BDP şimdi de “faşist” oldu!

  • Arşiv
  • |
  • Ulusal sorun
  • |
  • 14 Kasım 2012
  • 11:14

(14.11.12) – Tayyip Erdoğan son konuşmasında BDP’yi faşist ilan ederek kendi sınırlarını zorladı.

Sol güçlerin faşist tanımını sıklıkla kullandığı, hatta yer yer gerçek anlamını da aşarak, bilimsel karşılığının yerine salt hakaret içeren bir biçime büründürdükleri bilinir. Kuşkusuz ki bu tarihselliği içerisinde ele alındığında, faşizmin yarattığı yıkım düşünüldüğünde anlaşılır ve mazur görülebilir bir hatadır. Ancak düzen partisinin, hele ki faşizan yöntemlerle toplumu baskı altında alma konusunda hayli mesafe almış bir iktidarın, özgürlük mücadelesi veren bir halkın temsilcisini faşist ilan etmesi eşine az raslanır bir durumdur.

AKP şefi Erdoğan da, tam da KCK’nin kendisine yönelik “faşist” nitelemesi içeren açıklamasının ertesi günü yaptığı konuşmada BDP’yi faşist ilan etti. Dün Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan posterlerinin asılmasına yönelik tepkilere karşılık gerekrise heykelinin dikileceğini belirten bir konuşma yapmış, burjuva basın ise bu konuşmayı manipüle ederek kendine haber çıkarmıştı.

AKP şefi de bugünkü konuşmasını bu konuya ayırarak BDP’ye hakaretlerini sürdürdü. Önce CHP’yi hedef alan ve Dersim katliamını hatırlatarak CHP’yi faşist ilan eden Erdoğan, ikinci adımda ise BDP’yi doğunun CHP’si ilan etti. “Bunlar sadece böyle beton dökerler. Kalp taştan olunca ruh da böyle beton hayali kurar. Bunların aklı sadece heykel dikmeye yetiyor” diyen Başbakan sözlerini “Susturmada ve öldürmede CHP’den farkları yok. Şimdi de heykel dikmeye girdiler tam CHP oldular. Bu millet yeni bir faşizme geçit vermez” şeklinde sürdürdü.

Hakaretlerini BDP ile de sınırlamayarak anti-komünist argümanlara sarılan AKP şefi, “Saddam’ın, Stalin’in, Lenin’in, Tito’nun, Kaddafi’nin, Esed’in heykelleri birer birer yıkılırken bunlar burada heykellerine bir kaide bile bulamazlar” sözleriyle diğer isimler arasında devrimci önderleri karalamaktan da geri durmadı.

AKP şefinin bu alçakça ithamları artık hiçbir ciddiyetinin kalmadığının da göstergesi. Kürt halkının verdiği mücadeleyi hazmedeyen ve çaresizlik içerisinde debelenen Erdoğan, işi buraya kadar vardırarak aslında kendi aczini de itiraf ediyor.