibaret de değil. Malum, Erdoğan’ın anayasa ve başkanlık rejiminin inşasından sorumlu milletvekili Burhan Kuzu idam cezasına taraftar olduğunu açıklamıştı geçen sene. Ne olmuştu buna Erdoğan’ın cevabı, hatırlayalım: “Bizim gündemimizde değil.”

Erdoğan’ın idama ilişkin fikirleri gelgitli. Anayasa referandumu öncesi ise idam edilmiş Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu’ndan bahsedip kürsüde ağlamışlığı vardı.

Ölüm cezası Erdoğan’ın elinde bir oyuncak. Partisi ilk kurulduğunda AB’ci gözükmek için idama karşı, 12 Eylül referandumunda demokrat gözükmek için idama karşı, Kürt mevzuunda dara düşüp milliyetçi oylara muhtaç kaldığında ise idamdan yana.

Bir öyle, bir şöyle. Özetle pragmatist ve popülist bir siyasetçi. Gerisini onda olduğundan daha fazlasını görenler düşünsün.

Hikâye 2014 hikâyesidir. İstediği yetkilerle başkanlığı alana kadar her konuyu cebinden kuş yemi gibi çıkartıp masanın üzerine atmaya devam edecek. Onu da o yemlerle beslenenler düşünsün.

Geri kalanı da biz ‘AB kenar mahallesi’nin sakinleri düşünelim. Düşünelim mi?

Radikal / 05.11.12