Duvarın arkasında kalan anneler

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • 13 Mayıs 2012
  • 08:13

KCK tutuklusu annelerin, oğulları tutuklu annelerin, anneleri müebbete mahkum çocukların Anneler Günü nasıl geçecek?

Dışarıdakiler 'anneme ne alsam' derdindeyken annesi cezaevinde olanlar içeriye bir buket çiçeği nasıl sokacaklarını düşünüyor bugün. 17 yaşındaki Azat, Cuma günü Bakırköy Cezaevi'ne açık görüşe gittiğinde müebbet hapis cezasına çarptırılan annesine kırmızı güller götürmüş, gardiyanlar içeri sokmayıp çöpe atmış. En sonunda kuzeni Kumru bir gülü koparıp saçına iliştirmiş, öyle vermişler. Azat, "İçeri bir girseniz, çöpte bir sürü çiçek var" diyor. Aynı gün, Bakırköy'de 60 yaşındaki barış annesi Canşah Çelik'in ailesi de benzer şeyler yaşıyor. Torunlar ağlamaklı, yazdıkları mektup da, bahçeden kopardıkları çiçek de içeri sokulmamış. 21 yaşındaki Baran Nayır'ın annesi Tuna Hanım, bir yıldır açık görüş cezası olan oğluna sarılamıyor. Onların hikayeleri, çocuklarından ayrı kalan bütün anneleri anlatıyor...

'Anneler günü diye bir şey yok'

Azat 1.5 yaşındayken annesi Fatma Tokmak'la gözaltına alındığında 8 gün durmaksızın işkence ve taciz edilmiş, soyulup birbirlerinin üzerinde yatırılmış, annesinin çığlıkları arasında Azat'ın elinde, sırtına sigara söndürülmüştü. Azat çocuk esirgeme kurumuna verildi, sonra Avukat Eren Keskin'in uğraşlarıyla cezaevindeki annesinin yanına alındı. 6 yıl cezaeviyle anneannenin evi arasında gidip geldi. Sonra annesi, kalp hastalığından dolayı tahliye edildi. Ve o üç yıl, Azat'ın deyimiyle hayal gibi geçti. Azat, yalnızca annesiyle geçirebildiği için unutamadığı bir anneler gününü anlatıyor: "Sabah kalkıp eşofmanlarımızı giydik, sahile indik. Boydan boya yürüdük sahilde.

Sonra fırından sıcak ekmek aldık, kahvaltı yaptık. Ben ona hediyesini verdim, annem evi topladı. Giyindik, anneanneme hediyesini vermeye gittik. Akşama kadar anneannemin yanında durduk. Annem akşam bana yarımyamalak Türkçesiyle hikaye okudu..."

Azat liseye başladığı yıl, annesinin cezası kesinleşmişti: müebbet hapis. Suçu, dağa çıkan babanın ölümünün ardından hiç tanımadığı bir evde bulunmasıydı. Azat, annesinin tekrardan tutuklandığı sene sınavlara girememiş, sınıfta kalmış. Sonraki sene için de "2 gün okulda 5 gün dışarıdaydım" diyor. Gidip cezaevinin, eski evlerinin kapısında bekliyormuş. Bu yılbaşında okulu bırakmış. Annesi çok kızmış, ama o "Önceliğim annemi şu kocaman duvarların arkasından çıkarmak" diyor. Okulda derslerine odaklanamadığını anlatıyor:

"Edebiyat dersi yapıyorduk, anne sevgisi işleniyor, tamamen kopuyordum. Matematik dersinde Ayşe'nin annesinin yaşı şu, babasının yaşı bu diyorlar, ben yine kopuyordum." Şimdilik bir lokantada aşçılık yapıyor, ama Eylülde hem dershane hem de akşam lisesine başvurmak
istiyor: "Artık gazeteye çıktığımda işkence mağduru demelerini istemiyorum. Ünlü tiyatrocu, ünlü hukukçu, başarılı muhabir Azat Tokmak olarak gündeme gelmek istiyorum."

'Onlar hep hapiste mi olurlar?'

Nüfustaki adı Canşah Çelik, ama herkes ona Cemile Ana diyor. Barış annelerinden 60 yaşındaki Cemile Ana, Bahçelievler BDP ilçe başkanıyken gözaltına alınıyor. 7 aydır tutuklu. İlk KCK iddianamedesinde yarım sayfa ayrılmış Cemila Ana'ya. 'Gizli tanık Haydar'ın beyanında "Bahçelievler BDP ilçe başkanlığı yapmaktaydı"yazılı, bir de pazartesi ve salıları ilçe toplantılarına katıldığı.İkinci delil de DİHA'nın bir haberi: BDP İstanbul İl Konseyi oluşturulmuş, haberin fotoğrafında Cemile Ana da varmış.

