ABD’nin Doğu ve Körfez kıyılarındaki Liman işçileri salı günü (1 Ekim) erken saatlerde yaklaşık 50 yıl sonra ilk büyük ölçekli iş bırakma eylemine başladı. Grev, ülkenin deniz trafiğinin yaklaşık yarısını durma noktasına getirdi.
45 bin liman işçisini temsil eden Uluslararası Liman İşçileri Sendikası (ILA), bir kapitalistler örgütü olan Birleşik Devletler Denizcilik İttifakı (USMX) ile altı yıllık yeni bir sözleşme için müzakereler yürütüyordu. (ILA) 45 bin üyesi için yüzde 77 oranında ücret artışı talep ediyor. Otomotiv sektörüne nakliye konularında danışmanlık yapan HCS International şirketinin CEO’su Steve Hughes, “Eğer grev haftalarca sürerse, bu bir trajedi olur” diyor.
Avrupalı otomobil üreticileri, ABD’nin Doğu ve Körfez Kıyısı limanlarındaki liman işçilerinin grevinden en çok etkilenecek olanlardır. Çünkü bu bölgelere büyük ölçüde bağımlıdırlar. Grevden etkilenenler arasında ABD’nin en büyük limanları olan New York ve New Jersey de bulunuyor.Analistler, tedarikçilerin de etkilenmesi halinde uzun süreli bir iş bırakma eyleminin tüm sektör için “felç edici” olabileceğini belirtiyor.
Hughes, grevdeki limanların son 12 ayda 37,8 milyar dolar değerinde araç ithalatı gerçekleştirdiğini söyledi. Hughes, “Eğer bir GM arabasına bakarsanız, o arabalarda her türlü Avrupa ve Asya parçasını bulabilirsiniz” dedi.
Limanlarda çalışan 45 bin işçiyi temsil eden ILA sendikası, altı yıllık yeni sözleşmenin her yılı için saat başına 5 ABD doları ücret artışı talep ediyor. Sendika, ayrıca limanlardaki otomasyon projelerinin de durdurulmasını istiyor. Çünkü bunların istihdamı tehlikeye atacağı varsayılıyor. ILA şefi Harold Daggett, işverenlerin bugüne kadarki tekliflerinin “taleplerin çok gerisinde kaldığını” söyledi. Kapitalistler ise anlaşma süresi boyunca neredeyse yüzde 50 oranında ücret artışı teklif ettiklerini iddia ettiler. Dünya çapında büyük sonuçlar doğurabileceği söylenen 45 bin liman işçisinin grevinin her gün ABD ekonomisine milyarlarca dolara mal olduğu öne sürülüyor.
Çok çeşitli ithalat ve ihracat sektörleri etkilendi
ABD ekonomisine günde milyarlarca dolara mal olabilen grev, gıda ve giyimden araba taşımacılığına kadar tüm mal akışını aksatıyor. Bunun ise ABD’deki tüketiciler için tedarik darboğazlarının yanı sıra daha yüksek fiyatlara yol açacağı kabul ediliyor. Ayrıca istihdamın da tehlikede olduğu belirtiliyor. “Sadece New York‘ta yaklaşık 100 bin konteyner muhtemelen karaya oturmuş durumda. Halk bunun etkisini hissedecek,” diyor SRF ekonomi editörü Klaus Ammann. Ammann ayrıca grevin bir hafta içinde sona ermesi durumunda, sonuçlarının yönetilebilir olacağını, ancak daha uzun sürerse, küresel tedarik zincirlerinin kesintiye uğrayabileceğini Avrupalı ve İsviçreli şirketlerin de bundan etkilenebileceğini söylüyor. Özetle grevdeki limanları kullanan Avrupalı otomobil üreticilerinin ağır darbe alacağı vurgulanıyor.
Otomobil parçalarının yüzde 70’i grevdeki limanlardan geliyor
Analistlere göre ABD’ye yapılan otomobil parçaları ithalatının yüzde 70’i grevden etkilenen limanlar üzerinden gerçekleştiriliyor. Baltimore ve Güneydoğu’daki limanlar BMW, Volkswagen, Mercedes ve Volvo gibi Avrupalı otomobil tekelleri için özellikle önemli. Bu şirketlerin çoğu ABD satışlarının önemli bir kısmını ithal ettiğinden, uzun süreli bir grevden özellikle etkilenecekleri belirtiliyor. Bazı üreticilerin önlem olarak stok yapmış olmaları durumunda bile, uzun süreli bir grevin darboğazlara yol açabileceği söyleniyor. Bu durum üretimi engelleyecek ve fiyatların daha da artmasına yol açabilecektir. Şirketler bu etkiyi mümkün olduğunca en aza indirebilmek için “acil durum” planları üzerinde çalışıyor.
ABD hükümeti çözüm için bastırmak zorunda kalıyor
Grevden kaynaklı ekonomik risklerin büyüklüğü, ABD hükümetini çözüm için sürece dahil olmaya zorluyor. Başkan Joe Biden şu ana kadar bunu yapmayı reddetti, ancak kapitalistleri tekliflerini iyileştirmeye çağırıyor. Dolaysıyla, ILA sendikası ile kapitalistlerin örgütü USMX’i bir anlaşmaya varmaya çağırıyor. Beyaz Saray, gemicilik şirketlerinin pandemi sırasında rekor karlar elde ettiğini ve çalışanların bundan pay alma zamanının geldiğini vurgulamak zorunda kaldı. Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg ile Çalışma Bakanı Julie Su, “işverenleri taviz vermeye” çağırdı. Sendikaya kardan pay verilmesini savunan Julie Su, işverenleri liman çalışanlarının pandemi sırasındaki başarılarını yeterince tanımayı reddetmekle suçluyor.
Bu grevin ekonomi ve tedarik zincirleri üzerinde yarattığı baskı, işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin ne kadar etkili olabileceğini göstermesi bakımından çarpıcıdır.