Bu ülkede bir aile, 105 yıllık koca ömrünün üçte birini oğlunun kemikleri peşinde geçiren Berfo Kırbayır’ın vasiyetini nasıl yerine getirsek diye düşünüyor. “Beni yalnız gömmeyin” demiş; Cemil Kırbayır’ın davası, gün gibi ortada olanlara rağmen 30 küsur yıldır aydınlatılmamışken Berfo Ana’nın cansız bedeni daha ne kadar bekleyebilir ki oğlunu?
Kiminin mezarı olmayan, devlet şiddetinin hayatına son verdiği ve yıllar içinde faillerinin cezalandırılmaması için özenle çaba sarf edilen tüm kayıpların, aynı acıyla yaşayan tüm kayıp yakınlarının simgesiydi Berfo Kırbayır. Onu oğlunun mezarına ulaştırmayan devlet geleneği, oğulları Nezir’in kurşuna dizildiğini kanıtlamaya çalışan Tekçi ailesinin önünde duruyor şu ara. Heyula gibi.
Nezir Tekçi davasını 90’lar boyunca işlenen faili meçhul cinayetlerden ayıran nokta, 15 yıl sonra ortaya çıkan tanık. Bir yanıyla bildik, bir yanıyla hiç bilmediğimiz bir hikâye.
Hangi askerler Kürt?
Dağlıca’ya bağlı Demir (Mêdê) Köyü’nde yaşayan Tekçi ailesi, 1988’de köylerinin boşaltılmasıyla önce Üçkardeş (Zerê) Köyü’ne, sonra da Güngör Mahallesi’ne yerleşti. Mecbur bırakıldıkları bu göç 16 nüfuslu aileyi iyice yoksullaştırdığından, erkek çocuklar çevre köylere çobanlığa gidiyordu. Nezir Tekçi onlardan biriydi. 28 Nisan 1995 ise son görüldüğü gün. O dönem de soruşturma açıldı fakat Van 21. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 15 Aralık 1997 tarihli kararı kovuşturmaya gerek olmadığını söylüyordu.
Baba Halit Tekçi’nin elinden gelen yoktu ama peşini de bırakmadı. Kendi çabalarıyla 1995’te geçici olarak Yüksekova’da görevlendirilen Gelibolu Piyade Tugayı’ndan bir ere ulaştı. Tanık köylülerin de işaret ettiği bu bölüktü. Bu sayede 2009’da Nezir Tekçi için yeni bir dosya açıldı.
Er ifadesinde, 50 kişilik grupla yapılan o operasyon gününü, çoban Tekçi’nin nasıl yakalandığını, komutanın Tekçi’ye ‘PKK silahlarının nerede olduğunu’ sorduğunu anlattı. İfadesine göre, hiçbir şey bilmediğini söyleyen Tekçi 10 metre ileri götürüldü ve komutan bağırdı: “Hangi askerler Kürt, parmak kaldırsın.” 20’ye yakın el kalktı. Fakat ateş etmeyeceklerini söylediler. Bir teğmen, komutanına kendisi vurmayı önerdi. Er, önce o teğmenin, sonra da emir verilen bütün askerlerin Nezir Tekçi’ye ateş ettiğini anlattı. Kendisi de onlardan biriydi. Tanık asker mahkemede komutanın sonra mayıncıyı çağırdığını ve Nezir Tekçi’ye mayın bağlanarak havaya uçurulduğunu söyledi. Ve kafasının koptuğunu ve...
Çevre köylerden olayı görenler, başka birlikte olup da operasyona katılanlardan olayı dinleyenler de tanık olarak dinlendi. Eskişehir’e taşınan davanın bir sonraki duruşması 5 Mart’ta. Orada bulunan bir er daha dinlenecek. O komutan şu anda üst rütbeden emekli; dönemin teğmeni ise terfi etmiş olarak görev başında. İddianamenin suç hanesinde ‘Canavarca bir his sevki ile veya işkence ve tazip ile kasten öldürme’ yazıyor.
Ailenin, tanıkların etkilenebileceğine, ifadelere rağmen dosyanın örtbas edileceğine dair endişesi var. Belki bu ihtimali bir nebze düşürmenin yolu, 1995’te Gelibolu Piyade Tugayı’nda görevli daha çok kişinin tanıklık etmesi. Yıllardır oğlunun ölümünü aydınlatmaya çalışan Halit Tekçi de felçli yatalak eşi de tek bunu istiyor hayattan.
Katillerinin bulunması için Berfo Kırbayır’a verilen söz, Tekçi ailesine de verilen bir söz değil midir? 5 Mart’ta.
Radikal / 22.02.13