Kızı Özgür Poyraz ve oğlu Bülent Taşçı, annelerini anlatırken "adalet duygusu çok gelişkin, emekçi bir insan" diyorlar. Partide çalışırken Yenibosna'da kapı kapı dolaştığını, bütün mahallenin onu 'Cemile Ana' bildiğini anlatıyorlar. Bülent Bey, "Çıkınca mücadele etmeye kaldığı yerden devam edeceğini biliyorum, yaşananlar onu yıldırmayacak" dese de Cemile Ana ağır bronşit hastası, sık sık astım krizi geçiriyor, bir buçuk yıl önce de kalp krizi geçirmiş. İstanbul Tıp Fakültesi 'nin verdiği raporunda 22 ilaç adı var. Bakırköy Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin raporunda "takip ve tedavisinin hayati önemi var" yazılı. "Bu yaşta kadın neden tutuklu yargılanıyor? Nereye kaçacak?"
diye isyan ediyor Özgür Hanım.

Çocuklarının anneleriyle bütün ilişkileri sağlığı üzerine odaklanmış. Cezaevindeki yün yorganda yatınca astım krizi tutuyor, 5 aylık mücadeleden sonra içeri silikon yorganını sokmayı başarıyorlar. Kızı, 40 dakikalık görüşlerde telefonu bırakıp cam arkasından fizyoterapistten öğrendiği egzersizleri gösteriyor annesine.

Cemile Ana'nın 90 yaşındaki annesi Firdevs Çelik de barış annesi.

90'lı yıllarda Taksim'deki St. Antoine Kilisesi'nın önünden, defalarca gözaltına alınmışlığı var. Ayakları tutmuyor, kızıyla sadece Çarşamba günleri telefonda konuşabiliyor, sonraki iki saati duayla geçiyor.

8 yaşındaki Asmin Vera ve 4.5 yaşındaki Beril Ada da nenelerini görmek için Cuma günü cezaevine gitmişler. Beril gittiği yeri hastane sanıyor, kepli jandarmaları da ressam. Bu sefer "Neden bu ressamların silahı var?" diye sormuş, ne diyeceklerini bilememişler. Gardiyanlar Asmin'in babaannesine yazdığı mektubu da içeri almamışlar, Beril'in de cezaevinin bahçesinden kopardığı sarı çiçeği de. Özgür Hanım, kızı Beril'in "Anneannem barıştan yana, o niye hapiste? Onlar hep hapiste mi olurlar?" sorularına ne cevap vereceğini bilemiyor.

'Devrimci annesisin güçlü ol'

21 yaşındaki Baran Nayır'ın annesi Tuna Hanım'ın ömrü Büyükada'daki eviyle Tekirdağ F tipi cezaeviyle arasında geçiyor. "Tek çıkış yolum bu, her Salı Tekirdağ'a gidiyorum, dönüyorum ertesi hafta yine" diyor Tuna Hanım. Baran, SDP'li. 2009'da DTP'lilerin Ümraniye'deki bir protestosuna katıldıktan sonra arkadaşı Ali Deniz'le gözaltına alınıyorlar. Sokakta bulunduğu iddia edilen bir molotofkokteylinden sorumlu tutuluyorlar, ortada ne bir parmak izi var, ne bir görüntü...
30 aydır tutuklular.

Baran, Tuna Hanım'ın tek çocuğu. "Bir bayramlarda, bir de anneler gününde kötü oluyorum" diyor Tuna Hanım. "Dört nesil aynı evi paylaşıyorduk. Baran, ben, annem, anneannem. Anneannemi, sonra annemi kaybettik. Sonra da Baran'ın bu olayı..." Baran "sen devrimci annesisin güçlü ol." demiş. "Bazen güçlüyüm bazen güçlüyü oynamak zorundayım" diyor. Sonra da gururlu gururlu anlatıyor: "Biz Bulgaristan göçmeniyiz. Dedemiz de Bulgaristan'daki komünist parti kurucularından."

Baran, cezaevinden sınava girerek Marmara Üniversitesi'nden Yıldız Teknik Türk Dili ve Edebiyatı'na geçmiş. Annesi, "Çok okur, ne bulursa okur" diyor. "6. sınıftaydı, evde kitap kalmamıştı. Eline Memleketimden İnsan Manzaraları'nı verdim onu okudu. Özgürce yaşamak istiyordu. Balık burcu, özgürlüğüne düşkün olur."

Her hafta oğlunu görmeye gidiyor ama Baran'a hapishaneden verilen cezalardan dolayı bir yıldır açık görüşe girmelerine izin verilmiyor.
"Mahkemede yanına yaklaşamıyorsun, sarılıp koklayamıyorsun çocuğunu.

Çıkacak diye bekliyoruz her duruşmada. Geçen nisanda yatağını değiştirdim, yeni çarşaflar aldım. Yemekler hazırladık. Yine olmadı, eve döndük. Kimse yatmayacak bunlarda dedim kaldırdım" diyor Tuna Hanım, gözlükleri buğulanıyor.

Radikal / 13.05.12