İsrail BM Genel Sekreteri’ni “istenmeyen kişi” ilan etti

Filistin’i, Lübnan’ı işgal etme saldırısı eşliğinde on binlerce insanı katleden, yüzbinleri yaralayan, milyonları açlığa ve sürgüne mahkum eden siyonistler, şimdi de İran, Yemen ve Suriye’yi de kapsayacak saldırganlığı tırmandırarak bir bölgesel savaşı kışkırtıyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 03 Ekim 2024
  • 08:30

Soykırımcı İsrail siyonizmi ve Netanyahu’nun başında bulunduğu dinci-faşist kabinesi, ölüm ve yıkımla Gazze Şeridi’ni enkaz haline getiren katliamlarla dolu bir yılı geride bıraktı. Buna karşın ilan ettiği esirleri kurtarma, Hamas’ı yok etme ve direnişi kırma hedeflerini gerçekleştirmede başarısız kaldı. Bunun yarattığı kudurganlıkla savaşı bölgeye yaymaya çalışıyor. Lübnan’a da saldırarak ülkeyi işgal etme tehditleri savurmaya başladı ve Suriye’ye dönük saldırılarını artırdı. ABD ve Batılı emperyalistler, İsrail’in soykırım savaşına tam destek sunuyorlar. İsrail kudurganlığına karşı çıkan, itiraz eden, eleştiren herkes düşman ilan ediliyor.  

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres bunun yeni örneği oldu. Guterres’i bir “leke” olarak gören İsrail, bir açıklama yaparak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ni   “istenmeyen kişi” ilan etti ve ülkeye girişini yasakladı. 

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamada şunları dedi: 

“İsrail’e yönelik hain saldırısından dolayı İran’ı net bir şekilde kınayamayan herkes (...) İsrail topraklarına ayak basmayı hak etmez.”

Soykırımcı çetenin şeflerinden biri olan Katz, siyonist rejimin aldığı karara gerekçe olarak Guterres’in İran’ın saldırısını “kesin bir dille kınamamış olmasını” gösterdi. Katz, Guterres’i Hamas’ın 7 Ekim saldırısını yeterince kınamamakla ve örgütün terör örgütü olarak sınıflandırılması için herhangi bir çaba sarf etmemekle de suçladı. 

Gazze’de devam eden, son haftalarda Lübnan’a taşınan vahşi soykırım savaşının başta gelen sorumlularından biri olan Katz, Guterres’i Hamas, Hizbullah, Husiler ve İran’ı desteklemekle suçladı. 

Oysa Guterres geçtiğimiz Ekim ayında yaptığı bir açıklamada şunları demişti:

“Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’de gerçekleştirdiği korkunç ve eşi benzeri görülmemiş terör eylemlerini kesin bir dille kınıyorum. Hiçbir şey sivillerin kasıtlı olarak öldürülmesini, yaralanmasını ve kaçırılmasını ya da sivil hedeflere roket atılmasını haklı gösteremez. Tüm rehinelere insanca muamele edilmeli ve derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmalı.”

Fakat siyonist rejim için bunları söylemek yetmez. Amerikalı ve Avrupalı efendileri gibi, Guterres de İsrail’in işlediği soykırıma tam destek vermelidir, aksi halde “lekeli” ve “istenmeyen kişi” olacaktır. 

Filistin’i, Lübnan’ı işgal etme saldırısı eşliğinde on binlerce insanı katleden, yüzbinleri yaralayan, milyonları açlığa ve sürgüne mahkum eden siyonistler, şimdi de İran, Yemen ve Suriye’yi de kapsayacak saldırganlığı tırmandırarak bir bölgesel savaşı kışkırtıyor. Buna karşın herkesin ya susmasını ya da ABD ile Batılı emperyalistler gibi savaş suçlarına destek olmasını istiyorlar.