Cumartesi Anneleri kayıpları istiyor

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Eylem/etkinlik
  • |
  • 17 Kasım 2012
  • 11:31

(17.11.12) - Cumartesi Anneleri eylemlerinin 399. haftasında bir kez daha kayıplarının akıbetini sorarken 400. haftaya açlık grevinin sürdüğü bir süreçte girilmemesi dileklerini ifade ettiler.

Galatasaray Lisesi önündeki 399. buluşmada ilk sözü Nihat Aydoğan'ın eşi aldı. Halime Aydoğan, konuşmasını Kürtçe yaparken eşinin 'terörist' denerek gözaltına alınışını anlattı. Aydoğan eşinin terörist olmadığını, olsa bile hapishanede olması gerektiğini, fakat kaybedildiğini ifade etti. 18 yıldır kemiklerine bile ulaşamadıklarını belirterek sadece eşi değil 3 yakınının daha kaybedildiğini belirtti. Aydoğan “Geçmişte çocuklarımızı kaybettiler şimdi de ölsün istiyorlar” diyerek açlık grevi sürecine dikkat çekti.

Halime Aydoğan'ın ardından Fehmi Tosun'un eşi konuştu. Hanım Tosun da konuşmasını Kürtçe yaptı. Tosun, yakınklarının kimliklerinden, politik duruşlarından kaynaklı kaybedildiğini, şimdi de yakınlarının, gençlerinin kimlikleri ve politik duruşları için açlık grevinde olduklarını ifade etti. Tosun “Hırsızlıkla parlementoya giren Oya Eronat çocuklarınızın ölmesini istiyor” diyerek Eronat'ın açlık grevindekilerin içtiği çay ve şeker hesabını eleştirdi. Eronat'ı kastederek “para için oraya gittiğinden açlık grevi için de para hesabı yapıyor” dedi.

Kayıp yakınlarının konuşmasının ardından basın açıklamasını İkbal Eren okudu. Kayıpların akıbetini aktarırken kaybedenleri de açıklamaya devam edecekleri ifade edilerek 399. haftanın açıklamasına geçildi.

Açıklamada korucu olmak istemeyen köylüler üzerinde uygulanan baskılar anlatıldı. Ardından Nihat Aydoğan'ın gözaltı ve kaybedilme süreci anlatıldı. Aydoğan'ın kemiklerine dahi olsa ulaşmak isteyen ailenin çabaları sırasında Midyat Nüfus Müdürlüğü'nde nüfus kütüğünde Nihat Aydoğan'ın ölü gözüktüğü belirtilerek “Ölüyse ölüm tutanağı nerede? Mezarı nerede? Neye göre bu kaydı düştünüz?” dendi.

Nihat Aydoğan'ın kaybedildiği süreçte Mehmet Ağar'ın Emniyet Genel Müdürü, Tansu Çiller'in Başbakan, Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı oldukları belirtilerek hepsinin dolaysız olarak kaybetme politikasını destekledikleri açıklamalarından örneklerle anlatıldı. “Bu isimleri Nihat Aydoğan'ın kaybedilmesinden sorumlu tutuyor ve yargılanmalarını istiyoruz” dendi.

Kayıp yakınlarına “kayıplarınızın sorunu, kabinemizin de sorunudur” diyen Başbakan'ın sözleri hatırlatılarak dosyaların Ankara'nın karanlık delhizlerine terketmesinin açlık grevlerine ilişkin tavrıyla aynı olduğu ifade edildi.

Açlık grevlerine ilşikinse şunlar ifade edildi: “Ölüm riskinin arttığı kritik bir aşamaya gelinmesine rağmen grevcileri tahrik edici, provokatif üslubundan vazgeçmemesi, Filistinli mahpusların açlık grevini 4. haftasında diyalogla çözen İsrail'in gerisine düşmekte beis görmemesi hep bu yüzden”

Açıklama “meşru haklarını almak için bedel ödemekten korkmayanlarla, boyun eğmedikleri için insan kalanlarla inatlaşmanın kazananı kendisi olmayacak” vurgusuyla bitirildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul