BDSP’den İzban açıklaması

  • Arşiv
  • |
  • Eylem/Etkinlik
  • |
  • 17 Ekim 2012
  • 07:49

(17.10.12) – İzmir BDSP, geçtiğimiz gün iş bırakan ve ardından işten atılan İZBAN çalışanlarının sürecini değerlendiren bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada sorumlunun işçiye sahip çıkmayan sendika ve işçi düşmanı CHP’li belediye olduğu vurgulandı.

İZBAN çalışanı 200 işçi 15 Ekim günü TİS sürecindeki tıkanma nedeniyle iş bırakmış, TCDD ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ortaklığı olan İZBAN’ın yanıtı ise cep telefonu mesajı ile 13 işçiyi işten atmak olmuştu. Bunun üzerine İBB önüne giden işçileri işbaşı yapmaya ikna etmek ise Demiryol İş Sendikası’na kalmış ve 13 işçi ortada bırakılarak işçiler işlerine dönmüşlerdi.

İzmir BDSP yaşanan sürece dair bir açıklama yaparak sürecin sorumlusunun işçiyi mücadeleden alıkoyan Demiryol İş Sendikası ve CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğu vurgulandı. Ayrıca belediyenin geçmişteki işçi düşmanı uygulamaları dahatırlatıldı.

Değerlendirmeyi okurlarımıza sunuyoruz...


İZBAN işçileri iş bıraktı, İBB bildik senaryoyu tekrarladı...

İşçilerin sendikalaşma hakkına tahammülsüzlüğünü defalarca gösteren İzmir Büyükşehir Belediyesi bu sefer de sendikalaşmış işçilerin TİS sürecindeki haklarını hiçe sayıyor.

15 Ekim sabah 05.30 itibariyle TİS sürecindeki uyuşmazlık nedeniyle iş bırakan ilk 13 işçinin “mesajla” işten atılması üzerine, İZBAN A.Ş'den çok patronluk yapan İBB, işçi düşmanlığına soyunarak “gerekirse 6 ay seferleri aksatırız” diyerek işçileri geri almayacaklarını duyurmuş oldu.

Sabah saatlerinden itibaren iş bırakan 13 makinist, arkasından işten çıkarılan arkadaşlarına ve TİS haklarına sahip çıkan 197 işçi iş durdurarak, İzmir'de ulaşımı felç etti. %10’luk bir verimle çalışan tren seferleri, yine patronlar tarafından yaratılan yüksek maaşlı, ayrıcalıklı taşeron “makinistler” tarafından sürdürüldü.

Ek otobüs seferleri ile durumu kurtarmaya çalışan İBB ise sınıfta kaldı. Ve işçi sınıfının gücünü bir kez daha görmüş oldu.

THY grevini yasaklayan zihniyet bu zihniyeti kınayan ve eleştiren CHP zihniyeti, bugün aynı tutumun içerisinde İZBAN emekçilerinin haklarını gaspetmektedir. Burjuva partilerinin ve iktidarlarının yine burjuvazinin çıkarlarını temsilen koltuklarında bulunduğu unutulmamalıdır. Keza işçi sınıfı onlara koltuklarını sık sık hatırlatmaktadır.

Madalyonun ön yüzü: “emek dostu” anlayışlar ve tanıdık senaryo!

Demiryol İş Sendikası ile ilk başta görüşmeleri reddeden İzmir büyükşehir Başkanı Aziz Kocaoğlu, ne kadar “işçi dostu” olduğunu bir kez daha ispatladı. Bünyesindeki taşeron işçileri yıllardır görmeyen Kocaoğlu, geçtiğimiz yıl da birdenbire “işçi dostu” kesilmiş, “taşerona karşı” olmuş, İBB'ye bağlı taşeron park-bahçe işçilerini kadroya almıştı. Oysa İBB bünyesinde çalışan “artık” “sendikalı” olan dünün taşeron, bugün kadrolu 2500 işçisi için çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin herhangi bir değişiklik olmadı. Halen daha asgari ücrete çalışan park-bahçe işçilerinin Pazar tatilleri gaspedilmeye çalışılıyor.

Yine İBB'ye bağlı ilçe belediyelerin yönetimlerinin geçtiğimiz yıllardaki tutumları da pek farklı olmamıştı. Aylarca süren, açlık grevleri ve Ankara yürüyüşleri ile seslerini duyuran Karşıyaka Belediyesi'ne bağlı çalışan Kent AŞ'den sonra, Konak ve Buca Belediyesi bünyesindeki taşeron işçilerin sendikalaşma mücadelesine yanıt sözde “sosyal-demokrat, emek dostu” belediyeler tarafından gelmişti: “iş akdiniz feshedildi!”

Aylarca süren Konak ve Buca Belediyesi direnişleri, hedeflerinin ve taleplerinin belirsizliği, Genel İş Sendikası’nın pasif tutumu ve CHP’li belediyelerin düşmanca saldırıları karşısında sonlanmıştı.

Madalyonun diğer yüzü: Mevcut anlayışla uyumlu, pasif sendikacılık anlayışı

Demiryol İş Sendikası'nın süreç içerisinde aldığı tutum ise çok şaşırtıcı değil. Keza 20 aydır süren sorunlara sessiz kalan ve eylemin geçekleştiği ilk akşam işçilere “bana güvenin, işinizin başına dönün” diyen şube başkanı, 13 işçinin akıbeti hakkında ise bir çözüm üretmemiştir. İşçi arkadaşlarının sahip çıkmasıyla yeniden işe dönme şansı olan işçiler, sendika tarafından da işbaşı yaptırılan işçilerin vardiyalarına dönmesiyle, bu şanslarını kaybetmiştir. Çünkü zafer, fiili meşru mücadele ile kazanılır.

İzmir'de bürokratik yollarla masa başlarında işlerini halletmeye çalışan sendikal anlayışlar, sorunların ayyuka çıktığı süreçlerde işçilerin eylemlerini, aktif mücadelelerini pasifize etmeye çalıştıkları gibi,  fiili meşru mücadeleyi işçilerden uzak tutmak için ellerinden geleni yapmaya çalışmaktadır. Bizler bu senaryoyu, Genel İş'te örgütlenen, Kent A.Ş., Buca, Konak ve İBB park bahçe işçilerinin sürecinde de gördük, bugün de Demiryol İş Sendikası’nda örgütlenen İZBAN emekçileri sürecinde de görüyoruz.

İZBAN emekçileri ise bugün İzmir'de sınıfın gücünü bir kez daha göstermiştir.

İZBAN emekçilerinin yolu yüzyıllardır tarihe ışık tutan işçi sınıfının yarattığı mücadelenin yoludur. 15 Ekim günü gerçekleştirilen eyleme, işten çıkarılan arkadaşlarına ve TİS süreçlerine sahip çıkmak İZBAN emekçilerinin sorumluluğundadır. Sendikalarını da burjuva partilerinin ve patronlarının çıkarları için değil, işçi sınıfının çıkarları doğrultusunda hareket ettirebilecek, kendi bağımsız inisiyatifleri ile örgütlü davranmak yükü yine İZBAN emekçilerinin omuzlarındadır.

Buradan İzmir'de İZBAN emekçilerinin gerçekleştirdikleri eylemi selamlıyor, mücadelelerinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz.

Zafer direnen emekçinin olacak!

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

İzmir BDSP
16 Ekim 2012