Devletten “hükümlü” rekoru

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Zindanlar
  • |
  • 20 Mayıs 2012
  • 04:07

(20.05.12) – Sermaye hükümetinin yeni dönem politikasındaki yargı terörü sonuçlarını dolaysız olarak hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlü sayılarındaki artışla gösteriyor.

Mecliste sunulan soru önergesini yanıtlayan sermaye hükümetinin Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ceza infaz kurumlarında, 1990 ile 2012 yılları arasında bulunan toplam hükümlü sayısının yıllara göre dağılımı ile 2000 yılı sonrası, hükümlülerin “suç” kategorilerine göre dağılımı hakkında bilgi verdi.

2012 yılı itibariyle hapishanelerdeki hükümlü sayısı 93 bin 970! Bu sayı son yıllarda tırmanan tutuklama ve yargı terörünün bilançosunu sunuyor. 2006 yılındaki sayının 2.5 katı olan bu sayı için uzun yargılama yüzünden tutuklu bulunanların sayılmadığını da belirtmek gerekir. Hükümlü sayısına tutuklular da eklenince 132 bin kişiden bahsediliyor.

Ergin'in açıklamalarında siyasi tutuklu sayısı için 4 bin civarında bir sayı veriliyor.
Türkiye’yi hapishanelerle dolduran sermaye hükümeti mevcut bulunan 328 kapalı, 37 açık, 4 çocuk kapalı, 4 kadın kapalı, 1 kadın açık ve 3 “çocuk eğitim evi” olmak üzere toplam 377 ceza infaz kurumuna, inşası devam eden yeni 22 hapishane daha ekleniyor.

Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı her geçen gün artıyor. Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre 2002 yılında cezaevlerinde 69 bin 512 tutuklu ve hükümlü bulunurken, bu rakam 2012 yılı Nisan ayında yüzde 90 artarak 132 bin 60'a çıktı.

Adli mahkumların sayısında da azımsanmayacak artış olması düzenin yarattığı kadın cinayetleri, tecavüz, uyuşturucu gibi sorunların geldiği boyutu da ortaya seriyor.

Verilen rakamlardan çıkan bir diğer sonuç ise 7 bin fazla tutuklu ve hükümlünün barınma şartlarına ilişkin muğlaklığı gösteriyor olması. Kontenjanın çok üzerinde doluluk oranlarına sahip hapishanelerde 7 bin fazla tutuklu ve hükümlünün nasıl yattığı, yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamadığı belirsiz. İdare ve gardiyanlar bu ve benzeri sorunları hapishanelerde tecrit politikasının bir uzantısı olarak kullanarak hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurmaya çalışıyor.

Sermaye hükümeti hapishanelerdeki doluluk oranını dengelemek için bir yandan uzun yargılama sorununa dair adımlar atarken diğer yandan denetimli serbestlik adında hapishane dışında cezayı devreye soktu. Atılan tüm adımlar sermaye düzeninin çıkarlarına uygun olarak işletilirken bu süreçte çok sayıda Hizbullah yöneticisi serbest bırakıldı, tecavüzcü uyuşturucu satıcısı denetimli serbestlikten “yanlışlıkla” yararlandı. Siyasi mahkumlara geldiğinde keyfi olarak bu hakların uygulanması gasp edilirken hüküm süresi biten tutsakların disiplin cezası olduğu gerekçesiyle tahliyeleri dahi engelleniyor.