Bayram Otel’i unutma!

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Eylem/Etkinlik
  • |
  • İş cinayeti
  • |
  • 05 Kasım 2012
  • 06:13

(05.11.12) - “İş kazası değil, cinayet” sloganıyla her ayın ilk pazar günü, “iş cinayetlerinde” hayatını kaybedenlerin ailelerinin yaşadıklarını ve sürdürdükleri davalarda gelinen son durumu açıkladıkları “Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin” 4 Kasım Pazar günü 12’incisi gerçekleştirildi.

Nöbette, 9 Kasım 2011 tarihinde Van’da meydana gelen ikinci depremde yıkılan Bayram Otel’de hayatını kaybeden gazeteciler Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir’in aileleri ve avukatlarının katılımıyla dava süreci aktarıldı.

Geçtiğimiz günlerde Esenyurt’ta açılan Marmarapark AVM’nin inşaatında hayatını kaybeden inşaat işçisi Barış Kıyak’ın kardeşi Damla Kıyak basın açıklamasını nöbete katılan aileler adına okudu. Kıyak, “Daha 2 gün önce İstanbul-Çekmeköy’de 4 işçinin ölüm haberini duymadık mı? Esenyurt’ta 11 işçi kardeşimizin çadırlarda yanmasının ardından. Sebep aynı. İşçinin çalışırken de, uyurken de, işveren ve denetlemekle sorumlu olanlar nezdinde kıymeti yok” diyerek, işçilerin hiçbir şekilde umursanmadığını ve “iş cinayetlerinin” artarak devam ettiğini vurguladı.

Kıyak, 12’inci nöbete konu olan Van-Bayram Otel ile ilgili olarak, birinci depremden sonra yetkililer tarafından hasar tespit çalışmalarının yüzde 98 oranında tamamlandığının ifade edildiğine, ancak bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, hasar tespit çalışmalarının aslında yapılmamış olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle ikinci depremde yıkılan Aslan ve Bayram otellerinde hayatını kaybeden 29 kişinin sorumlusunun hasar tespiti yapmayan yetkili kurumlar olduğunu sözlerine ekledi. Kıyak, AFAD’dan sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, AFAD Genel Merkezi yetkilileri, Van Valisi Münir Karaloğlu ve Van AFAD görevlilerinin sorumlu tutulması ve buna göre şu anda tutuklu yargılanmakta olan otel işletmecisi Tevfik Bayram’ın yanı sıra yargılanmaları gerektiğini ifade etti.

Nöbete katılan aileler “Bilirkişi raporuna rağmen, bu sorumlular hala yargılanmıyor” pankartı altında, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun sorduğu soruları yanıtladı. Mavioğlu, Bayram Otel’i “rahatça kalınacak adres olarak gösteren yetkililerin” yargılanması için hiçbir şey yapılmadığına dikkat çekti ve sözü ailelere bıraktı.

Meslektaşınıza niye sahip çıkmadınız?”

Cem Emir’in annesi Nurten Emir, “Eğer bir konteyner verilseydi, arkadaşları ile birlikte yaşardı,” diyerek oğlunun hasarlı otelde kalmasına göz yumulmasına isyan etti. Doğan Haber Ajansı’ndaki yetkililere seslenerek, “Verdiğiniz sözlere ne oldu? Meslektaşınıza niye sahip çıkmadınız? Cem’i niye unuttunuz?” dedi ve Cem’in çalışma arkadaşlarına da “Bir basın açıklaması bile yapmadınız” diyerek sitemde bulundu.

Bütün sorumlular yargılanırsa, acımız hafifleyecek”

Cem Emir’in kardeşi Sinem Emir ise, olaydan sonra kendilerine “tazminat davası açmak” için gelen avukatlara “Ne tazminatı, ciğerimiz yandı” diyerek itiraz ettiklerini ve daha sonra gönüllü hukukçuların desteğiyle ceza davasını açtıklarını belirtti. Sinem Emir, 9 Kasım’da birinci yıl dönümünde anma için “yıkıldığında kül yığını gibi olan otelin” önünde olacaklarını belirtti.

Sinem Emir, geçtiğimiz hafta Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir’in aileleri ve avukatları olarak Meclis'e gittiklerini, AFAD'dan sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın yargılanması için soruşturma önergesi verilmesi konusunda partilerin grup başkanvekilleri ile görüştüklerini; ancak AKP ile görüşemediklerini dile getirdi. “Tevfik Bayram tek günah keçisi… Bütün sorumlular yargılanırsa, acımız hafifleyecek,” diyerek, 13 Kasım 2012 tarihinde ceza davasının ilk duruşmasının Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüleceğini de sözlerine ekledi. Gazetecilerin çalışma koşullarının olumsuzluklarına da değinen Emir, “Abimin yerine bir başkası da olabilirdi… Gazetecilerin basın açıklaması yapıp, davanın takipçisi olacaklarını açıklamalarını dilerim,” dedi.

Cem Emir’in kardeşi Bilge Akyol, Cem’in “yalan-yanlış, abartılı haber yapmayan” onurlu bir gazeteci olduğundan bahsederek, “Acımızı her gün tekrar tekrar yaşıyoruz, herkes bizim yerimizde olabilirdi” dedi. Anneannesi ise, “Oğlumu yediler… Bizim gibi çeksinler… Unutturmazsak, unutulmaz” sözleriyle acılarını ifade etti.

Ailelerin gönüllü hukukçusu Erbay Yucak söz alarak, “iş cinayetlerinde” hayatını kaybedenlerin ailelerinin, yargılama süreçlerindeki çeşitli güçlüklere rağmen adalet mücadelesini sürdürdüğüne işaret etti ve kamuoyunu bu ailelerin yanında olmaya çağırdı. TMMOB yetkililerinin de bu çalışmaları yapmak üzere Valiliğe başvuruda bulunmasına rağmen “ihtiyaç yok, yaptık” denilerek geri çevrildiklerini hatırlattı.

“Davaların üzerine gitmeliyiz”

Gazeteci Mavioğlu, “ ‘Yüzde 98 hasar tespiti yapıldı’ yalanının, sorumluların yüzde 98’ini yargılama dışı bıraktığını” ifade etti. Ayrıca “var olan gerçekleri kamuoyuna duyurmakla görevli” gazetecilerin haber yapmak için gittikleri eylemlerde tutuklandığını, polis şiddeti gördüğünü ve benzeri olumsuz durumlara maruz kaldığını söyleyerek, “kayıpların bile yasını tutamadıklarını” ve bunun temel nedeninin gazetecilerin örgütsüz olmalarına bağlı olduğunu kaydetti. “Davaların üzerine gitmeliyiz, aksi halde adalet arayacak vicdanlar kalmayacak, duyarlılıklarımızı esirgemeyelim” diyerek sözlerini tamamladı.

“İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenlerin Adalet Arayan Yakınları” olarak aileler, 2 Aralık Pazar günü saat 13.00’te, yine Taksim Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirecekleri bir sonraki “Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne” tüm “vicdan sahiplerini” davet ederek nöbeti sonlandırdılar.